I shouldn't have said that traducir turco
310 traducción paralela
I shouldn't have said that.
Öyle söylememeliydim.
Maybe I shouldn't have said that.
Belki de bunu söylememem gerekirdi.
- I guess I shouldn't have said that.
- Bunu söylememeliydim galiba. - Saçmalama.
I'm sorry. I shouldn't have said that about Polly.
Özür dilerim, Polly hakkında öyle konuşmamalıydım.
I shouldn't have said that.
Böyle söylememeliydim.
I shouldn't have said that.
Böyle konuşmamalıydım.
I shouldn't have said that.
Bunu söylememeliydim.
I suppose I shouldn't have said that, with my husband dead so short a time.
Bunu söylemediğimi varsayalım... Çünkü Kocam öleli kısa bir zaman oldu.
I shouldn't have said that.
Bunu söylememem gerekirdi.
I shouldn't have said that I hadn't seen anyone leave by the side door.
Yan kapıdan birini çıkarken gördüğümü hiç söylememeliydim.
I shouldn't have said that to you, though, Dave. L...
Sana bunu söylememeliydim Dave.
I shouldn't have said that
Bunu söylememeliydim.
I am sorry, and I shouldn't have said that.
Üzgünüm, öyle konuşmamalıydım.
- Sorry, I shouldn't have said that.
- Pardon, bunu söylememeliydim.
You shouldn't have said that that I am a child.
Benim bir çocuk gibi olduğumu asla söyleme.
'Maybe I shouldn't have said that.'
Belki de bunu söylememeliydim.
I shouldn't have said it straight-out like that.
Bu şekilde aniden söylememeliydim.
When you said I shouldn't have bought that dress for Emilia.
Emilia için o elbiseyi almaman gerektiğini söylediğinde.
I'm sorry, I shouldn't have said that.
Üzgünüm bunu söylememeliydim.
( Percy ) I said he shouldn't have burnt that cat.
# ( Percy ) O kediyi yakmaması gerektiğini söylemiştim.
I shouldn't have said that.
Onu söylememeliydim.
I shouldn't have said that.
Bunu sana söylememeliydim.
Sorry, I shouldn't have said that.
Özür dilerim, öyle demek istemedim.
I shouldn't have said that.
Bunu söylemem gerekirdi.
Now, in retrospect, I shouldn't have done that. I should have just said, "Fine. Let it appear, because it ought to appear".
Bundan hep utanmışımdır.
I shouldn't have said that... but since we're working together, it's best if we're honest.
Öyle söylememeliydim..... ama beraber çalışıyorsak, birbirimize dürüst olmak en iyisi.
All right. I knew I shouldn't have said that.
Biliyorum bunu söylememeliydim.
Sergeant, I know I said some things last time that I shouldn't have said at all...
Memur Bey, geçen sefer söylenmemesi gereken şeyler söylediğimi biliyorum.
I said you shouldn't have did that shit, man.
Bunlara hiç bulaşmayalım demiştim.
I shouldn't have said that, should I?
Bunu söylememeliydim, değil mi?
Oh, I shouldn't have said that.
Bunu söylememeliydim.
I shouldn't have said all that stuff I said before.
O söylediklerimi söylememem gerekirdi. Bir daha söylemem.
I shouldn't have said that you weren't smart enough to invent Post-Its.
Senin post-it'i icat edecek kadar akıllı olmadığını söylememeliydim.
I shouldn't have said that.
Oops! Bunu söylememeliydim.
I just thought I shouldn't have said no like that before.
Düşündüm de, az önce öyle söylememeliydim.
I'm sorry, Ma. I shouldn't have said that.
Özür dilerim, anne Bunu söylememeliydim.
And I shouldn't have said that about your wife.
Ve karın hakkında öyle şeyler söylememeliydim.
I shouldn't have said that.
Söylememeliydim sanırım.
Ah, I shouldn't have said that.
Bunu söylememeliydim. Ben Gil.
I'm sorry, I shouldn't have said that.
Özür dilerim. Bunu söylememeliydim.
Sorry.Sorry, I shouldn't have said that.
Ama seni aklımdan çıkartamıyorum. Özür dilerim. Bunu anlatmamalıydım.
She said you told them that we have a vacation home in Benton Harbor, that you and Kim stay out all night and sleep with boys, and that I shouldn't believe a word you say.
Onlara Benton Harbo'da yazlığımız olduğunu söylemişsin. Kim'le bütün gece dışarda takılıp oğlanlarla yattığınızı söyledi. Ve sana inanmamamı.
I know I shouldn't have said that in front of everybody, but.... For the last year, I've tried to find clarity.
Bunu herkesin önünde söylemek istemezdim ama- - kafamda netleştirmeye çalışıyordum.
I'm sorry. I shouldn't have said that.
Öyle söylememeliydim.
I SHOULDN'T HAVE SAID THAT THING.
Onu söylememeliydim.
I shouldn't have said that.
Öyle dememeliydim.
I shouldn't have said that.
Bunu söylememem gerekirdi!
YEAH, I SHOULDN'T HAVE SAID THAT THING.
O lafı söylememeliydim.
Look. I shouldn't have said that.
Bak, öyle söylememeliydim.
I know you said no... but sometimes people say no... and then they wake up one morning a couple of days later... and think,'I shouldn't have turned down that mom...'with the good job and great credentials and the references up the wazoo.'
Hayır dediğinizi biliyorum. Ama bazen hayır dersiniz ve bir iki gün sonra uyandığınızda " O bekâr ve hoş anneyi reddetmemeliydim. İyi bir işi iyi nitelikleri vardı.
All right, I shouldn't have said that.
Tamam, böyle söylememeliydim.