I have to go to class traducir turco
77 traducción paralela
I have to go to class.
Sinifa donmem lazim.
Javier, I have to go to class.
Derse gitmem lazım.
I told you. i have to go to class.
Söyledim. Derse gitmeliyim.
I have to go to class, but meet me after, on the benches, OK?
Derse gidiyorum ama buluşalım, tamam mı?
I have to go to class.
Derse gitmem gerek.
I have to go to class tonight, so I have 10 more minutes.
Ama geç kaldı. Bu akşam derse gitmem gerek.
OH-H... I HAVE TO GO TO CLASS,
Derse gitmem lazım.
I'd love to hear about it, but I have to go to class.
Dinlemek isterdim ama okula gitmem gerek.
- I have to go to class. Bye.
Derse yetişmeliyim, hoşça kal.
I have to go to class.
Sınıfa gidiyorum.
I have to go to class. I'm late.
Derse girmem lazım.Geç kaldım.
- I have to go to class.
Derse gitmem gerek.
I have to go to class.
Derse geç kalıyorum.
Lately, Yeun-hee is... I have to go to class now.
Son zamanlarda, Yeun-hee... Derse gitmeliyim.
Sorry, I have to go to class.
Üzgünüm, derse yetişmem gerekiyor.
I have to go to class.
Derse gitmem gerekiyor.
I have to go to class.
Derse gitmem lazım.
I wonder what you have to go through to get first class?
Birinci mevkiyi almak için ne atlatmak gerek acaba?
Class, I have to go to the principal's office.
Sınıf, müdürün ofisine gitmem gerekiyor.
Do you think I wanna go to class and have them laugh at me some more?
Okula gidip benimle daha çok dalga geçmelerini istediğimi mi sanıyorsun?
You never go to class, and I understand your transcript doesn't show any prior grades or test scores or anything to indicate that you even have the minimum requirements to be at this school, or any school, for that matter.
Derslere hiç girmiyorsun, ve anladığım ki transkriptinde önceki notların görünmüyor ya da test sonuçları ya da herhangi bir şey belirtilmiyor, bu okul da olabilmen için minimum gereksinimlere bile sahip değilsin, ya da hatta herhangi bir okulda.
No, I have to go up there and teach a hygiene class.
Hayır, hayır orada bir hijyen semineri vermem gerekiyor.
These assholes are saying I have to go to summer school... - and take some stupid art class.
Bu adiler yaz okuluna gitmem ve bazı aptal sanat dersleri almam gerektiğini söylüyorlar.
It's just, we have class after that, and I didn't know if you want to go home, or...
Ondan sonra da dersimiz var. Eve gitmek isteyip istemediğini bilmediğim için...
It's just that it's Dawson's last day and l- - l wanted to show him around, but I won't have time because I have to go drop a writing class.
Dawson'ın son günü ve ona kampüsü gezdirmek istiyordum ama vaktim olmayacak. Çünkü yazarlık dersimi bırakmam gerek.
I have to go now, we've got a class.
Şimdi gitmeliyim, dersim var.
I have to go to my pregnancy gym class.
Hamile jimnastiğine gitmem lazım.
Look, I really like these chats we have, Uncle Tommy, but I gotta go to class.
Bak, bu muhabbetlerimiz hoşuma gidiyor, Tommy Dayı ama derse gitmem gerekiyor.
I didn't have to go to gym class for a whole year...'cause I claimed to be allergic to sweat.
Terlemeye alerjim var diyerek bütün yıl beden dersine girmedim.
Other than taking an art history class in college, which I pretty much slept through, I don't have the first clue about art or how to go about buying it.
Kolejde tarih derslerinde sürekli uyuduğum için, bir eser satın alırken nelere dikkat etmem gerektiği ya da ipuçları nelerdir bilmiyorum.
I have a class to go to.
- Ben yavaş yavaş derse doğru gidiyorum.
I have to go to dance class.
Dans dersine gitmeliyim.
I have to go to the bathroom. We're gonna be late for class.
Lavaboya gitmem gerek.
Well, I have got to go, I have a class.
Ee benim şimdi gitmem gerek, dersim var çünkü.
Right Now I Have To Go Give Justin's Class A Tour Of The Magazine.
Şimdi Justin'in sınıfına dergi turu yaptırmaya gitmeliyim.
I have to go for my class. Aerobics.
Sınıfıma gitmek zorundayım.
I get a hug, and you don't have to go to music class again.
Bana bir kez sarılırsan, flütü bırakabilirsin. Söz veriyorum.
And if you want to have this baby, I'll go with you to lamaze class.
Ve eğer bu bebeği doğurmak istiyorsan, seninle doğum eğitimlerine gelirim.
- I'm pregnant. - If you wanna have this baby, I'll go with you to Lamaze class, all right?
Eğer bu bebeği doğurmak istersen, seninle hamile eğitimlerine gelirim.
I was adopted and raised by working parents of lower middle class who cared to continue cheering, "Go to art classes, I have told you go"
( Chiat / Day sörf yapmaya uygun bir yer arıyor ) Orta sınıfa mensup iki çalışkan kişi tarafından evlat edinildim ve yetiştirildim. Benimle son derece ilgiliydiler ve " Resim derslerine katıl
I... have to go to my poetry class
Şiir dersime gitmem gerek.
So, I'm sure you have an important class Or something to go to?
Eminim önemli bir dersin falan vardır.
I have to go to class.
Peki.
I go to Louisiana to sign up fishermen for a BP class action, and I find that half of them have already been signed up by a small boutique D.C. firm.
BP toplu davasında bir balıkçıyı bizim tarafa katmak için Louisiana gittim ama gördüm ki, yarısı çoktan küçük bir D.C. hukuk bürosu ile anlaşmışlar bile.
I have to go during class today.
Derse gitmek zorundaydım.
- I have to go to a class.
- Benim derse yetişmem gerek.
Hey, you're still good to take Dad that week I have to go to DC for Sam's class trip, right?
Sam'le sınıf gezisine çıkacağım hafta babama bakabileceksin, değil mi?
Well, I have to research the influence of celebrity bloggers for a marketing class tomorrow and I have this campus costume party, so no, I can't go to the Geffen with you.
Pazarlama dersi için yarına ünlülerin bloglarının etkisini araştıracağım. Ve kampüsde maskeli balo var. Yani seninle Geffen'a gelemem.
So there's really nothing to worry about. I really have to go to class.
O yüzden endişelenecek bir şey yok ve gerçekten sınfıma gitmem gerekiyor.
- I have to go back to class, it's only thing..
- Sınıfa dönmem gerek, şey..
Now I have to go, I've got a class.
Artık gitmeliyim, derse gireceğim.