I looked up to you traducir turco
169 traducción paralela
When I was a kid, I looked up to you guys.
Küçük bir çocukken, sizin gibileri çok izledim.
I looked up to you.
Seni örnek alıyordum.
I trusted you. I looked up to you.
Sana güvenmiştim ve sana saygı duyuyordum.
And I looked up to you, man.
Ve ben sana hayrandım.
I was 16 years old when you started training me, Bruce. A punk kid with a smart mouth and potential I didn't even suspect. I may have pretended otherwise, but I looked up to you.
Başka ne yapabilirdim ki... beni eğitmeye başladığında 16 yaşındaydım, Bruce... hareketli bir çocukken potansiyelim vardı ve şüphelenmedim bile... başka türlüymüş gibi yapabilirdim, ama seninle ilgilendim... endişelendim,
And when I was no longer human, I looked up to you.
Ve artık insan olmadığım vakit de sana özendim.
I can't believe I looked up to you.
Sana hayran olduğuma inanamıyorum.
I looked you up first thing to find out if the Tans are still watching my mother's house.
İngilizler hâlâ bizimkilerin evini gözlem altında tutuyorlar mı diye ilk sana sormaya geldim.
Ever since college, I've yessed you and looked up to you.
Üniversiteden beri, sana hep destek olup seni örnek aldım.
Do you think it would be a bad idea, just to be safe, if I looked up this girl and, uh
Kötü bir fikir mi olurdu bu kızı aramak ve -
And I've always looked up to you, tried to ape you but today I'm ashamed for you.
Senin izinden giderdim. Her zaman seni taklit ederdim ama bugün beni utandırıyorsun.
I wanna be looked up to and respected. You will be.
- Bana saygı duymalarını istiyorum.
And I-I looked up at him, and in my nakedness, I... you may not believe this... I said to him, "Roger, Roger, look at me. Roger, Roger, what do you see?"
Çıplak halimle buna inanmayabilirsin ama gözlerimi onunkilere diktim ve "Roger, Roger bak bana Roger, Roger ne gördün anlatsana." dedim.
I was looked at, you know, the American fighting man, as being, uh, you know, like a warrior of sorts, you know, due to my background, the way my mother brought me up.
Bana Amerika adına savaşan birisi gibi bakıyorlardı. Bir tür savaşçı gibi yani. Bilirsiniz işte, aynen geçmişim gibi.
But I believe you were covering up for once, years earlier, when you were in America, having looked after a little white baby called Daisy whose death, though you could do nothing to prevent it,
Ama uzun yıllar önce Amerika'da yaşadığınızı benden saklamak istediniz ki orada Daisy adında beyaz bir bebeğe bakıcılık yapıyordunuz.
Must seem odd to you that I've looked you up after all these years.
Bunca zaman sonra seni aramam garip gelebilir.
Elusive words I heard and lies the moment you opened your eyes but now that the flames have fired up your ancient beauty you looked up and to the ring of life Mother Hellas the same lie you bear in mass.
Yalan sözler, büyük laflar söyledin bana ilk verdiğin sütle ateşin yükseldiği şu an bile sen eski cazibene bakıyorsun dünya meydanlarında anacığım Hellas! Aynı yalanı taşırsın
I just asked you to do one thing, just stay awake and watch me just wake me up if it looked like I was having a bad dream and what did you do?
Sana sadece tek bir şey yapmanı söyledim... uyumayacaktın ve beni izleyecektin... Eğer kötü bir rüya görüyor iseydim de uyandıracaktın beni...
I woke up several times and looked in to say hello, but you weren't there.
Merhaba demek için birkaç kez kalktım, ama seni göremedim.
I just wanted to be apart o that we looked at hundreds of people for Seth, for Ryan, Kirsten, everybody we ended up casting to the show as soon as the right person came in you just knew it
Seçmelerde rolümü okuyunca bu kızın nasıl biri olduğunu hemen anladım. Bu kız istediği bir şeyi görüyor ve gidip alıyordu. - Bu kim?
I was one of those kids that looked up to you, man.
Ben sana hayran olan çocuklardan biriydim, dostum.
I know how much you looked up to Ronnie.
Ronnie'ye nasil baktigini biliyorum.
I know you looked up to him.
Ona çok saygi duyuyordum.
The truth is, I've always looked up to you and admired you.
Gerçek şu ki, ben sana hep özendim ve saygı duydum.
Gobei, I've always looked up to you, and you've always looked out for me.
Gobei. Sana hep saygı duydum, sen de beni koruyup gözettin.
I woke up one morning, and I looked at you over breakfast... and I thought to myself...
Bir sabah uyandım, kahvaltıdan sonra sana bir baktım... ve düşündüm ki...
You looked so beautiful, I didn't, uh want to wake you up.
O kadar güzel görünüyordun ki, uyandırmak istemedim.
I know that Dennis greatly respected your work and looked up to you.
Dennis'in size saygı duyduğunu ve sizi örnek aldığını biliyorum.
I had no idea that they looked up to you.
Sana hayran olduklarından haberim yoktu.
You know, I gotta tell you it would be an absolute shame for me to let another day like today pass without ever telling you how much I've always looked up to you as my big brother.
İtiraf etmeliyim ki, bugünün ağabeyim olarak seni her zaman örnek aldığımı söylemeden geçmesine izin verirsem çok yazık olacaktı.
You know, growing up, spending all that time with you guys I think I was too little to really understand it, but l- - l always knew there was something special about the way you guys looked at each other.
Büyürken sizinle çok fazla vakit geçirdim. Sanırım o zamanlar bunu anlamak için çok küçüktüm. Ama birbirinize baktığınızda aranızda özel bir şey paylaştığınızı biliyordum.
I've been talking to you for five minutes now about killing myself and no one's even looked up from their desk.
Beş dakikadır size kendimi öldürmekten bahsediyorum. Kimse kafasını çevirip bakmadı bile. Bekleyin.
You marched up to me, looked me in the eye, and said : 'I'm here for a job.
Bana doğru geldin, gözlerimin içine baktın ve " İş için geldim.
There was that thing in the Crimean War. We laugh about it now, but the fact is, I've always looked up to you.
Şimdi gülüp geçiyoruz ama işin doğrusu, her zaman seni hedef aldım.
I've looked at the bolt couplings you used to attach the new hull plating. I'm afraid they're not up to Starfleet specs.
Yeni kabuk kaplamasını tutturduğunuz civata bağlantıları... uzay filosu şartnamesine uymuyor.
- I see why he always looked up to you.
Sana neden saygı ile baktığını şimdi anlıyorum.
I hate to bring this up, but have you two looked at that will I left for you?
Bundan söz etmek hiç hoşuma gitmiyor, ama size bıraktığım vasiyetnameye baktınız mı?
I looked up to, to take you uh down the path with him.
Ya sevgiyle ya da sevgisizlikle sakatlanmış. Müşfik davranmıyoruz birbirimize
Sorry to call so late, but I looked up your number and I saw you were still awake.
Geç aradığım için üzgünüm ama senin numarana baktım ve hala uyanık olduğunu gördüm.
After you moved every day, I went up to the roof looked up at the stars and I'd wish that we'd meet again...
Sen taşındıktan sonra her gün çatıya çıkıp yıldızlara baktım ve tekrar karşılaşmamızı diledim.
I found out what i needed to know when i looked in that cocksucker bullock's eyes while dority was spilling blood that "you" have failed to adequately clean up.
Ben Bullock'un gözlerine bakınca ne bilmem gerektiğini anladım. Bu arada Dority kan döküyordu... sen de lekeyi doğru düzgün temizleyemedin.
There was a time when I looked up to you...
Bir zamanlar sana saygı duyardım...
We went whale watching and we were on the boat and this huge whale, like totally humongous, comes up and it was this far away, I swear, it just came out of the water looked at me and I swear to you, it winked.
Tekneden balinaları seyrederken, Kocaman bir tane geldi, bize resmen şukadar yaklaştı, yemin ederim. Sonra sudan bi, rden fırladı bana baktı ve göz kırptı.
Jesus, Tommy, I like to shit when I looked up and saw you on the news, givin'it to Erv.
Tanrım, Tommy, seni haberlerde Erv'e giydirirken görünce zevkten dört köşe oldum.
You looked so sweet sleeping that I didn't want to wake you up.
Uyurken öyle tatlıydın ki uyandırmak istemedim.
I was supposed to go to a Jay Mcinerney book signing, But I some how when I got it he car I drove over here and looked you up in the directory.
Jay Mclnerney'in imza gününe gidecektim ama bir şekilde arabaya binince buraya geldim.
Folks say papa never was much on thinkin spent most of his time chasin'women and drinkin mama, I'm depending'on you to tell me the truth mama looked up with a tear in her eye and said, "son..."
İnsanlar, baban düşüncesiz, diyor. Zamanını içki ve kadına harcarmış. Bana gerçeği sen söyle anne.
I wanted to tell you that I looked up some of your paintings on the Internet.
Resimlerinizden bazılarına internetten baktığımı söylemek istedim.
And I know that he really looked up to you, so I'd like you to have it.
Sana hayran olduğunu biliyordum. Bu yüzden senin almanı istiyorum.
If it had been up to me, I'd have handed you over and never looked back.
Eğer bana kalsaydı, sizleri teslim eder, arkama bile bakmazdım.
I don't see what future the world has, as long as people think like that, and people are going to go on thinking like that, as long as they're brought up from childhood, from the cradle, to think that there's something good about faith. To think that there's something good about believing because you've been told to believe, rather than believing because you've looked at the evidence.
İnsanlar böyle düşünmeye devam ettikçe dünya nasıl bir geleceğe sahip olacak bilemiyorum, insanlar böyle yetiştirilmeye devam ettikçe böyle düşünmeye devam edeceklerdir, çocukluktan, beşikten bu yana böyle yetiştirildikleri sürece,... din hakkında iyi bir şeyler olduğunu düşünecekler, inancın iyi olduğunu sanacaklar,