English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ I ] / I really do like you

I really do like you traducir turco

419 traducción paralela
I really do like you.
Senden gerçekten hoşlanmıştım.
Just like you said, the Blessed do exist, but I'm really not sure if we should be taking them on.
Söylediğin gibi, Kutsallar var. Ama... onlarla savaşmamamız gerektiğini düşünüyorum.
Please, Do You Really Think I Enjoy Scheming, Lying, And Scurrying About Like Some Rat With Great Cheekbones?
Lütfen, sence ben koca bir sıçan gibi entrika yapmaktan, yalan söylemekten ve kaytarmaktan hoşlanıyor muyum?
If you really do like me, I can do something about one kimono.
Beni gerçekten seviyorsan, kimonoyla ilgili bir şey yapabilirim.
Because I like you, I really do
Çünkü senden hoşlanıyorum, gerçekten hoşlanıyorum.
- You really like it? - Yeah, I sure do.
- Gerçekten sevdin mi?
I don't like anybody more than I do you, really.
- En çok seni beğeniyorum.
I don't like making snap decisions, Spencer, but do you really think this is the right girl for you?
Keskin kararlar vermekten hoşlanmam Spencer ama onun senin için doğru kız olduğunu, gerçekten düşünüyor musun?
If I were really to do something like this, would you be jealous?
Gerçekten böyle birşey yapsam... kıskanır mıydın?
- Shall I tell you what I'd really like to do?
- Ne yapmak isterdim söyleyeyim mi?
I like you, I really do.
- Sizi sevdim, gerçekten.
In other words, I think that really the strength of our system, and I think it's a terrific system, is that you do rely on somebody like President Nixon for leadership.
Diğer bir deyişle, bence sistemimizin gücü ki ben bunu muhteşem bir güç olarak adlandırıyorum kuvvetini Başkan Nixon gibi büyük bir lidere güveniyor olmamızdan almaktadır.
I like you, I really do.
Çünkü senden gerçekten çok hoşlanıyorum.
But I decided... i'd really like to do it with you.
Düşündüm de gerçekten seninle yapmak istiyorum.
Then I really do think you have to kind of become a hobo or something, you know... like Kerouac, and go out on the road.
Öyle olursa da, Kerouac gibi aylak filan olup yollara düşmek gerektiğini düşünüyorum.
Maybe you could make such a sacrifice but I really don't know anybody who would do that or talk like this
Böyle bir fedakarlığı belki sen yapabilirdin ama ben gerçekten böyle şeyler yapacak veya söyleyecek kimseyi tanımıyorum.
I could lay a big line on you, we could do lots of role-playing but the simple truth is, I find you very interesting and I'd really like to make love with you. " Simple as that.
Sana repliklerle konusabilirim. Beraber daha ne roller oynariz ama gerçek su ki, ilgimi çekiyorsun ve seninle sevismek istiyorum. " desin. Bu kadar basit.
I was just thinking that somebody like you could do really well in Metropolis.
Düşünüyordum da........ senin gibi biri Metropolis'te iyi kazanır.
Well, I'd assume we were having a big lad's joke about back-tickle, as the way we healthy fellows often do, and I'd grab you for a friendly wrestle and then we'd probably slap each other's sides like jolly good chums and laugh at what it would be like if we really did... fancy each other.
Öyleyse, biz sağlam dostların her zaman yaptığı gibi, güldürmek için sıkı bir espri yaptığını varsayar, seninle dostane bir güreş tutar, neşeli dostlar gibi, birbirimizi tokatlar, eğer gerçekten birbirimizi sevseydik, nasıl bir şey olacağına dair gülerdik.
- Do you know who I really like? - Me?
Biliyormusun gerçekten neyi seviyorum?
Who do I look like to you? Nancy Drew? I mean, really!
Şu Ratliff heriflerini nasıI bulacağız ki?
Don't think I don't like you... I really do...
Senden hoşlanmıyorum sanma, hoşlanıyorum...
I really do appreciate you folks taking'me in like this. I...
Beni bu şekilde içeri aldığınız için size çok müteşekkirim.
You know, ma'am, that's really great. I like that, but, umm do you think Buddy here's ever gonna get a real job?
Gerçekten çok isterdim ama benim Buddyciğim gerçek bir iş bulabilecek mi?
You know, I didn't really know Laura that well, but I feel like I do.
Bilirsiniz işte Laura'yı pek tanımıyordum ama tanıyormuş gibiydim.
You know... I didn't really know Laura that well, but I feel like I do.
Bilirsiniz işte Laura'yı pek tanımıyordum ama tanıyormuş gibiydim.
I'm sorry to have to press you like this, Herr Leopold, for I really do care for you.
Size bu şekilde baskı yaptığımız için inanın çok üzgünüm, Bay Leopold, çünkü gerçekten size değer veriyorum.
I'm not trying to stop you. I really do... but are you sure she's really what you want? I like Anna.
Seni durdurmaya çalışmıyorum.
You know, I really appreciate what you guys are doin'... but I'd like to know when I can come back... you know, do some real work.
Bu harika dostum. Sana borçluyum. Gerçek bir iş için bana ne zaman... ihtiyacınız olur?
I mean, you know, I still really do like you, you know?
Yani, seni hala beğeniyorum tabii.
I'm sorry to bother you, but we'd really like to do a piece on you for our series, The English in Paris.
Rahatsız ettiğim için özür dilerim, ancak buradaki dizimiz "Paris'teki İngiliz" de rol almanızı gerçekten çok isteriz.
You will recall, Monsieur Gale, that I asked you to disguise yourself as a reporter to go to see Lady Horbury. - We'd really like to do a piece on you for our series...
Hatırlarsanız, Monsieur Gale, sizden gazeteci kılığında Lady Horbury ile görüşmenizi istemiştim.
I like you, Barry. I really do.
Seni severim Barry, gerçekten.
Do you really think I'd do a thing like that?
Hiç öyle şey yapar mıyım?
Because if you do have a ketchup secret I would really, really like to know what it is.
Çünkü ketçap şişesi sırrınız varsa ne olduğu öğrenmeyi çok ama çok isterim.
Really, I mean, you do it like the Germans in World War II.
Gerçekten, demek istiyorum ki, onun Almanların 2. Dünya Savaşı'nda yaptığı gibi yapmalısın.
Well, I'd really like to know what he thinks you're gonna do with that.
Onunla ne yapacağını düşündüğünü bilmek istiyorum.
If I was a smart shape-shifter- - a really good one- - the first thing I would do would be to grab some poor soul off the street absorb every ounce of his blood and let it out on cue whenever someone like you tried to test me.
Eğer akıllı bir Değişken olsaydım gerçekten iyi bir tane, yapacağım ilk iş sokaktan birini yakalayıp bütün kanını emmek ve senin gibi birisi test etmek istediğinde, akıtmak olurdu.
Well, I just don't like you telling me to do things that I really don't want to do.
Yapmak istemediğim şeyleri yapmamı söylemen hoşuma gitmiyor.
I really like you. I really do.
Biliyorsun senden gerçekten hoşlanıyorum.
"Listen Shane, I like you, I really do..." "... but drop the fantasy, okay "
Bak Shane senden gerçekten hoşlanıyorum ama hayal görme olur mu?
Well, I'd like you to be able to do that too, babe. I really would, so I'm gonna have Frank come and get you, okay?
Ben de öyle olmasını isterdim, gerçekten ama Frank'e söyle de, gelip seni alsın, tamam mı?
But do you really think we can save this marriage... now that I've decided I like Leno better than Letterman?
Bu evliliği kurtarabileceğimize hala gerçekten inanıyor musun? Artık Leno'yu Letterman'den daha çok sevdiğime karar verdim.
You look a lot like her Do I really?
O seni doğururken öldü.
- I mean, do you really like it?
Yani, bundan gerçekten hoşlanıyor musun?
- Do you like him? . - I really like him.
- Evet, hem de çok ama erken cinsinden iyi arkadaş gibi, anladın mı?
I mean, it felt like she really liked me, you know, and, now she's in there making out with Dave, and I'm just wondering, I mean, did I do something to offend her?
Yani, benden hoşlanmış gibi hissettim, bilirsin, ve, şimdi o orada Dave ile birlikte, ve merak ediyorum, acaba, onu üzecek bir şey mi yaptım?
You know what, though? I feel like I'm really ready to do it.
Gerçi biliyor musun, sanki bunu yapmaya hazır gibiyim.
Man, I feel like a bit of a scum bucket doing this... since I came here as an officer of the law... and the situation and everything... but I feel like I'd be a fool... if I didn't do something I really want to do... which is to ask you for a date.
Buraya bir polis olarak geldim, yani kendime pek... yakıştıramıyorum ama... gerçekten istediğim bir şeyi... yapmazsam da aptallık... etmiş olacağım... yani seninle buluşabilir miyiz?
- So you really like her? - Yes, I do.
Onu sevdin mi?
Do you think Lou Reed's in the phone book? Because I bet he'd really like me.
Sence telefon defterinde Lou Reed varmıdır Çünkü bahse varım benden hoşlanacaktır.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]