I told you about it traducir turco
872 traducción paralela
I told you about it, remember?
Sana söylemiştim, hatırladın mı?
Just remember baby... I told you about it.
Unutma bebeğim, bunu sana ben söyledim.
Well, the actor's fund's having a benefit on the 19th. I told you about it.
- Aktör Fonu yardım şovu yapıyor.
But I told you about it!
- Ama sana anlatmıştım!
I told you about it.
Sana anlatmıştım.
Well, if you do decide to come, don't say I told you about it.
Eh, eğer gelmeye karar verirsen, sana söylediğimi söyleme.
I asked Secretary Kim for a favor and he said you would have it, and he told me to come talk to you about it.
Sekreter Kim'den bir şey rica ettim. Sende olduğunu ve gelip seninle konuşmamı söyledi.
- It's the sister act I told you about.
- Size bahsettiğim kardeşler.
Dear heart, I would have told you all about it.
Canım benim. Sana anlatmam gerekirdi.
It's Guy Holden, the man I told you about.
O Guy Holden, sana bahsetmiştim.
When I told him what salary you made, he was a little worried but then I promised him you'd get a raise, and he felt better about it.
Ona ne kadar kazandığınızı söylediğimde biraz endişelendi ama sonra size zam yapacağıma söz verdim ve o zaman biraz rahatladı.
She just told me all about it, and as I understand the facts of the case... you two aren't married at all.
Bana her şeyi anlattı. Ve anladığım kadarıyla siz evli bile değilsiniz.
Well, maybe there wasn't a wolf. It was dark and foggy and, well, perhaps the story I told you about the werewolf confused you.
Belki de kurt yoktu karanlık ve pusluydu ve belki anlattığım kurtadam hikayesi kafanı karıştırmıştır.
I've told you all I know about it.
Bu konuda tüm bildiklerimi anlattım.
I've told you I don't know anything about it.
Bu konuda hiçbir şey bilmediğimi söyledim sana.
I've told you everything I know about it.
Size bildiğim her şeyi anlattım.
I never would have told you about it or made the faintest reference to it if I hadn't seen somebody had told you or you found out for yourself.
- Başka birinin sana anlattığını yahut kendi başına anladığını düşünmesem sana asla bundan bahsetmez,... -... imada bile bulunmazdım.
I should have told you about it, Gino.
Sana bunu söylemem gerekirdi, Gino.
It's just as I told you : There's nothing you can do about it, no matter how strongly you feel.
Dediğim gibi ne kadar hissetsen de bu konuda elinden bir şey gelmez.
I got to thinking about what you'd told me... and then it occurred to me that maybe Ruth was in more danger than you are.
İçimi kemirdi. Bana anlattıklarınızdan sonra Ruth'un sizden daha çok tehlike altında olabileceğini düşündüm.
- I've told you about it.
- Sana anlatmıştım.
As I understand it, you never told Zeena or anybody else... about giving Pete that bottle.
Anladığım kadarıyla o şişeyi Pete'ye verdiğinizden ne Zeena'ya ne de bir başkasına bahsetmediniz.
- You seem real excited about it... like I told you we were having lamb for dinner.
- Sanki akşam yemeğinde kuzu kapama var demişim gibi çok heyecanlandın.
I think I told you my thoughts about it...
Sanırım sana bu konudaki fikrimi söylemiştim...
Forget about it.
I told you that was out. Forget about it.
- You've told me about that island. - Yeah, well, I didn't tell you all about it.
- Bana bu adadan bahsetmiştin sanırım.
I told the old lady, and she said you were just high-strung. But I've been worried about it, and tonight it seemed worse than ever.
Karıma da söyledim, o bana sadece çok sinirli olduğunu söyledi ama yine de endişeliydim ve bu gece daha da kötü göründün.
- I told you, I know nothing about it.
- Sana bir şey bilmediğimi söylemiştim.
I thought it was a guy from our company, Prewitt, the kid I told you about.
Bizim bölükten biri zannettim onu. Hani şu Prewitt, sana bahsetmiştim ya.
It's about time I told you more about that Sefton guy.
Galiba size Sefton hakkında birkaç şey daha söyleme zamanım geldi.
Ogata, if Emiko told you everything about my device, you should know why I can't let you use it.
Ogata, Emiko cihazımla ilgili her şeyi anlattıysa kullanmana neden izin veremeyeceğimi anlamış olmalısın.
But I often told you all about it!
Ama sana bunlardan sık sık bahsetmiştim!
You got it because I told you about my husband's tattoo.
Kocamın dövmesini anlattığım için yaptırdın.
It's those convicts I told you about.
Bunlar sana bahsettiğim mahkûmlar.
I've told you about a dream I have, but I'm not sure it's only a dream.
Sana gördüğüm rüyayı anlatmıştım ama sanırım bu sadece bir rüya değil.
I told you it was about time you started learning about women.
Sana kadınlar hakkında bir şeyler öğrenmenin vakti geldi dedim.
I told you, I don't wanna talk about it.
Konuşmak istemiyorum.
- I'm happy for you. It's Modigliani, I told you about him.
Bu Modigliani, sana ondan söz etmiştim.
I told you not to worry about it.
Onu merak etmemenizi söylemiştim.
Mr. Holmwood, when I told you about Jonathan, I thought it best to spare the details of the dreadful circumstances in which he died.
Bay Holmwood, size Jonathan'ın haberini getirdiğimde... trajik ölümünün ayrıntılarını söylememenin en iyisi olduğunu düşünmüştüm.
If you'd told me about it, I wouldn't have yanked your stripes.
Söylemiş olsaydın, rütbeni düşürmezdim.
I've told you, Ben, she won't even talk about it.
Sana söylemiştim, Ben, o konuda konuşmak bile istemiyor.
Milly, I told you, there's no doubt about it.
Milly, sana söyledim, şüpheye yer yok.
But it's funny that four months ago you saw me in the violent ward and you told me about AA. I went to the meetings, I listened and I've been sober ever since.
Dört ay önce beni hücremde görüp AA'dan bahsettiğinden beri....... toplantılara katılıyorum, insanları dinliyorum.
Well... I won't say I wasn't a little sore about it at first But then I told myself that maybe you were right.
Başta kızmadım desem yalan olur ama sonra haklı olabileceğini düşündüm.
When I first told you about it, I hadn't seen it.
Size ilk anlattığımda daha hiç görmemiştim.
You see, I've never told anybody about it.
Onsekiz yaşımdaydım. O gece hakkında hiç kimseyle asla konuşmadım.
Intrigued me immensely, those things that you told me about, what happens. I, uh... Well, I freely admit it, I, uh, decided to follow you here.
Bana anlattığınız şeyler başınıza gelenler beni gerçekten çok etkiledi ve sizi buraya kadar takip ettim.
I never told you about it.
Sana hiçbir şey söylemedim.
Oh, honey, I told you to stop worrying about it.
Ah, tatlim. Sana korkmamani söyledim.
Oh, ja, I was told about Dorf, but I didn't know it was you.
Ah, ja, Dorf'tan bana bahsedildi. Ama onun sen olduğunu bilmiyordum.