I know it's not fair traducir turco
87 traducción paralela
I know it's not fair, but what am I to do?
Bu adil mi sence? Ne yapacağım bilmiyorum.
John, I know it's not fair not to give you an answer.
John, biliyorum, sana bir cevap vermemem adil değil.
It's not fair to you and I don't know what I'm doing.
Sana yaptığım doğru bir davranış değil. Ama ben de ne yaptığımı bilmiyorum.
No, it's not fair to you either. That's why today at the barn I tried to do it quickly and get it over with, and then we would, you know...
İşte bu yüzden bugün ambarda..... bu işi çabucak yapıp kurtulmak istedim.
I know it's not very fair to me, but, um, I realize there's a lot of sentimental attachment here, and I'm prepared to offer you a 1 0 % royalty on all the petrocite
Benim için adil olmadığını biliyorum, ama, hım, burada çok fazla olduğuınun farkındayım buradaki duygusal bağın, ve size bir teklif hazırladım.
I know it's not fair to you.
Biliyorum bu haksızlık.
Look, I know it's not fair, especially on Solstice eve but what can I do?
Bak, bunun adil olmadığını biliyorum, özellikle Gündönümü Arifesi'nde... ama ne yapabilirim ki?
I know, it's not exactly fair to you.
Bir haksızlığa uğradığının farkındayım.
I know Faith's not gonna be on the cover of Sanity Fair, but she had it rough.
Faith'in aklının başında olmadığını biliyorum ama zor günler geçirdi.
- It's not fair, I know.
- Bu haksızlık. Biliyorum.
- I know it's not fair.
- Biliyorum değil.
- Val... I can`t lie to her, Ellie. You know, it`s not fair.
Ona yalan söyleyemem Ellie.
I know it's not fair, but it's the way it is.
Bunun adil olmadığını biliyorum ama böyle olmalı.
Look, I know it's not fair to you, and I don't even know... if you feel the same way, but the thing is I...
- Ya Liza? - Hayır, o iş bitti. Bak, bunun adil olmadığını biliyorum, ama aslında senin de... aynı şekilde hissedip etmediğini bilmiyorum, ama mesele şu ki...
I know it must be hard for you ; seeing me have something like this when you didn't get into basketball camp but... it's just not fair for you to take it out on me.
Biliyorum senin için zor olmalı ; beni böyle görmek hele de basketbol kampına giremediğin bir zamanda ama bütün herşeyi benim üzerime yıkman adil değil.
Look, I know it's not fair, okay?
Bak adil olmadığını biliyorum.Tamam mı?
I know, it's a fair point, but I was scared that you might not turn up.
Biliyorum, adilce, ama gelmeyeceğinden korkmuştum.
I know you're doing what you think is right... but it's not fair.
Biliyorum, doğru olanı yaptığını düşünüyorsun, ama bu adil değil.
I don't know when I'm gonna be here, and when I'm not gonna be here. - It's not fair to you.
Ne zaman burada olurum ne zaman olmam bilemiyorum.
I know it's not fair to you Brooke.
Bunun senin için doğru olmadığını biliyorum, Brooke.
I know it's not fair for me to try to be a father after all these years, but...
Bunca yıl sonra baban olmaya çalışmamın da haksızlık olduğunu biliyorum.
I know, but I told you. ln life... I know, we can't always do... what we want, even if it's not fair.
Biliyorum, Ama sana söyledim. Hayatta... Biliyorum, Her zaman yapamayız...
It's not fair, you know, I have to go to school and you get to sit in here and do what you want all day.
Bu hiç adil değil biliyorsun ben bütün gün okuldayken sen burada oturup istediğini yapabiliyorsun.
It's not fair and I know it's not your fault. I know there's nothing going on between you and George.
Biliyorum bu adil değil, ve biliyorum senin suçun da değil, ve biliyorum ki George'la aranızda bir şey yok.
I know it's not fair.
Bana sınırsız güç sağladığını biliyorum, ama yine de berbat durumdasın. Adil olmadığını biliyorum.
I mean, everyone else is having sex with more than one person in this movie all of a sudden, so I think it's, you know, not fair if I'm only fucking you. - See, she's fine...
- Bak, ona uyarmış...
And I know you have a lot of people to answer to, and it's not fair to you.
Bu konuda... açıklama yapman gereken bir çok insan olduğunu da biliyorum. Ve bu hiç adil değil.
It's Just-It's Not Fair Because I Didn't Know That Was The Apartment I Was Getting.
Ama bu biraz hileliydi, çünkü alacağım apartmanın bu olduğunu bilmiyordum.
I know, I know it's not fair.
Biliyorum, biliyorum, adil değil.
I was out. I know it's not fair.
Bunun adil olmadığını biliyorum.
Look, it's not a fair deal, and I know this isn't how you like to hand off cases to the D.A., but, honey, hey, at the end of the day, it may be necessary.
Bak, adil bir anlaşma değil biliyorum, davalarını savcıya devretmeyi sevmezsin, ama tatlım hey, günün sonunda gereken bu olabilir.
I know it's not a fair thing to ask of a 14-year-old kid, but you've got to be strong for her.
14 yaşındaki bir çocuktan bunu istemenin adil olmadığını biliyorum, ama annen için güçlü olmalısın.
Not that I judge at all, but it's like... you know, it's not fair.
Hiç yargıladığımdan değil, Ama sanki... Yani, bu adil değil.
It's not fair, I know.
Adil değil biliyorum.
I know it's not fair.
Biliyorum, bu adil değil.
I know it's not fair, my son.
Biliyorum, adil değil, oğlum.
I work two hours a week Sometimes, So it's not really fair, And i know that.
Haftada iki saat çalışıyorum o da bazen yani bu hiç adil değil ve bunun farkındayım.
I know that this is... An unimaginably difficult, grown-up decision, And it's not fair that you have to make it.
Bunun akıl almaz derecede zor bir yetişkin kararı olduğunu, bunu yapmak zorunda kalmanın haksızlık olduğunu biliyorum.
I know it's not fair.
Bunun doğru olmadığını biliyorum.
I don't even know what it means or what I'm even gonna do about it, but I know it's not fair to you, and I think we should break up.
Bunların ne anlama geldiğini Veya bu konuyla ilgili ne yapmam gerektiğini bilmiyorum Ama biliyorum ki sen bunları haketmiyorsun.
I know it's not fair.
Adil olmadığını biliyorum.
You know, it's not fair for me to smother you just because I'm going through something.
Ben bir şey yaşıyorum diye seni boğmam haksızlık.
I know it's not fair.
Biliyorum, hiç adil değil.
Baby, I know it's not fair, none of it, but I need you.
Bebeğim bunların hiç adil olmadığını biliyorum ama sana ihtiyacım var.
I know she's the star photographer, but it's not fair to the other students.
Tamam çok yetenekli bir fotoğrafçı ama bu diğer öğrenciler için adil değil.
And I know that's irrational, and... it's not fair to let my shit hold you back.
Mantıksız davrandığımın farkındayım. Korkularımın seni engellemesi haksızlık olur.
Vans, it's not fair, I know.
Vans, bu haksızlık. Biliyorum.
I know it's not fair- - You been in a sack race?
- Adil değil, biliyorum. - Çuval yarışına girdin mi hiç?
It's not fair, I know.
- Adil değil bu. - Biliyorum.
I know it's not fair, but no, I'm not gonna stop.
Adil değil biliyorum ama hayır durmayacağım.
I think it's not fair, it's better if the gun, the last scene, comes before and I keep this dance scene as his last dream or as his last... The last moment he remembers, you know?
Silah sahnesi yani son sahne, daha önce olsa ve bu dans sahnesini son rüyası olarak veya hatırladığı son anı olarak çeksem daha iyi olurdu.