I didn't know where you were traducir turco
112 traducción paralela
I didn't know where you were.
Nerede olduğunu bilemedim.
I didn't know where you were!
Nerede olduğunu bilmiyordum ki!
I didn't know where you were
Nerede olduğunu bilmiyordum.
I didn't know I ever told you where the keys to the cellar were.
Mahzen anahtarının yerini sana söylediğimi hatırlamıyorum.
- I was ashamed at work'cos I didn't know where you were.
- İş yerinde çok utandım... -... çünkü nerede olduğunu bilmiyordum.
And I didn't know where you were.
Ve nerede olduğunu bilmiyordum.
I didn't know where you were.
- Nerede olduğunu bilemedim. - Hadi ya?
Lonnie, I didn't know where you were.
Nerde olduğunu bilmiyordum.
I didn't know where you were. It's okay.
- Nerede olduğunu bilemedim.
I said I didn't know where you were, but he didn't believe me.
Nerede olduğunu bilmediğimi söyledim ama bana inanmadı.
I didn't know where you were.
Nerede olduğunu bilmiyordum.
How was it my uncle didn't know where you were?
Amcam senin nerede olduğunu nasıI öğrenemedi?
I didn't know where you were, sir.
Nerede olduğunuzu bilmiyordum efendim.
- Didn't know where you were. I'm the county sheriff!
- Nerede olduğunu bilmiyordum Behan.
No clear shot. I didn't know where you were.
Açık hedef değildi ve senin yerini bilmiyordum.
I tried to get you down there with me I begged the PR guy, only I didn't know where you were sitting
Bak Pete, seni yanıma almaya çalıştım. Oradaki halkla ilişkiler elemanına yalvardım. Sadece nerede oturduğunu bilmiyordum.
I didn't know where you were.
- Nerede olduğunu bilemedim.
- I didn't know where you were.
- Nerede olduğunuzu bilmiyordum
The master came back last night... he was angry with me because I didn't know where you were.
Kocanız dün gece geri geldi. Nerede olduğunuzu bilmediğim için bana sinirlendi.
He kept asking where you were, and I didn't know what to tell him.
Seni sorup durdu, ne diyeceğimi bilemedim.
Even they didn't know where you were "You know how worried I get for you, Raj"
Vivik ve Dibak'a sordum nerede olduğunu bilen yok ne kadar endişelendiğimi biliyorsun Raj
To know where you were when I didn't know you.
Seni tanımadığım zamanlarda nerede olduğu bilmek için.
I was just wondering wh-why you parked out front... if you didn't want anyone to know where you were.
Ön tarafa neden park ettiğinizi merak ettim... Kimsenin nerede olduğunuzu bilmemesini istiyordunuz madem.
I just didn't know where else to go and I thought you were cool. I know, I'm sorry.
Biliyorum, üzgünüm.
I was really worried about you, didn't know where you were.
Senin için çok endişelendim. Nerede olduğunu bilmiyordum.
I woke up, I didn't know where you were.
Uyandım ve nerde olduğunu bilmiyordum.
I told him I didn't know where you were, and Julia might, and he should just try her at the hospital.
Nerede olduğunu bilmediğimi... Julia'nın bilebileceğini, hastaneden aramasını söyledim.
I didn't know where you were.
Burada olduğunu bilmiyordum.
On numerous occasions we came pretty close to, I don't know about dying, but pretty close to being in some straits where we didn't know if we were gonna get back out of it, you know
Çok kötüydü. Sayısız pek çok durumda ecel vakti diyemem ama öyle darboğazlara düştük ki işte kurtulup kurtulamayacağımızı kestiremiyorduk.
Half the time, I didn't know where you were.
Çoğu zaman nerede olduğunu, ne yaptığını bilmiyordum.
I didn't know where you were. I'm sorry.
Sana ulaşmaya çalıştım ama nerede olduğunu bilmiyordum.
I looked like an idiot because I didn't know where you were.
O zaman da tam bir aptal gibi görünüyorum çünkü senin nerde olduğundan haberim yok.
- I didn't know where you were. - It's okay.
- Nerede olduğunu bilemedim.
I didn't know where you were!
Nerede olduğunu bile bilmiyordum!
It's past 1 : 00 a.m. I didn't know where you were.
Saat sabahın biri. Nerede olduğunu bilmiyordum.
- I didn't know where you were.
- Nerede olduğunu bilmiyordum.
I didn't know where you were.
Yerini bilmiyordum.
You know, I mean, at the time that Thad died I didn't know where we were going from there.
Demek istediğim Thad öldüğünde, nerden nereye gittiğimiz bilemedim
Well, I really thought about telling you, but I didn't really know where we were at.
Sana söylemeyi istedim ama ne durumda olacağımızdan emin değildim.
- I didn't know where you were.
- Nerde olduğunu bile bilmiyorduk.
I said I didn't know where you were, but she insisted on staying.
Nerede olduğunu bilmiyorum dedim ama kalmakta ısrar etti.
I didn't know where you were.
Nerdeydin sen bilmiyorum..
Okay, well, I didn't know where you were.
Pekala, nerede olduğunu bilmiyordum.
You know, I think it comes from a family where, if... if you didn't talk, they... They didn't know you were there and...
Bu yetiştiğin aileden geliyor, eğer... eğer konuşmazsan... orada olduğunu bile anlamazlar..
I've been wanting to talk to you but I didn't know where you were.
Sizinle konuşmak istiyordum ancak nerede yaşadığınızı bilmiyordum.
- I didn't know where you were... - Now, Garcia.
Hemen Garcia.
I didn't know where you were. I call the bar- - No answer.
Nerede olduğunu bilmiyordum.
I didn't know where you were.
Seni bulamadım.
I tried reaching you at work, but the secretary there, she said she didn't know where you were, and your cell phone was off, so I figured I'd call you at home.
İş yerini aradım ama sekreterin çıktı ve nerede olduğunu bilmediğini söyledi. Ayrıca cep telefonun kapalıydı. Ben de evde olduğunu düşündüm.
I mean, it was hard when I didn't... When I didn't know where you were, or what you were doing, but now I understand.
Evet, nerede olduğunu ya da ne yaptığını bilmemek benim için çok zordu.
Well, I told them I didn't know where you were.
Nerede olduğunu bilmediğimi söyledim.