I couldn't take it anymore traducir turco
130 traducción paralela
I guess he couldn't take it anymore.
Dayanamamış olmalı.
I couldn't take it anymore It was weighing on me
Artık tahammül edemedim. İçime sıkıntı veriyordu.
I couldn't take it anymore.
Daha fazla katlanamadım.
I just couldn't take it anymore.
Artık burada kalamazdım.
Last December it got so I couldn't take it anymore.
Geçen Aralık ayında artık dayanamayacağımı anladım.
There came a moment when I couldn't take it anymore. So I went with a — - A whore?
İzlerken bir an dayanamayacağımı fark ettim ve şeye gittim.
And I couldn't take it anymore.
Artık buna katlanamam daha fazla.
- No, I couldn't take it anymore.
- Hayır, daha fazla dayanamadın.
After three days, I couldn't take it anymore and I went to see her.
Üç günün sonunda, dayanamadım ve onu görmeye gittim.
Frankly, I couldn't take it anymore.
Sonra yine gettodan ayrıldık.
I JUST COULDN'T TAKE IT ANYMORE.
Ben sadece daha fazla alamam.
- I couldn't take it anymore.
- Daha fazla dayanamazdım.
I couldn't take it anymore.
Daha fazla dayanamadım.
He got two minutes into that Ovaltine thing and I just couldn't take it anymore.
İki dakika Ovaltine'den bahsetti ben daha fazlasına dayanamadım.
I couldn't take it anymore.
Burda ne işin var?
I couldn't take it anymore.
Artık kaldıramıyorum.
Finally, I couldn't take it anymore.
Sonunda, daha fazla dayanamadım.
And finally I just couldn't take it anymore.
Ve sonunda daha fazla dayanamadım.
I couldn't take it anymore.
Daha fazla dayanamayacaktım.
I couldn't take it anymore.
Buna daha fazla dayanamadım.
I came to hang out with Pacey, because I just couldn't take it anymore. I had to get out of the house.
O evden çıkmalıydım.
I just couldn't take it anymore. Oh, christ.
- Tanrım.
- I just couldn't take it anymore.
- Daha fazla dayanamadım.
Sydney couldn't take it anymore, so she called an attorney I know.
Sydney daha fazla dayanamadı ve tanıdığım bir avukatı aradı.
I couldn't take it anymore.
Daha fazla saklayamam. Biz bir takımız.
Then when I couldn't hide it anymore, they were gonna take me somewhere- -
Daha fazla saklamaya dayanamadığımda da,... Beni, başka biryere götürdüler...
I couldn't take it anymore so finally I just tell my boss :
Artık dayanamıyordum ve patronuma şöyle dedim :
I quit because I couldn't take it anymore.
Daha fazla dayanamadığım için ayrıldım.
Anyway, I couldn't take it anymore.
Herneyse, daha fazla dayanamadım.
Seriously, I couldn't take it anymore with the IUls and the IVFs and the l-give-up.
Artık tüp bebekten ve müdahalelerden gına gelmişti!
I couldn't take it anymore... and I tried to make it right. Instead, I almost got us all killed.
Artık kaldıramıyordum ve doğrusunu yapmak istedim.
And finally, I just couldn't take it anymore.
Daha fazla dayanamadım.
During the ceremony for Freddie and Woman I couldn't take it anymore.
- Fredie'nin Woman'ı için seremonide. - Daha fazla dayanamadım, onunla dövüşmem gerekiyordu.
So I sat on my hands... until I couldn't fucking take it anymore... and then I came here to see for myself.
Ben de ellerimin üstüne oturdum... ta ki hiçbirşey tutamayacak hale gelene kadar... ve sonra buraya kendim görmeye geldim.
And I couldn't take it anymore, so I said, "Okay,"
Dayanamadım ve evet dedim.
I couldn't take it anymore.
Daha fazla kaldıramadım.
When I told the doctor that I... that I couldn't take it anymore, he said that I was just a con trying to stay out of prison.
Doktora, artık yapamayacağımı söylediğimde, bana, " Bırak böyle davranmayı, ne de olsa tutukluluk haline ara verildi.
One day, I couldn't take it anymore.
Bir gün canıma tak etti.
I just couldn't take it anymore.
Buna artık dayanamıyordum.
Until finally I couldn't take it anymore.
Sonunda, artık daha fazla dayanamadım.
And then I couldn't take it anymore so I quit medical school and then I quit working for her.
Ve sonra, daha fazla kaldıramadım bunu. Ve tıp okulunu bıraktım, bu işi de bıraktım.
I just couldn't take it anymore.
Daha fazla dayanamadım.
And finally, one night, I couldn't take it anymore.
Bir gece, buna daha fazla dayanamadım.
I just couldn't take it anymore...
Sadece daha fazla dayanamadım.
Then when he couldn't take it anymore, i got myself a new boyfriend.
Artık dayanamayacak duruma gelince erkek arkadaşımı değiştirdim.
Yeah, the doctor said it was too much stress, I guess. My body just couldn't take anymore.
Fakat Amerikan halkının böyle bir fedakârlık yapıp yapmayacağı konusunda bir anlaşmazlık var.
Between the retainer and the bacne, I just couldn't take it anymore.
Sürekli hesabını ödemek ve sırt sivilcesi olayı, daha fazla dayanamadım.
I just couldn't take it anymore.
Daha fazla dayanamıyorum.
I just couldn't take it anymore, you know?
Buna daha fazla dayanamıyordum, bilirsiniz?
I couldn't take it anymore, so... yeah.
Ben de buna daha fazla dayanamadım... Ve, evet...
He decided it was for the best and I couldn't take this anymore.
Böylesinin, hepimiz için en iyisi olacağına karar verdi. Zaten artık bana da zor geliyordu.