I never said it was traducir turco
248 traducción paralela
- I never said it was my mother's.
- Hiçbir zaman annemin olduğunu söylemedim.
- I never said it was. But others can't do it and they get hired.
- Bunu yapamayanlar bile işe alınıyor.
I never said it was.
Bunu asla söylemedim.
- I never said it was anything more.
- Ben başka bir şey mi dedim?
Well, now, I never said it was no mansion.
Asla bir malikane olduğunu söylemedim.
- I never said it was.
- Öyle olduğunu söylemedim zaten.
I never said it was a murder.
Ben cinayet olduğunu söylemedim.
Lady I never said it was fair.
Adil olduğunu söylemedim zaten.
I never said it was.
İlgilendirdiğini de söylemedim.
- I never said it was murder.
- Ben asla cinayet demedim.
- Oh, great. - I never said it was gonna be easy.
- Kolay olacağını hiç söylemedim.
I never said it was his fault.
Onun hatası olduğunu asla söylemedim.
I never said it was him.
Yalnızca benzettim, o olduğunu asla iddia etmedim.
I never said it was exclusive.
Özel bir şey olduğunu asla söylemedim.
- Oh, I never said it was wrong, Jen.
- Yanlış olduğunu söylemedim ki, Jen.
ANOTHER FUCK. AH... I NEVER SAID IT WAS JUST ANOTHER FUCK.
Bunun başka bir düzüşme olduğunu söylemedim ben.
- I never said it was.
- Senin hatan olduğunu söylemedim.
Death, the end of everything, and it having meant nothing... things that I never should've said was thrown out there for her.
Öleceksin, bitti, gelecek yok. Bu durumda olmasaydım asla söylemeyeceğim kelimeleri atıyorum.
She never believed me when I said it was genuine mink.
Hakiki vizon olduğunu söylediğim zaman, bana hiç inanmadı.
Now, I never said that it was a man.
Bir kere, adam demedim.
Honey, I never thought it was going to be easy. I never said that, did I?
Ben de kolay olacak demedim ki.
Although I had never heard it said that Claire was particularly interested in girls.
Calire'in kızlardan hoşlandığını hiç işitmemiştim.
I said it was impossible we should never even have tried
İmkansız olduğunu söylemiştim, asla denememeliydik bile!
I was there when he said it but I never thought I'd be one of'em.
Onu söylediğinde ben oradaydım ama onlardan biri olacağımı hiç düşünmemiştim.
I never said it was
O olabilir mi ki...
Baldrick, when I said it begins with "T", I was talking about a letter. Nah, it never begins with a letter.
Bugün, Roma istilasından bu yana, bu ülkenin başına gelmiş en ağır krizle yüzyüzeyiz.
I don't know who said it first but I was never a salesman for Oliver.
Bunu ilk kim söyledi bilmiyorum ama ben hiçbir zaman... -... Oliver'in satış elemanı olmadım.
It was such an impressive sight, I was struck dumb. As he never said a word, we spent the whole day in silence, walking through his forest.
O denli etkileyici bir manzaraydı ki nefesim kesilmişti hiç ağız açmadığından ötürü de bütün günü sükunet içinde ormanında yürüyerek geçirdik.
'It was love at first sight...'she said breathlessly...'but I never hoped that you could love me too.'
"İlk görüşte aşktı..." dedi kız soluk soluğa... "ama senin de beni seveceğini ummamıştım asla."
I never wanna see that guy again get him outta here and then we couldn't find Seth Cohen so our casting director Patrick Rush said well what about this guy Adam Brody w-I went back in to see Josh an I read for Seth NCIS it was total improv and he finished I was like what was that
Sonra Seth Cohen'i bulamadık.
Anyway, one day I woke up... and I realized I was never going to be normal... so I said, "Fuck it."
Herneyse, bir gün uyandım... ve farkettim ki hiçbir zaman normal olamayacaktım... Bu yüzden dedim ki, "S * * tir et."
I said to him that the Saphra it was never deceived.
Size Saphra'nın asla yanılmadığını söylemiştim.
- I never said it was nuclear.
Ben nükleer olduğunu söylemedim.
- I never said I was doing it.
Hiç yapıcam diye bir şey söylemedim.
- I never said it was.
Hiç öyle olduğunu söylemedim.
I was a part of it, and I never said anything.
Ben de bu işin içindeydim, ve hiçbir şey söylemedim.
She said I wouldn't wanna see it. She was gonna give it to you. - She never gave me a tape.
Onu korumanı falan istiyordu... diski de sana verecekti.
I never ever said I was sorry before and meant it.
Daha önce hiç özür dilememiştim ve içten söyledim.
I never said that I was good at it.
Ben asla bunda iyi olduğumu söylemedim.
All the while, I knew it was Tiny training the dogs, but I never said a word.
Bu arada, köpekleri eğitenin Minik olduğunu biliyordum, ama tek bir kelime bile etmedim.
I'd have more respect if she was upfront about it and also if she said, " About resigning the throne, I'm never gonna do that.
Ona karşı saygım daha fazla olacaktı, eğer bununla ilgili daha dürüst olsaydı. Ve şunu da söylemeliydi : "Tacı bırakmak ile ilgili ise - Bunu asla yapmayacağım."
I love baseball but they said I threw the world series, I was banned from the game and thought I would never play again then one day, this couk in Iowa tears up his farm to make a baseball field, he built it, we came
Bir daha asla oynayamayacağımı düşünmüştüm. Sonra bir gün Iowa'daki çılgın bir adam, mısır tarlasını beyzbol sahasına çevirdi! - Bunu yaptı ve geri döndük!
- Hey, look... I never said I was a goody-two-shoes, but I'm here to turn it around.
Hey, bak, asla iyilik timsali bir melek olduğumu söylemedim, ama değişmek için buradayım!
When I asked her why she had done such a thing to herself, she said it was the one part of her that would never age.
Ona kendine neden böyle bir şey yaptığını sorduğumda bana saçının kendisinin asla yaşlanmayacak parçası olduğunu söyledi.
Now I'd never seen him play myself, since it was before I was born, but it was said that Junuh had been on track to becoming'the greatest golfer... this country had ever seen.
Bütün bunlar ben doğmadan önce olmuştu. Ben onu hiç seyredemedim. Ama Junuh'un bu ülkenin en iyi golfçüsü... olduğunu söylerler.
I never said that it was Richard.
- Richard olduğunu söylememiştim ki.
Actually, I've never been inside before, but Gordon always said... it was his place to come and "focus."
Hayır ama Gordon rahatlamak için hep buraya gelirdi.
- No, I never said I was okay with it.
- Hayır. Dert etmediğimi söylemedim.
You know. I really never knew what people meant when they said it was a crisp day.
İnsanlar capcanlı bir gün deyince anlamazdım.
He said Nick had never been with a girl before, and that it was his birthday, and if I really loved him, I would do this for his friend.
Nick'in daha önce hiçbir kızla birlikte olmadığını yaş günü olduğunu, onu gerçekten seviyorsam arkadaşı için bunu yapacağımı söyledi.
No, it's just that-that... when I was using, you never said...
Hayır, sadece... ben kullanırken hiç bahsetmemiştin...