English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ I ] / I need you to sit down

I need you to sit down traducir turco

119 traducción paralela
You want to go and there's no time... and I need you to sit down... so we can talk a bit.
Zaten gitmek istiyorsun, vaktin de yok ama benim seninle oturup iki kelime konuşmaya ihtiyacım var.
I need you to sit down.
Buraya oturman gerek.
I need you to sit down.
Oturmanızı istiyorum.
STEWARD : People, please, I need you to sit down.
Millet, lütfen, Sizin oturmanızı istiyorum.
I need you to sit down with me, Emmie.
Gel bir yanıma otur, Emmie.
Okay, look, I need you to sit down.
Oturmanızı istiyorum.
- Look, I need you to sit down.
- Bak, bak, bak, otur biraz.
I need you to sit down right now and listen to me.
Tamam, şimdi, otur biraz ve beni dinle.
- I need you to sit down. Jake!
- Oturman lazım Jake!
Girly, I need you to sit down now.
Lütfen otur küçük kız.
Even if you're not going to be the attorneys, I need you to sit down.
Siz avukatları olmayacak olsanız bile, oturmanızı istiyorum.
No, I just... I need to tell you somethin'. Here, sit down.
Sana bir şey söylemek istiyorum.
I have to sit down they need each other in sorta-so many unexpected ways ever since the day you got here you've totally had my back an I just I promise you from now on I will never fail you again
Yani daha önce o işi yaptın. Onunla aramda bir anda bir kardeşlik bağı oluşuyor. Aynı kızla mı?
You'll need to sit down to hear what I have to say.
Söyleyeceklerimi dinleyebilmek için oturmalısın.
- Well, I think you need to sit down.
- Pekala, sanırım oturman gerek.
In anticipation of your arrival, ms. Levias, your other vice principal, and i have appointed an executive committee to oversee certain areas where we have noted a need for improvement - you may sit down, mr.
Gelişinizi beklerken, diğer müdür yardımcınız olan, Bayan Levias geliştirilmeye ihtiyaç duyulan alanları görüşmek üzere bir yönetim komitesi toplantısı düzenledi.
I need to sit down for a moment, if you don't mind.
Sakıncası yoksa, biraz oturmam gerek.
Sit down. It's not the right time, but I need to talk to you.
Uygun zaman değil ama konuşmalıyız.
- Sir, I need you to sit down.
Neredesin?
I think you need to sit down with Nelle and, you know, spank her. Richard! Just take her right over your knee...
Sanırım Nelle'le oturup ona şaplak atmalısın.
I need you to sit your asses down up against this wall.
K.çlarınızı duvara yapıştırın..
Honey, I need you to come over here and sit down for a minute.
Tatlım bir dakika buraya gelip oturmanı istiyorum.
- Sit down, rich boy or you'll need all the drugs you got to ease the pain I have for you.
- Otur yerine zengin çocuk yoksa canını öyle bir yakarım ki tüm ilaçlarına ihtiyacın olur.
I think you need to sit her down.
Hep evde kalırlardı.
Brendan, I think you just need to just sit down for a second.
Biraz otursan iyi olur Brendan.
You don't need an attorney because if you get an attorney, I plan to sit down with your fiancée and have a nice, long chat with her about what you've been doing with your penis.
Avukat istemez. Yoksa nişanlını karşıma oturtur, senin uçkurunun özgeçmişi hakkında uzun uzun sohbet ederim, bilesin.
In fact, I think you need to sit down.
Aslında, otursanız daha iyi olur.
Now see, I need you to be straight, just like you did on that New Day Co-op sit down.
Dürüst olmana ihtiyacım var. Tıpkı New Day Co-op'ta otururken yaptığın gibi.
What you need to do is to get yourself a robe, go sit down on the porch and shake your fists and yell things like : "dang nabbit, why I outta..."
Yapman gereken gidip kendine bir bornoz alman, verandaya gidip oturman... ve yumruklarını sallayarak şöyle bağırmalısın "lanet olsun, niye ben..."
You need to tinkle, sweet pea, I'll watch you anytime. Sit down.
Senin işemen gerekirse, tatlım, her zaman yardımcı olurum.
You need to sit down and calm down, or I'm gonna have to take you out of here.
Yerinize oturun ve sakin olun. Yoksa sizi dışarı atarım.
I think it's great. You just need to sit down and actually force yourself to work on it.
Yapman gereken oturup kendini üzerinde çalışmaya zorlaman.
Now, you and I must sit down and make a list of what you're going to need.
Şimdi... Sen ve ben oturup ihtiyaç listesi hazırlamalıyız.
Now, I'm gonna need you to sit back down because there's an air marshal pointing a gun at your head.
Şimdi, sakinleşip oturman lazım çünkü kafana nişan almış bir hava polisi var.
I want to sit down and talk to you at length about this but we need to sit down together in the same room and we'll go through this shit first but we've definitely got...
Ama bunun için, bir araya gelmemiz lazım ve konuşalım. Ama şunu söyleyebilirim ki...
Grant. Grant, I just need you to sit back down... You stay there, okay?
Grant, sana burada ihtiyacım var.
I need you in your chair. You need to sit back down.
Koltuğuna otur.
[You sit, sit down, I'll take it away. ] [ Oh, we also need to take away the chairs...]
- Sen otur, ben hallederim.
- Sure I'm gonna need you to sit down. - What for?
- Anlaşıldı, otur.
Okay, and I need to get these coordinates to the army to shoot down that asteroid, or we're all gonna die while I sit here yelling at you.
Pekala, bu koordinatları, yaklaşan astroidi vurabilmeleri için orduya iletmem gerekiyor ya da burada durup sana bağırmakla vakit kaybedeceğim ve hepimiz öleceğiz.
I think you need to sit down and have a very straightforward conversation with Dania.
Bence oturup Dania'yla açık sözlülükle konuşmalısın.
Max, I need you to return to your seat. Max, please go back and sit down now.
Max, sırana dön lütfen.
Girly, please sit down, I need you to answer some questions.
Sana bazı sorular soracağım.
Hey, Carlos, I need to sit down with you and Gaby.
Selam, Carlos, sen ve Gaby ile konuşmalıyız.
I know it's kind of tough because you haven't done it, but you need to sit down with your mother, man.
Biliyorum bu biraz zor çünkü daha önce hiç yapmadiniz ama annenizle oturmaniz lazim
Mama, mama, I know I don't need to ask you this, but we ain't gonna sit down with Boyd, are we?
Anne, anne, biliyorum bunu sormama gerek yok ama Boyd'la oturup konuşmayacağız, değil mi?
I really need you to sit down, right here, and eat this oatmeal.
Gerçekten şuraya oturmalı ve bu yulaf ezmesini yemeliyiz.
Just sit down, I need to talk to you.
Otur hadi şöyle. Konuşmamız lazım.
But until then... I need you to sit the fuck down, shut the fuck up and you'd better do exactly as we say, otherwise this night will end very unpleasantly for all of us, most of all you.
Ama o zamana dek götünüzün üstüne oturup, çenenizi kapatın ve dediklerimizi yapın ki, bu gece hepimiz için nahoş sonuçlanmasın.
How can we help you? As part of the medical board's investigation Into this practice, I'm going to need to sit down with
- Araştırmanın bir parçası olarak burada çalışan tüm doktorlarla geniş kapsamlı olarak görüşmek durumundayım.
I think the two of you need to sit down and talk for a moment.
Bence ikinizin oturup biraz konuşmanız gerek.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]