I need you to do this traducir turco
739 traducción paralela
That's why I need you to do this for me.
Bu yüzden sana ihtiyacım var.
But I need you to do this. I need you to do this, please.
Ama bunu yapmanı istiyorum bunu yapmanı istiyorum, Lütfen.
I need you to do this now.
Şimdi yapman lazım.
I need you to do this, Sal, OK?
bunu yapmanı istiyorum, Sal, tamam mı?
Hoshi, I need you to do this.
Bunda sana ihtiyacım var.
Well, Kyle, I need you to do this.
Kyle, bunu senin yapmana ihtiyacım var.
How could you do this to me? And why should you go now that it's all over, and I need you? - Why?
Rhett, bunu bana nasıl yaparsın neden herşey bittikten ve sana bu kadar ihtiyacım varken gidiyorsun?
Owen, we need somebody else running things that's not mixed up in this personally the way you are to get things quieted down, which I don't believe you can ever do.
Owen, bize başkası lazım senin gibi kişisel olarak işe bulaşmamış biri bu işi halletmesi için. Senin yapabileceğini sanmıyorum.
I don't need to tell you yourjobs, nor do I need to tell you this column will be in vital need of supplies.
İşinizi size söylememe gerek yok. Bu kolorduya destek vermemiz hayati önem taşıyor, biliyorsunuz.
Mary, I'm sorry to have to ask you to do this, but I need a witness.
Mary, Bunu istediğim için özür dilerim ama bir tanığa ihtiyacım var
I take it you're not just some ordinary blind man, but do you think you might still need to draw this sword?
Anladığım kadarıyla sen sıradan bir kör değilsin, ama hala bu kılıcı çekmen gerekebiliceğini düşünüyor musun?
The same must be done for this enzyme because we need tons... and I am told you will know how to do it.
Aynı şey bu enzim için de yapılmalı çünkü tonlarcasına ihtiyaç var sizin bunu yapabileceğiniz söylendi.
This is a film you want to make... but do I, or television, or audiences really need it?
Bu senin yapmayı istediğin bir film... ama benim, ya da televizyonun, ya da izleyicilerin buna ihtiyacı var mı?
I told you we didn't need to do this.
Bunu yapmamıza gerek olmadığını sana söylemiştim.
The Constitution requires that I so inform you of this right, and that you need not talk to me if you do not wish to do so.
Yasalar uyarınca size haklarınızı bildirmekle yükümlüyüm, ve istemiyorsanız konuşmak zorunda değilsiniz.
The Constitution requires that I so inform you of this right, and you need not talk to me if you do not wish to do so.
Anayasa bu hakkı bildirmemi emrediyor, ve eğer arzu etmiyorsan benimle konuşmak zorunda değilsin.
Sorry to put you through this, ladies, but I do need a positive identification.
Sizi böyle bir telefon ettiğim için üzgünüm, bayanlar, ama kesin bir teşhis yapmam lazım.
What I do need you for, is to see that this dear child is returned safely to the palace... with both the treasure and her virginity intact.
senden yapmanı istediğim, bu çocuğu sağ salim saraya geri getirmen hazineyle birlikte, ve bekareti bozulmamış olarak.
I'm sorry to have to ask you to do this right now, but I'm afraid we need you to identify the body.
İyi olmanıza sevindik. Çok üzgünüm ama cesedi teşhis etmeniz gerekiyor.
They won't be able to move me for two weeks, so this is what I need you to do.
İki hafta hareket edemeyeceğim bu yüzden sana ihtiyacım var.
I wanna get this thing and I need you to do it.
O şeyi istiyorum ve senin yapman gerekiyor.
I hate to break up this beautiful moment here, but I need to know what you're gonna do, Doc.
Özür dilerim, bu duygusal anı kesiyorum ama ne yapacağını bilmek istiyorum, Doc.
Listen, before we do this, I need to ask you a favor.
Bak, yola çıkmadan önce senden bir iyilik isteyeceğim.
No, but if this thing works out, Daddy will be gone for many, many years. And there's something very important I need you to do.
Hayır ama işler yolunda giderse babanız yıllar boyunca burada olamayacak ve yapmanız gereken çok önemli bir iş var.
- l need to know that you are using- - l mean, I remember how this feels, I do...
- Kullandığını bilmem lazım- - Yani, nasıl hissetiğimi hatırlıyorum... ama herşeyin bir zamanı var...
You need waking up, fellows and girls, and I haven't got the time to do this gently.
Artık uyanmanız lazım, dostlar ve kızlar, ve bunu kibarca yapmaya da hiç vaktim yok.
But how can you expect a newspaper to pay for... for something like this? I do need it, don't you see?
Gazetemizin böyle bir yazı için... para ödeyeceğini nasıl düşünürsün?
- What I'm gonna need you to do is fill this form out.
- Bu kağıdı doldurmanız gerekli.
I'm sure this is the last thing you want to hear, but you don't need a double first from Christminster to do some good in the world.
Duymak istediğin son şeyin bu olduğunu biliyorum ama ama Christminster'dan başka benzer bir okula gitmen gerekmez.
I just need to know that you take this relationship as seriously as I do.
Ben sadece bu ilişkiyi ciddiye aldığını bilmek istiyorum benim yaptığım gibi.
I don't need you to do any of this.
Bunları yapmana ihtiyacım yok.
Can't find any shoe polish. Do I need to walk you through this whole thing?
Bütün bu çekim boyunca, böyle mi yürümem lâzım?
Do I still need to tell you what this is?
Ben hala, sana bunun ne olduğunu söylemeye ihtiyaç duyar mıyım?
If you want me to do this right, I need to know what this is about!
Bu işi yapmamı istiyorsan sebebini söylemek zorundasın.
I can feel it. You of all people need to know about this, because you're the one that can do something.
Siz, bütün insanlar bunları öğrenmeli çünkü bir şey yapabilecek tek kişi sizsiniz.
You know what I am, what this is... and what you need to do, so let's do it quick.
Benim ve bunun ne olduğunu biliyorsun... ve ne yapman gerektiğini de, öyleyse çabuk olalım.
But I do need to know if you're capable of continuing with this trial.
Dinle, bana inanıp inanmaman umurumda bile değil. Ama bu davayı yürütüp yürütemeyeceğini bilmeliyim.
And I think that you need to deal with this reunion with your father on a personal level before you do it in public.
Bence insan içine çıkmadan önce babanla tekrar bir araya gelme olayını kendi içinde sindirmelisin.
How many times do I need to tell you this?
Bunu kaç defa daha söylemem gerekecek?
That's good, ja, but before I order my marble I need you to describe your, um- - how do I say this, ja, hmm- - your where you sit, ja?
Ancak ben verecek mermer siparişi benim ihtiyaç var sizin şeye siz Amerikalılar nasıl der, üstüne oturduğunuz şey var ya?
Don't ask me what for, I just need you to do this thing.
Nedenini sorma, bir şey yapmanı istiyorum.
I don't need you to do any of this.
Bir şey yapmanız gerekmiyor.
You know, Terry, I don't really need to do this.
Biliyorsun Terry, bu işe ihtiyacım yok.
I think maybe that sort of thing starts to take its toll, you know, on our human side so if you feel you need to do this, then I'm behind you, Max.
- Sanırım, belki bu tip şeyler insani tarafımızı ortaya çıkartıyor. - Eğer bunu yapmak istiyorsan, o zaman, arkandayım, Max.
and I want you to know that... that I also- - Do you need to be here for this?
Bilmeni isterim ki. Ben de aynı... Burada durmak zorunda mısın?
That means you're no threat to me, Jon. But I do need you to leave this room.
Bunun anlamı, bana karşı bir tehdit oluşturmuyorsun John, fakat senden bu odayı terk etmeni isteyeceğim.
But what I really need you to do is solve this crime.
Ama sana bu suçu çözmek için ihiyacım var.
I'm responsible for this ship now. I need to know you're gonna help me do whatever it takes to protect her.
Şu anda gemi benim sorumluluğumda....... ve bu işte benim yanımda olup olmayacağını....... kesin olarak bilmek istiyorum.
I need to say this. - You do!
bunu söylemek zorundayım.
CHERYL, I DON'T EXPECT YOU TO UNDERSTAND THIS, BUT I JUST NEED TO DO THIS ONE THING.
Cheryl, bunu anlamanı beklemiyorum ama bunu yapmam gerekiyor.
I'm gonna need you to do me this.
Benim için bunu yapman lazım.