I really don't have time for this traducir turco
78 traducción paralela
I REALLY DON'T HAVE TIME FOR THIS SORT OF FOOLISHNESS.
Gerçekten bu aptallıklar için vaktim yok.
Sam, I really don't have time for this.
Sam, bunun için gerçekten zamanım yok.
( scoffs ) : I really don't have time for this now.
Şimdi böyle bir şeye gerçekten vaktim yok.
Really, Ed. I don't have time for this.
Buna ayıracak zamanım yok.
Lucy, I really don ´ t have time for this.
Lucy, Gerçekten bunun için hiç zamanım yok.
I don't really have time for this.
Buna gerçekten vaktim yok.
I think I'm a familiar face to most of you here, and you've already received a copy of my proposal for curriculum reform, so I don't really think I have anything to add at this time.
Bir hayli tanıdık yüz görüyorum halihazırda müfredat önergemin kopyasını almış bulunmaktasınız bu sefer eklenecek bir şey olduğunu zannetmiyorum gerçekten.
I don't really have time for this.
Buna gerçekten vaktim yok. Özür dilerim.
Mr. Costanza, I really don't have time for this.
Bay Costanza, gerçekten hiç vaktim yok.
I really don't have time for this.
Bunun için gerçekten zamanım yok.
I... really don't have time for this.
- Buna hiç zamanım yok.
- I really don't have time for this now.
Açıkçası buna ayıracak zamanım yok.
You know, I really don't have time for this.
Biliyor musun, bunun için gerçekten hiç vaktim yok.
Okay, I really don't have time for this. You're in a crime scene, lady.
Tamam, gerçekten bunun için vaktim yok.
I really don't have time for this.
Bunun için gerçekten vaktim yok.
I told him I don't really have time for this...
Ona bunun için zamanım olmadığını söyledim.
I really don't have time for this.
Birazcık meşgulüm.
No offence, but I really don't have time for this.
Zamanlama "eh işte" ydi. Gücenme ama gerçekten buna vaktim yok.
Look, Matt, I really don't have time for this right now.
Bak, Matt, bunun için gerçekten zamanım yok.
You know, I really don't have time for this nonsense.
Bu saçmalıklar için vaktim yok.
Oh, Jenna, I really don't have time for this.
- Buna vaktim yok Jenna.
You know what, buddy. I really don't have time for this.
biliyor musun, bunlara harcayacak hiç zamanım yok..
I really don't have time for this.
Gerçekten bunlar için hiç zamanım yok.
Listen, I really don't have time for this right now.
Dinle, şu an bunun için vaktim yok.
I really don't have time for all this.
Böyle şeyler için hiç zamanım yok.
And some secretary's not gonna-about to screw up - honey, look, I really don't have time for this. I'm sorry.
Sekreterin biri de gelip bunu berbat edemez... Tatlım buna gerçekten zamanım yok. Özür dilerim.
I really don't have time for this right now.
Şimdi gerçekten bu hak için vaktim yok.
House, I really don't think we have time for this.
House, bunun için vaktimiz olduğunu sanmıyorum.
That's cute, but I really don't have time for this shit, so why don't you get out of my way before I show you what a bitch I can be, okay?
Bu hoş ama bu saçmalık için gerçekten vaktim yok. Bu yüzden, sana nasıl bir sürtük olabileceğimi göstermeden önce neden yolumdan çekilmiyorsun?
- Sookie, I really don't have time for this.
Yeter artık, Sookie. Seni dinleyecek zamanım yok.
You know, I really don't have any time for this.
Biliyor musun, gerçekten buna hiç zamanım yok.
Jean, I really don't have time for this.
Jean, bu kez gerçekten yok.
Do you know, I really don't have time for this.
Buna zamanım yok.
Do you mind telling me why there's a gun in his pocket when you promised me - - mom, I really don't have time for this.
Peki neden yanında bir silah taşıyor, söyler misin? Bana söz verdiğinde... Anne, gerçekten buna zamanım yok.
I really don't have time for this right now.
Şu an bunun için gerçekten vaktim yok.
Listen, I don't really have time for this, so if you wanna file a grievance, you can take it up with my Captain.
Bakın, buna harcayacak zamanım yok. O yüzden şikayette bulunmak istiyorsanız konuyu başkomiserime götürebilirsiniz.
You know, I really don't have time for this.
Bak, buna gerçekten vaktim yok.
I really don't have time for this.
Bunun için hiç zamanım yok.
Really, I don't have time for this.
Sahiden, buna vaktim yok.
Look, I really really don't have time for this.
Bak, bunun için gerçekten zamanım yok.
I really don't have time for this.
- Buna ayıracak vaktim yok benim.
Look, I appreciate the fact that you had a love connection, but I really don't have time for this right now.
Bak, bir sevgi bağın olduğu için seni takdir ediyorum, ama gerçekten bunun için vaktim yok.
Mr. Kim, I really don't have time for this.
Bay Kim, gerçekten bunun için zamanım yok.
I really don't have time for this...
Bunun için zamanım yok...
I really don't have time for this.
Gerçekten buna ayıracak vaktim yok.
- I really don't have time for this.
- Gerçekten buna vaktim yok.
Sorry, but I really don't have time for this now.
Üzgünüm ama şu an bunun için gerçekten vaktim yok.
I really don't have time for this right now.
Şu an buna ayıracak hiç vaktim yok.
Look, I really don't have time for this.
Bak, cidden zamanım yok.
Guys, I really don't think we have time for this.
Çocuklar, gerçekten bunun için zamanımız olduğunu sanmıyorum.
I really don't have time for this.
Bunun için zamanım yok.