I couldn't hear you traducir turco
244 traducción paralela
You couldn't have said anything I wanted to hear more.
Bana senden duymak istediğim en güzel şeyleri söyledin.
Steve, couldn't you spare just a moment... to hear what I was going to say about the Southern Cross?
Steve, Güneyin Buharlısı ile ilgili söyleyeceklerimi dinlemek için biraz zaman ayıramaz mısın?
Well, you see, I - I couldn't hear very well.
Yani, anladın, zaten pek iyi duyamamıştım.
You were trying to tell me something but I couldn't hear you.
Bana bir şey anlatmaya çalışıyordunuz ama sizi duyamıyordum.
Couldn't you hear what I've said?
Ne dediğimi duymuyor musun?
I couldn't hear you... all the noise.
Seslerden duyamadım.
Now what was all that, son? I couldn't hear you over the chopper.
Gözlüklerime dikkat, Tanrı aşkına!
I couldn't wait to hear how you were bearing up.
Nasıl başa çıktığını öğrenmek için bekleyemedim.
Sorry. I couldn't hear you.
Pardon, duyamadım.
I knocked, but I couldn't hear anybody working', you see?
Kapıyı çaldım, çalışan kimseyi duymadım, anlıyor musunuz?
So I was pounding on it, but you couldn't hear nothing over the fire.
Üzerine şöyle bir yüklendim ama ateşten yer yeri görmüyordu.
I couldn't hear you.
Duymuyor musun?
Such a soft, little girl's voice. I couldn't hear what you said.
O kadar yumuşak bir kız sesi ki ne dediğini duyamadım.
I couldn't hear you.
Duyamadım.
I'm sorry, I couldn't hear you.
Üzgünüm, seni duyamadım.
I couldn't hear you.
Seni duyamıyordum.
I couldn't hear you.
Duyamadım bir şey.
From what I hear, you couldn't hit water... if you fell out of a fuckin'boat.
Benim bildiğime göre ; bottan düştüğün takdirde suyun içinde atış yapamazsın.
As you could hear, I couldn't get a word in edgewise.
Senin de duyduğun gibi, bana ağzımı bile açtırmadı.
I thought you couldn't hear me. No, but I can see, and you're ugly.
Duyamıyorum ama hâlâ görebiliyorum ve çok çirkinsin.
I couldn't hear you.
Sizi duyamıyorum.
I couldn't hear you over the roar of the engine.
Babamı rahat bırakın.
- Excuse me, I couldn't hear you.
- Afedersin, Tam duyamadım.
I couldn't hear you.
Seni duyamadım.
I couldn't hear what you and your snotty little friends were saying about me behind my back?
Senin ve o sümüklü arkadaşlarının arkamdan neler konuştuğunu duymadım mı sanıyorsun?
I am Gabriel, Mary and I couldn't hear you because of the sheep.
Ben Cebrail'im, Mary ve koyun yüzünden seni duyamıyorum.
I just couldn't hear you.
Sadece seni duyamadım.
I'm sorry. I couldn't hear you.
Üzgünüm, seni duyamıyorum.
Sorry, Shel, I couldn't hear you over the water.
Kusura bakma Shelly, suyun sesinden duyamadım.
I'm starting to mumble like you, so I couldn't hear.
Senin gibi mırıldanmaya başladım, ve duyamadım.
I was buzzing, I was knocking... but I guess you couldn't hear me on account of being in the shower.
Çaldım, vurdum.. ama duşta olduğun için duymadın sanırım.
I couldn't even hear you breathe!
Tek kelime etmiyorsun.
I couldn't hear your voice or laugh about it with you.
Sesini duyamadım ya da seninle gülemedim.
- I couldn't hear you.
- Sizi duyamadım.
Sorry, I couldn't hear you.
Afedersin, seni duyamadım.
I can hear you breathing, you... if you ask me now, I couldn't tell you why I called him.
Nefes aldığını duyabiliyorum. Paper Caddesi Sabun Şti. Tyler Durden
I couldn't hear you.
Seni duyamıyorum.
You couldn't hear me talking then, could you? I could hear you breathing.
Nefesini duydum.
Still hungry? I can hear your stomach from here. This must be the first time in a month you couldn't steal poor Egrid's meal.
Gene huzursuzluk çıkartıyorsun... ve yolculuğunun... geri kalanında sana yemek vermeyi gerek duymuyorum.
- Wait, I thought you said he couldn't hear me.
- Dur, hani beni duyamazlardı.
I just couldn't hear what you said
Sadece ne dediğinizi duyamadım.
Oh, dear, I couldn't hear what you just said but it's better if you do them all to the right
Ne dediğinizi duyamadım ama hep sağa doğru yapmanız daha iyi olacaktır.
I couldn't hear you.
Seni anlamıyorum.
You could hear a guy saying, "I'm hit!" And you couldn't do nothing.
Birinin "Vuruldum!" dediğini duyup hiçbir şey yapamıyordunuz.
I guess you couldn't hear the door.
Galiba kapıyı duymadınız.
Sorry, I couldn't hear you over all the winning.
Affedersin, kazanmaktan duyamadım seni.
Shikamaru. I couldn't hear what you said.
Shikamaru.ne dediğini duyamadım.
I couldn't hear so well, but, shoot, I'm sorry you guys- -
iyi duyamadım, ama, ateş, özür dilerim çocuklar- -
I couldn't hear ya. Hey, you want to talk to Zoe?
- Hey, Zoe ile konuşmak ister misin?
I couldn't hear what you said.
Sözlerini duymadım.
I couldn't hear you.
Ses gelmiyor.
i couldn't agree more 197
i couldn't find it 44
i couldn't find you 43
i couldn't resist 80
i couldn't stand it 38
i couldn't stop 53
i couldn't help it 192
i couldn't agree with you more 58
i couldn't 1105
i couldn't believe it 179
i couldn't find it 44
i couldn't find you 43
i couldn't resist 80
i couldn't stand it 38
i couldn't stop 53
i couldn't help it 192
i couldn't agree with you more 58
i couldn't 1105
i couldn't believe it 179