I don't remember him traducir turco
274 traducción paralela
I don't really remember him, but he says he knows me very well.
Ben hatırlamıyorum ama o beni iyi tanıdığını söylüyor.
I don't need anything to remember him by.
Onu hatırlatacak bir şeye ihtiyacım yok.
I'm so sorry that I don't remember him... because I've been told that he was a good man.
Çok özür dilerim onu hatırlamıyorum... ama iyi bir adam olduğunu söyleyebilirim.
I don't remember him.
Onu Hatırlamıyorum.
I don't remember inviting him.
Onu davet etmedim.
- I don't remember him.
- Ben hatırlamıyorum.
It was so long ago that I don't remember him.
Bu çok uzun zaman önceydi, o yüzden onu hatırlamıyorum.
I don't remember telling him who my doctor was.
Ona doktorumu söylediğimi hatırlamıyorum.
I don't remember shooting him.
Onu vurduğumu hatırlamıyorum.
I don't remember him. I was too young.
Onu pek hatırlamıyorum, çok küçüktüm.
- I don't remember him any.
- Onu hiç hatırlamıyorum.
Whatever happens, remember I don't love him.
Ne olursa olsun ben onu sevmiyor ve düşünmüyorum.
I don't remember presenting one to him.
Ona böyle bir resmimi verdiğimi hatırlamıyorum.
I don't remember him at all.
Onu pek hatırlamıyorum.
Now, remember, I don't want you to go anywhere near him.
Unutma, onun yakınına bir yere gitmeni istemiyorum.
I don't remember him playing.
Bakın onu oynarken hatırlamıyorum, hepsi bu.
I don't remember one on him when he came in.
Buraya geldiğinde üzerinde dövme olduğunu hatırlamıyorum.
I don't remember that much about him.
Çok şey hatırlamıyorum onun hakkında.
I don't remember him being like this.
- Böyle olduğunu hiç hatırlamıyorum.
I don't think he wanted us to go,'cause I remember him waving.
Sanırım gitmemizi istememişti, Çünkü el salladığını hatırlıyorum.
I saw what it said on the meter, I don't remember how much it was... and gave him exactly what it said.
Kent merkezine geldiğimizde taksimetredeki tutarı okudum. Şimdi tam hatırlamıyorum ne yazıyorsa tam o kadar para verdim.
I don't remember him.
Onu hatırlamıyorum.
'Cause I don't remember killing him.
Çünkü onu öldürdüğümü hatırlamıyorum.
I don't remember seeing him as a child.
Ona bir çocukmuş gibi davranmazdım.
I just don't remember where I met him.
Nerede tanıştığımızı hatırlamıyorum ama.
I don't remember him.
Ben onu hatırlamıyorum.
If I don't remember him, I guess he was okay.
Onu hatırlamadığıma göre herhalde iyiydi.
- I don't remember seein'him there.
- Onu orada gördüğümü hatırlamıyorum.
If he did, I don't remember him.
Yemekten sonra, seks için ona para ödemişsiniz.
Mom and I left him. I don't really remember, but that's what she says.
Annem ve ben onu bıraktık.. Şey, ben tam hatırlamıyorum ancak onun söylediği bu..
I don't remember kissing him good-bye.
Ona hoşçakal öpücüğü verdiğimi hatırlamıyorum.
I don't remember him.
... onu hatırlamıyorum?
You remember your business partner, Marsellus Wallace, don't you, Brett? - Yeah, I remember him.
Evet, hatırlıyorum.
I still don't remember how to be him.
Halen nasıl onun gibi olacağımı bilmiyorum.
I don't remember him very well.
Onu çok iyi hatırlamıyorum.
I don't recall him. I'd like to know who does remember him.
Onu hatırlayan biriyle tanışmak isterim.
Todd Unctious, I don't remember him at all.
Todd Unctious, hiç hatırlamıyorum onu.
I don't remember his name, but I killed him.
İsmini hatırlayamıyorum, ama onu öldürdüm.
I don't even remember talking to him.
Onunla konuştuğumu bile hatırlamıyorum.
I don't remember what it was but I do remember that Lupaza hit him.
Ne olduğunu hatırlamıyorum ama bu Lupaza'nın ona vurduğunu hatırlıyorum.
Lyons, I don't remember him, but Spakowsky, he was around.
Lyons'ı hatırlamıyorum ama Spakowsky'i hatırlıyorum.
I don't know if he'd remember me, but say hallo to him.
O beni anımsar mı bilmiyorum, ama ona selamımı söyleyiniz, lütfen.
I don't remember him.
O'nu pek hatırlamıyorum.
I don't remember him.
O'nu hatırlamıyorum.
Michael O'Sullivan was my great friend... but I don't ever remember telling him that.
Michael O'Sullivan benim çok değerli bir dostumdu. Ama ona bunu söylediğimi hatırlamıyorum.
I don't remember him ever having mentioned your name.
Sizden söz ettiğini, hiç hatırlamıyorum.
But I don't remember him making one comment that morning.
Ama derste tek kelime etmemişti o sabah.
Funny, I don't remember you telling him that when he was alive.
Komik. Çünkü sağken ona bunu dediğini hatırlamıyorum.
I don't remember seeing him before the jolt.
Ondan önce gördüğümü hatırlamıyorum.
I don't remember hitting him.
Ona vurduğumu hatırlamıyorum.
I don't want him to remember his time there or the baby.
Orada geçirdiği zamanı ya da bebeği hatırlamamalı.
i don't care how long it takes 27
i don't think so 6892
i don't know 71756
i don't speak russian 17
i don't care 5140
i don't understand 6275
i don't smoke 209
i don't 12020
i don't understand what you mean 21
i don't give a shit 400
i don't think so 6892
i don't know 71756
i don't speak russian 17
i don't care 5140
i don't understand 6275
i don't smoke 209
i don't 12020
i don't understand what you mean 21
i don't give a shit 400
i don't care what happens to me 20
i don't care anymore 101
i don't mind 890
i don't know what you mean 438
i don't care what you think 60
i don't remember 1361
i don't think so either 27
i don't know you 553
i don't want to bother you 51
i don't know yet 667
i don't care anymore 101
i don't mind 890
i don't know what you mean 438
i don't care what you think 60
i don't remember 1361
i don't think so either 27
i don't know you 553
i don't want to bother you 51
i don't know yet 667