English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ I ] / I didn't ask him

I didn't ask him traducir turco

251 traducción paralela
I didn't ask him.
Sormadım O'na.
I didn't ask him to come.
Ona gelmesini söylemedim.
- But I didn't ask him to kill.
- Ama ben öldürmesini istemedim.
Well, no, Charlie. I didn't even ask him. We don't need Potter over here.
- Buraya da teminat verdi mi?
When I wanted to find out about a scared guy in a jalopy I didn't stand on Route 66 and stop him so I could ask a lot of questions.
Bir külüstürdeki korkmuş birini yazmak istediğimde 66. yolda dikilip, adamı durdurup, soru yağmuruna tutmadım.
I'm sorry I didn't ask you but please let him stay here.
Sana sormadığım için özür dilerim ama izin ver burada kalsın.
I didn't know anything... except that I loved him... unendurably.
Dayanılmaz bir aşk ile onu sevmekten başka bir şey bilmiyordum.
- I didn't ask him his name.
- Adını sormadım.
I didn't ask him.
Kullanayım demedim.
I didn't ask him.
Sormadım.
I didn't ask for a visit, but just to see him for a few moments.
Ziyaret istemiyorum onu sadece birkaç saniye görmek istiyorum.
I didn't ask if you wanted to sell him.
Satmak isteyip istemediğini sormadım.
I didn't ask him, can he beat you, I already know he can.
Yenebilir mi anlamında sormadım, yenebileceğini biliyorum.
And I didn't ask him to write a letter for me.
Ondan benim için mektup yazmasını istemedim.
I didn't ask him here!
Burada olmasını istemedim!
- I didn't ask him for help.
- Ondan yardım istemedim.
I didn't ask him to call. I don't want him to call.
Beni aramasını istemedim, onu bir daha görmek istemiyorum.
Well, I didn't ask him.
- Sormadım.
I didn't actually ask him to come right away.
Doğrusu buraya hemen gelmesini istemedim.
I didn't ask him anything.
Hiçbirşey sormadım.
I would've given a thousand rubles to have seen with my own eyes how you walked beside that man after he called you a murderer to your face and you didn't dare ask him anything.
Şu adam, yüzünüze karşı "Katil!" diye bağırdığı halde, kendisine hiçbir şey sormaya cesaret edemeden onunla nasıl birlikte yürüdüğünüzü kendi gözlerimle görebilmek için bin ruble verebilirdim!
I didn't ask him to visit!
- Ona burada vur diyen ben değilim!
I didn't ask him to get off in here.
Niçin benim evimde?
I didn't ask him to come here.
Buraya gelmesini ben istemedim ya.
I didn't even have the guts to ask him.
Ona sormaya bile cesaretim yoktu.
Didn't have the guts to ask him if the same numbers you and I did were the same numbers you did with him.
Onunla yaptığın numaraların benimle yaptıklarının aynısı olup olmadığını sormaya cesaretim yoktu.
I used to ask him, "Didn't you sweep the floor?"
"Etrafı süpürmedin mi" diye sorardım.
I used to ask him why he didn't talk like he wrote.
Niye yazdığı gibi konuşmadığını sorar dururdum.
- I didn't ask him about a camera!
- Ona makinaları sormadım!
I didn't know how to do stuff, so I'd ask him and he'd tell me.
Neyi, nasıl yapacağımı bilmiyordum. Ona sordum ve o da gösterdi.
- I didn't ask him.
- Sormadım.
- I didn't ask him, I asked you.
- Ona sormadım, sana sordum.
No, he didn't say, and I didn't ask him.
Bunu söylemedi, ben de sormadım.
I asked Xiao Tong to give you a knife but I didn't ask him to kill you
Xiao Tong'a sana bir bıçak vermesini söyledim ama seni öldürmesini istemedim!
I didn't have the time to put him on a hanger.
Onu askılığa koyacak zamanım olmadı.
-... I didn't ask him how he got secrets.
- adama gidip bilgiyi nerden aldığını sormadım.
I ask him for the best man he had and he didn't hesitate for a moment.
Ona en iyi adamını sorduğumda hiç tereddüt etmedi.
I didn't need to ask him.
Yani, konuşmak gereksizdi.
I ask him who it was. He said he didn't know... but the court ordered me to talk to him. I said, "All right."
Kim diye sordum, o da bilmediğini mahkeme kararıyla burada olduğunu söyleyince, ben de tamam dedim.
I didn't ask him why, but he said that his hair had once been black and it was now grey.
Ben nedenini sormadım, ama o eskiden siyah olduğunu sonradan beyaza döndüğünü söyledi.
'Cause I didn't ask him.
Ona sormadım.
I didn't ask him to come.
Ondan gelmesini istemedim.
I didn't ask him to take any risks.
Ondan risk almasını istemedim.
I didn't ask him to be a hero.
Ondan kahraman olmasını istemedim.
Don't even ask me, but I understand him in this way... I didn't even know existed.
Sorma bile ama onu bu şekilde anladım varlığını bile bilmiyordum.
I didn't ask him how.
Nasıl olduğunu sormadım ona.
I didn't marry him for love, Mr. D'Amour.
Onunla aşk için evlenmedim, Bay D'Amour.
Thank God I didn't ask him to park the car.
Tanrıya şükür arabayı park etmesini istememişim.
I didn't ask him to come here.
Buraya gelmesini ben istemedim.
Well, I didn't ask him.
- Bu da ne demek şimdi?
I didn't ask him.
Ona sormadım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]