I didn't ask you to do that traducir turco
73 traducción paralela
Do you resent our being here, or are you just disappointed that I didn't ask Kyle to turn back?
Burada oluşumuz hoşuna mı gitmedi, ya da Kyle'ye geri dönelim demediğim için hayal kırıklığına mı uğradın?
I didn ´ t do that to you when I found out you were Love.
Ben, senin Aşk olduğunu öğrendiğimde, böyle yapmamıştım.
I didn't ask you to do that.
Bunu yapmanı istememiştim.
Michael, I didn't ask you to do that.
- Michael senden bunu yapmanı istemedim.
- Michael, I didn't ask you to do that.
- Michael senden bunu yapmanı istemedim.
- I didn't ask you to do that.
- Bunu yapmanı istemedim.
I didn't ask you to do that.
boyle birsey istemiyorum!
- I didn't ask you to do that.
- Ama bunu yapmanı istemedim.
" No, I didn't ask you to do that.
" Hayır, bunu istemedim.
- I didn't ask you to do that.
- Bunu yapmanı ben istemedim.
You ask me to do something that could hurt me if I didn't trust you.
Benden sana güvenmezsem, zarar göreceğim birşey yapmamı iste.
Well, I didn't ask you to do any of that, did I?
Bunu ben istemedim, değil mi?
I didn't ask you to do that.
Sana bunu yapmanı söylememiştim.
I didn't ask you to do that.
- Senden almanı istemedim.
I didn't ask you to do that, Nik.
Senden bunu yapmanı ben istemedim Nik.
I didn't ask you to do that.
Senden bunu yapmanı istemedim.
I didn't ask you to do that. Step, man.
Senden öyle bir şey isteyen oldu mu?
Didn't I ask you not to do that?
Bunu yapmamanı söylememiş miydim?
- I didn't ask you to do that, pete.
- Bunu yapmanı istemedim Pete.
I didn't ask you to do any of that.
Bunların hiçbirini yapmanı istemedim.
I hope you didn't do that for me, I didn't ask you to.
Bunu benim için yapmadığını umarım, böyle bir şey istemedim senden.
I didn't ask you to do that.
Ben senden bunu yapmanı istemedim.
I'd do that even if you didn't ask me to.
Bunu söylemene bile gerek yok.
I didn't ask you to do that, Jack.
Senden böyle bir şey istemedim, Jack.
- I didn't ask you to do that.
- Ben öyle bir şey istemedim.
I didn't ask you to do that.
Bunu yapmanızı istememiştim.
I didn't ask you to do that, you know.
Sana olanları sormadım, biliyorsun.
I didn't ask you to do that.
Yapmanı istememiştim.
I didn't ask you to do that.
Gidip anlat demedim sana ben.
I didn't ask you to do that.
Senden bunu istememiştim.
Heh. Didn't I just ask you not to do that?
Az önce sana ne dedim ben?
Um... Now that we're alone, I wanted to ask you something, and I didn't want to do it in front of your fiancé.
Artık yalnız kaldığımıza göre sana nişanlının önünde sormak istemediğim bir soru yöneltmem lazım.
- l quit. - Well, I didn't ask you to do that. - ( music playing )
Senden öyle bir şey istemedim ki.
Lookit, I went out of my way to ask my son to do something that he didn't want to do for you.
Bak, oğluma yapmak istemediği bir şeyi, ne zamanlar yapması gerektiğini anlattım.
Uh, that's why I didn't ask you to do it.
Bu yüzden senden bunu yapmanı istemedim.
I didn't ask you to do that.
Bunu yapmanı ben istemedim.
I didn't ask you to do that.
Ben öyle bir şey istemedim.
How about the fact that you moved across the country and didn't have the courage to do what I did and simply ask for a divorce?
Senin ülkenin bir ucuna taşınıp benim gibi boşanmak istemeye cesaret edememene ne demeli?
I didn't ask you to do that.
Bunu yapmanı istemedim.
Yeah what, I didn't ask you to do that.
Evet ne, bunu yapmanı istemedim.
I Because I figured if you were suddenly doing things for people that they don't need you to do, didn't ask you to do, and don't want you to do, then maybe I'd get in on that.
Çünkü birden bire insanlar için ihtiyaçları olmayan şeyleri, senden istemedikleri şeyleri ve yapmanı istemediği şeyleri yaptığını öğrendiğimden bi'sorayım dedim.
I didn't ask you to do that.
Senden böyle bir şey yapmanı istemedim.
Jen, you do know that I didn't ask you to coach or give Patrick any advice.
Jen, Patrick'e koçluk yapmanı ya da tavsiye vermeni istemediğimin farkındasın değil mi?
Y-you didn't ask me to do anything that I wasn't willing to do.
Benim yapmak istemediğim hiçbir şey yapmamı istemedin sen.
No, no, I didn't ask you to do that, Siri.
Hayır, hayır, sana bunu sormadım, Siri. Ben...
You know, I ain't did nothing to her that she didn't ask me to do.
Biliyorsun, istemediği hiçbir şey yapmadım ona.
I didn't ask you to do that.
- Bunu yapmanı ben istemedim.
- I didn't ask you to do that.
- Senden bunu yapmanı istemedim.
- I didn't ask you to do that.
- Hayır, öyle bir şey istemedim.
No, I didn't ask you to do that.
- Böyle bir şey istemedim.
Just in case you've been ordered to do something that I didn't think to ask.
Sormayı unuttuğum bir şeyi emretmediğinden emin olmak için.