I know what it is traducir turco
5,193 traducción paralela
She's hiding something, and I know what it is.
Bir şey saklıyor ve ben ne olduğunu biliyorum.
I think I know what it is you're going through.
Ben ne biliyorum Eğer üzerinden gidiyoruz edilir.
I know what it is.
- Evet, teşekkür ederim.
I think I know what it is.
Sanırım ne olduğunu biliyorum.
Now I know what it is.
Şimdi ne olduğunu biliyorum.
I know what it is.
Bunun ne olduğunu biliyorum.
I know what it is to make a mess of love.
Aşkın bokunu çıkarmak nedir bilirim.
I know what it is.
- Ne olduğunu biliyorum.
I don't know what it is.
Ne olduğunu bilmiyorum.
You know what? If I make a play for the job so soon, it'll seem like sour grapes.
Aslında eğer bu iş için çok hızlı hamle yapsaydım durum olgunlaşmamış meyveye dönerdi.
- I just don't know that it's gonna help what is really going on here.
Sadece gerçekte olanlara yardımı olacak mı, bilmiyorum.
But you want to know what sucks is that I actually know how selfish he is, but he's so good at hiding it from other people.
İşin boktan tarafı onun ne kadar bencil biri olduğunu bilmem ama bunu insanlardan çok iyi saklaması.
I really want to stress to you how important it is that, you know, Molly's remain what she is.
Ne kadar önemli olduğunu vurgulamak istedim de "Molly's" olduğu gibi kalıyor.
I know what it is.
Ben de ne olduğunu biliyorum.
I don't even know what it is.
Ben bile ne olduğunu bilmiyorum.
I don't know what it is.
Ben ne olduğunu bilmiyorum.
You know what the worst thing is, the worst thing is, the worst thing is, he'll think I did it!
En kötü şey ne biliyor musun, en kötü şey, en kötü şey, benim yaptığımı düşünecek olması!
I do not know what it is for.
Ne için olduğunu hiç bilmiyorum.
I don't know what it is, but, uh, you know... Son of a bitch had it out for me.
Derdinin ne olduğunu bilmiyorum ama piç kurusu hıncını benden çıkarıyordu.
I now know what you mean when you say it is about feelings.
Bunun hislerle alakalı olduğunu söylediğinde ne kastettiğini şimdi daha iyi anlıyorum.
I really do think you're trying to help, Claudia, but it just takes three minutes in a car to know there's something else going on with you, too, and I want to know what it is.
Yardım etmeye çalıştığına eminim, Claudia ama arabada geçirdiğimiz o üç dakika sende de bir şeyler olduğunu anlamaya yetti ve ne olduğunu öğrenmek istiyorum.
I don't know what the hell it is.
Ne olduğunu bilmiyorum.
It sounds fancy, I know, but, basically, what it means is when you ask your computer to do something and hit the enter key, if it answers you back in less than 400 milliseconds, just under half a second,
Çok havalı, biliyorum. Aslında temelde anlamı şu bilgisayarınızdan bir şey yapmasını isteyip enter tuşuna bastığınızda eğer size 400 milisaniyenin altında cevap veriyorsa yarım saniyenin biraz altında o makineye saatlerce bağlı kalırsınız.
Tup is a soldier, he risks his life every day, and I know he would risk it now if it meant finding a cure for what's wrong with him.
Tup bir asker, her gün hayatını riske atıyor, onun sorununa tedavi bulacaksa şimdi de hayatını riske atacağını biliyorum.
I don't know why, I don't know what it is about you that drives me... so crazy.
Nedenini bilmiyorum, sende beni deli eden şey ne bilmiyorum.
And when I have that feeling, I want to know that it's real, that it's not just something happening inside my own head, because it matters what's true, and our imagination is nothing compared with Nature's awesome reality.
Bu duyguyu hissettiğim zaman da bunun gerçek olduğunu, sadece kendi kafamın içinde olup biten bir şey olmadığını bilmek isterim. Çünkü neyin gerçek olduğu önemlidir ve hayal gücümüz Doğa'nın muhteşem gerçekliğinin yanında hiç kalır.
What I do know now is that I'm in this, and the only way I'm gonna make it out alive is to see this through.
Şu an bildiğim tek şey ise bu işin içinde olduğum ve bu işten canlı kurtulmanın tek yolu ise sonuna kadar gitmek.
I don't know what you're up to, but cut it out.
Ne iş çevirdiğini bilmiyorum ama kes şunu.
Look, I don't know what your plan is, but you shouldn't have dragged me into it.
Planın ne bilmiyorum ama beni bunun dışında tut.
Look, I am so confused right now and I don't know what the fuck is going on, but I do know that I don't want to listen to it.
Bakın, şu an kafam çok karıştı ve ne sikim döndüğünü anlamış değilim ama dinlemek istemediğimi biliyorum.
But that is not what Jessica would want, and you and I both know it.
Tamam mı? Ama Jessica bunu istemezdi. Bunu ikimiz de biliyoruz.
And I don't know what game it is, but it kind of smells like pee.
Bu ne oyunu bilmiyorum ama biraz çiş gibi kokuyor.
It's just I don't know what it is,
- Ne olduğunu tam bilmiyorum ama bir şey var
I don't know what it is with this guy, but no matter what I do, I just can't win with him.
Bu adamda ne var bilmiyorum ama ne yaparsam yapayım ona üstün gelemiyorum.
I don't know what she's planning on using it for, which is why I need to take her out.
Tam da bu yüzden onu alasagi etmeliyim.
And one thing I don't like most about you is It's that you don't know what a good person you are
Bu arada sende en sevmediğim şey ne kadar iyi bir insan olduğunu bile bilmiyor olman.
A 2004 Chevy Silverado... I know what it is.
2004 Chevy Silverado...
I-I don't know anything about show business, so if you think it's reasonable to turn down paid work and just burn through your savings, I'm sure you know what you're doing.
Eğlence sektörüne dair bir şey bilmem ben. Yani iyi para verecek bir işi reddedip, birikimlerini yakmak istiyorsan kendi bileceğin iş.
I don't know what you're talking about, but, whatever it is, I'm pretty damn certain it's none of your business.
Neden bahsettiğini bilmiyorum... ama her neyse kesinlikle eminimki seni ilgilendirmez.
But if you really want to know, I'll tell you what it is.
Ama ne olduğunu cidden bilmek istiyorsan, söylerim.
I think you know exactly what it is.
- Tam olarak ne olduğunu biliyorsunuz.
So what it took was it took the support of my friends, my family, and, you know, especially I got to give credit where credit is due.
Peki ben ne yaptım? Ailemin ve arkadaşlarımın desteğini aldım. Yiğidi öldür hakkını yeme.
And what I did was, is that I started giving him stuff, and I never expected anything for it, and, you know, with me, I was always like, you know,
Yaptığım şey, ona bir şeyler vermeye başlamak oldu. Hiçbir şey beklemeden.
What happened is, I smelled it, you know, When I was still me,
Olan şey, seni kokladım, bilirsin hala vampirken ve ben...
I mean, we don't know what drug it is, where it came from.
Yani, ne ilacı olduğunu, nereden geldiğini bilmiyoruz.
- The only thing I want to know is whether you made the call yourself, - or did someone order you to do it? - What?
- Tek bilmek istediğim şey kararı kendin mi verdin yoksa biri mi emretti?
I don't know what it is.
Ne olacağını ben de bilmiyorum.
But I'm curious to know what it is exactly she told you.
Ama sana tam olarak ne dediğini öğrenmek istiyorum.
Mom, I need to know what it is you're planning to do.
Anne, ne planladığını bilmem lazım.
Not until I know what my next step is, but it will be good to have a refuge from Grayson Manor.
Sırada ne var bilemiyorum ama Grayson Malikânesinden uzakta bir melce olması iyidir.
I don't want to know what it is.
Ne olduğunu bilmek istemiyorum.