I can tell you now traducir turco
1,066 traducción paralela
- I can tell you now.
- Şimdi söyleyebilirim.
I can tell you now the real reason I'm not giving you to Johnny Cobb.
Seni Johnny Cobb'a vermememin gerçek nedenini artık söyleyebilirim.
That's all I can tell you now.
Şimdilik size bu kadar söyleyebilirim.
There's nothing I can tell you now that you don't already know.
Sana zaten bilmediğin bir şey söyleyemem artık.
I can tell you now what the Maestro needs.
Maystronun neye ihtiyacının olduğunu size söyleyebilirim.
I guess I can tell you now.
Sanırım sana söyleyebilirim.
I can tell you now...
Artık size söyleyebilirim.
I can tell you now
Artık kimliğimi açıklayabilirim
I can tell you exactly what he's doing right now.
Şu anda ne yaptığını size tam olarak söyleyebilirim.
Now that it's all over, I can tell you something else.
Artık her şey bittiğine göre, sana bir şey daha söyleyeyim.
I can't tell you now because I don't know how it's going to end.
Şu an sana bir şey söyleyemem çünkü nasıl biteceğini bilmiyorum.
No, I can't tell you now.
Hayır, sana şimdi söyleyemem.
And now, Frédérique, I can tell you
Şimdi istediklerimi söyleyebilirim sana.
Now I'll tell you what you can do.
Bak ne diyeceğim.
As President of the United states of America I can now tell you, the people of the entire world that as of 3 Am. eastern standard time the defense of this nation and with it, the defense of the free world has been the responsibility of a machine.
Amerika Birleşik Devleri Başkanı olarak tüm dünya halklarına Doğu Standart Saati sabah 03 : 00 itibariyle bu ulusun ve bu ulusla birlikte tüm özgür dünyanın savunmasının bir makinenin sorumluluğuna geçtiğini ilan ediyorum.
I can tell you that right now.
Bunu şimdiden söyleyebilirim.
... and they eat different because I am not a Cheyenne, Solider Blue, and I never will be but I can tell you right now that I'd rather be one than any rump butt soldier... of any blood thirsty army you can name!
... ve yedikleri farklı. Çünkü ben bir Cheyenne kadını değilim, mavi asker... Asla olamayacağım ama sana gerçeği söyleyeceğim...
Now I can tell you... I didn't like you.
Şimdi sana söyleyebilirim, başta seni hiç sevmemiştim.
I can't tell you right now, but I know, that your life hangs by a thread.
Şu an söyleyemem, ancak, hayatının ipin ucunda olduğunu biliyorum.
Hell, honey, I don't care what you call yourself, but if you're after our valuables, I'll tell you now, mine, you can't put in a saddle bag.
Adına her ne diyorsan, umurumda değil, hayatım ama değerli eşyalarımın peşinde isen sana söyleyeyim, onları eyer çantana koyamayacaksın.
Now listen, Harry if you tell any of the boys at the lodge about this, I'm gonna fix your wagon.
Dinle, Harry bundan bizim çocuklara bahsedersen canına okurum.
Now, I want you to tell me everything you can remember.
Şimdi bana hatırlayabildiğiniz her şeyi anlatmanızı istiyorum.
Since you're their representatives, I can tell you that I'm prepared, right now, to give you a James Madison.
- Bağış mı? -... yapmaya hazırlandım ve sizler onların temsilcisi olduğunuzdan bağışı hemen şimdi size vermek için hazırladım olayın gerçeğine karşılık vereceğim. - Olayın gerçeğine karşılık mı?
Now can you see why I didn't want to tell you.
- Simdi sana neden soylemedigimi anladin mi?
But I can tell you right now, Williams is as sane as I am.
Size şunu söyleyebilirim ki Williams en az benim kadar akıllı.
Chris, I can't tell you now, son.
Chris, bunu şimdi söyleyemem, evlat.
Now I can tell you the whole truth.
Artık size doğruyu söyleyebilirim.
Now, Mr. McQueen, I should be grateful for anything you can usefully tell me. What, for example, is?
Bana yararlı olabilecek bütün bilgileri verirseniz çok memnun olacağım.
Lieutenant, I can tell you in the gym right now... there are at least a dozen men... that could lift up that bar and put it on Gene's body... if that's what happened.
Bilirsiniz, ilk günlerde, tutukluları oraya yukarıya götürürlerdi. Ve size söylemek istedim, siz gerçekten mekanın halini yakalamışsınız. Hüzün verici.
Now I will tell, if you can bear to hear.
Dİnlersen şimdide ben birşeyler anlatacağım. Elbette, sevgilim hakkında herşeyi bilmek isterim.
Now you guys are damn near 40. - What can I tell ya?
Bugün nereden baksan 40 dakika.
Now, what can I tell you girls?
Ne diyebilirim ki?
You have good people about you now who can tell you far more than I.
Şimdi yanında benden daha bilgili insanlar var.
Well, I can tell you right now, if you're entertaining any intentions of becoming involved, you're too late.
Pekala, size hemen söyleyebilirim ki... eğlenceye dahil olma niyetiniz varsa... geç kaldınız.
Last night Howard Beale went on the air and yelled "bullshit" for two minutes and I can tell you right now that tonight's show will get a 30 share, at least.
Dün gece Howard Beale yayına çıktı ve iki dakika boyunca küfür etti ve bu akşamki programın en az % 30 alacağını söyleyebilirim.
Well, I'll tell you. Now, this is our research laboratory. And what we're trying to figure out here is just how strong the human body can be.
Söyleyeyim, burası bizim araştırma laboratuvarımız ve biz burada insan vücudu ne kadar güçlü olabilir bunu öğrenmeye çalışıyoruz.
Now, I want to get your phone number so I can tell you tomorrow about what I was thinking about.
Şimdi senden telefon numaranı istiyorum böylelikle yarın seni arayıp aklımdakileri anlatabileceğim.
He is very now-now, I can tell you that.
Size bu adamın tamamen Şöyle böyle olduğunu söyleyebilirim.
Now, do tell me how I can help you.
Söyleyin bakalım size nasıl yardım edebilirim?
No, it's a fact... we were a bit pressed by events, I didn't have time... but now I can tell you.
Hayır bu bir gerçek... olaylar yüzünden biraz baskı altındayız zamanım olmadı... ama şimdi sana anlatabilirim.
Princess, you can tell me now why I have to kill Xiao Yu Erh
Prenses, o öldü işte Artık anlat herşeyi!
The thing is, Jess I couldn't tell him about it then, but I can tell you about it now.
Yani Jess, ona bunları söyleyemedim o zaman, ama sana şimdi söyleyebilirim.
Now I can tell you
Şimdi söyleyebilirim
I can now tell you
Artık söyleyebilirim
If I get to know you better, I'll tell you, but I can't now.
Ama yapamam. - Merhaba, imzanı alabilir miyim?
I can tell you a secret now.
Sana bir sir verebilirim.
Now, darling, I want you to call the United States and tell Vogue they can't have the photographs of the spring line until after the show.
Hayatım, Amerika'yı arayıp Vogue'ya, gösteri bitmeden ilkbahar kreasyonunun fotoğraflarını alamayacaklarını söyle.
Now, you can tell Mr. Walker that if he'll just marry you... without any more of this nonsense... I'll pay to have his automobile repaired.
Bak, Bay Walker'a hemen seninle evlenir... ve bu saçmalıkları unutursa... otomobilinin tamir masraflarını benim karşılayacağımı söyle.
You can tell me now... or I got ways of finding out myself.
Ya şimdi söylersiniz ya da kendi yöntemlerimle öğrenirim.
I can't tell you now.
Şimdi söyleyemem
Come on, then. All right, and then you can tell me what you think, but be honest now. - I will!
Bir arkadaşımın burnunun içinde korkunç bir sivilce çıkmış!