I can tell you right now traducir turco
379 traducción paralela
Say, listen, I can tell you right now... who kills most of the guys that get themselves killed in this town.
Dinle bak ne diyeceğim. Sana bu şehirde kim öldürüldü, onları kimler öldürdü hemen söylerim.
Knowing the Asterbrooks, I can tell you right now we'll never see that nickel again.
Asterbrookları iyi tanıdığımdan söyleyebilirim ki o 5 sentin üzerine soğuk su içebiliriz.
That's all I can tell you right now.
Size şu an söyleyebileceklerim bu kadar
That's all I can tell you right now.
Şu an için size söyleyebileceğimin hepsi bu.
... and they eat different because I am not a Cheyenne, Solider Blue, and I never will be but I can tell you right now that I'd rather be one than any rump butt soldier... of any blood thirsty army you can name!
... ve yedikleri farklı. Çünkü ben bir Cheyenne kadını değilim, mavi asker... Asla olamayacağım ama sana gerçeği söyleyeceğim...
But I can tell you right now, Williams is as sane as I am.
Size şunu söyleyebilirim ki Williams en az benim kadar akıllı.
Well, I can tell you right now, if you're entertaining any intentions of becoming involved, you're too late.
Pekala, size hemen söyleyebilirim ki... eğlenceye dahil olma niyetiniz varsa... geç kaldınız.
Last night Howard Beale went on the air and yelled "bullshit" for two minutes and I can tell you right now that tonight's show will get a 30 share, at least.
Dün gece Howard Beale yayına çıktı ve iki dakika boyunca küfür etti ve bu akşamki programın en az % 30 alacağını söyleyebilirim.
I can tell you right now. Nothing.
Sana şu anda hiçbir şey anlatamam.
All I can tell you right now is that we are confident that we have identified the Alphabet bandit.
Tek söyleyebileceğim Alfabe soyguncusunun kimliğini teşhis etmiş olduğumuzdur.
I can tell you right now, it'll be a short list.
Hemen söyleyebilirim, uzun bir liste değildir.
That's all I can tell you right now.
Söyleyebileceğim tek şey bu.
I can tell you right now, he looks fine.
Hemen söyleyebilirim ki, onun durumu iyi gözüküyor.
But, I can tell you right now, we got thyroid damage.
Ama size şimdiden söyleyebilirim ki, tiroid hasarı var.
Well, if you don't like Kathleen Kelly I can tell you right now you won't like this girl.
Kathleen Kelly'den hoşlanmıyorsan emin ol ki bu kızdan hoşlanmazsın.
I can pretty much guess what my doctor said to you, and I can tell you right now that he's wrong about me.
Doktorun sana ne dediğini tahmin edebiliyorum ama eminim ki yanılıyor.
Where did you find my fingerprints, I can tell you right now I cleaned all those guns last night, so there on all of them.
Parmak izlerimi nerede bulmuştunuz? Bakın ne diyeceğim bütün o silahları dün gece temizledim, hepsinde parmak izlerim vardır.
I can tell that your lips are just twitching right now with what you really want to tell me.
Ne olduğunu söylemek istediğin için dilinin ucuna gelip gidiyor, gelip gidiyor gibi görünüyor.
Because I'm gonna tell you right now that there's nobody in this room can even begin to do what I can do.
Çünkü, şu an size de söylüyorum, bu odadaki hiç kimse..... benim yaptığım işi yapmaya başlayamaz bile.
You can have the whole $ 300 right now. I'm goin to tell my pup
İstersen 300'ü birden veririm.
Now I can come right out and tell you.
Şimdi sana söyleyebilirim.
Listen, I can tell you this right now.
Dinle, hemen şimdi sana şunu söyleyebilirim.
She has your memo and she can see you now. Good. Call her back and tell her I'll be right there.
Böyle bir şey belirttiğimi hatırlamıyorum.
I can tell you exactly what he's doing right now.
Şu anda ne yaptığını size tam olarak söyleyebilirim.
I can tell you that right now.
Bunu şimdiden söyleyebilirim.
I can't tell you right now, but I know, that your life hangs by a thread.
Şu an söyleyemem, ancak, hayatının ipin ucunda olduğunu biliyorum.
Since you're their representatives, I can tell you that I'm prepared, right now, to give you a James Madison.
- Bağış mı? -... yapmaya hazırlandım ve sizler onların temsilcisi olduğunuzdan bağışı hemen şimdi size vermek için hazırladım olayın gerçeğine karşılık vereceğim. - Olayın gerçeğine karşılık mı?
Lieutenant, I can tell you in the gym right now... there are at least a dozen men... that could lift up that bar and put it on Gene's body... if that's what happened.
Bilirsiniz, ilk günlerde, tutukluları oraya yukarıya götürürlerdi. Ve size söylemek istedim, siz gerçekten mekanın halini yakalamışsınız. Hüzün verici.
Come on, then. All right, and then you can tell me what you think, but be honest now. - I will!
Bir arkadaşımın burnunun içinde korkunç bir sivilce çıkmış!
I'm sorry I can't tell you more right now.
Üzgünüm şu an daha fazla anlatamam.
I can tell you right now.
Hemen söyleyeyim Lenny.
I can't tell you right now.
Şimdi size söyleyemem.
I can't come to the phone right now but when you hear the beep, tell me everything.
Merhaba, şu anda telefona cevap veremiyorum. Ama sinyal sesinden sonra bana her şeyi anlatabilirsin.
I can't begin to tell you what I'm feeling right now.
Şu an hissettiklerimi söyleyemiyorum sana.
Now I can tell you where Deepak is right now.
Şimdi size, Deepak'ın nerede olduğunu söyleyebilirim.
No, I can't tell you right now.
Hayır, ne olduğunu şimdi sana anlatamam.
Erm... are there one or two publications that I, as an average person, a biologist, can read to bypass this filter of our press? Now, if you ask, "What media can I turn to to get the right answers?" First of all, I wouldn't tell you that, because I don't think there's an answer.
Muhabirde bulunan doğruluk, hız, adil bir yaklaşım, dürüstlük ve bütünlük gibi özelliklerle doğruya ulaşma çabası sürdürülür.
I can't tell you how sick I am of basketball right now.
Şu anda basketboldan ne kadar hasta olduğumu anlatamam.
I can't tell you right now.
Şu an anlatamam. Gitmeliyiz.
I can't tell you right now.
Şu an için bunu söyleyemem.
I can tell you about it someday, but not right now.
Sana bir gün anlatabilirim, ama şimdi değil.
Well, you can call the police if you want to, but, I mean... I-I'll tell you right now, this, this is your fault here. I mean, if we make a report, y-your insurance rates are gonna go sky-high.
İstiyosan polisi arayabilirsin ama demek istiyorum ki burda sekizde sekiz kusurlusun..... eğer rapor tutturursak sigorta primlerin tavana vurur.
Perfectly, perfectly right, dearest Harriet... And now I can tell you what I could not before because I would not influence you... If had you accepted him I would have lost my friend.
Tamamen, tamamen haklısın, sevgili Harriet... şimdi daha önceden yapamadığımı yağacağım çünkü seni etkileyemem... eğer kabul etmiş olsaydın arkadaşımı kaybetmiş olacaktım.
If you can't tell your father, then I'm telling your mother... she's gotta go home right now'cause I can't take this anymore.
Eğer babana söyliyemediysen, ben annene söylüyorum.. Artık evine dönmeli çünkü ben dayanamıyorum.
Well, that's one of the reasons. It would be my honor to be used as my lady's cat's-paw, but I can't tell you right now.
Şey, bu da bir sebep kadınımım kedi patisi olarak kullanılmak benim için onurdur ama şu anda sana söyleyemem
I can't tell you much right now.
Şu an için bir şey söyleyemem.
I want you to get on that phone right now and tell'em where they can shove their 25 grand.
Derhal telefonu açıp o 25 bin doları nerelerine sokacaklarını söylemeni istiyorum.
- I can tell you that right now.
Bu kadarını hemen söyleyebilirim.
- I can't tell you that right now.
- Şu anda söyleyemem.
I can't begin to tell you how warm my ass feels right now.
Şu an, kıçımın ne kadar ısındığını sana anlatamam.
Whatever you do, I can't explain this right now but don't tell anyone there's trouble between you and Michael.
Şu anda açıklayamam ama ne yaparsan yap Michael'la aranızda bir sorun olduğunu kimseye söyleme.