I tried to tell him traducir turco
201 traducción paralela
That's what I tried to tell him.
Ben de ona bunu anlatmaya çalıştım.
I tried to tell him, but he wouldn't let me.
Söylemek istedim, ama müsade etmedi.
I tried to tell him that, but he - he wouldn't listen.
Bunu anlatmaya çalıştım, ama dinlemedi.
I tried to tell him that.
Ona bunu anlatmaya çalıştım.
- I tried to tell him.
- Ona söylemeye çalıştım.
I tried to tell him how you feel, but I knew that you could say it so beautifully.
Duygularını anlatmaya çalıştım, ama senin daha güzel ifade edebileceğini biliyordum.
I tried to tell him.
Anlatmaya çalıştım.
And he hit me and he slapped me and I tried to tell him that I couldn't do a thing like that.
Ve bana vurdu, tokatladı ve... Böyle bir şeyi yapamayacağımı ona anlatmaya çalıştım.
That's what I tried to tell him.
Ben de onu söylüyordum.
I tried to tell him, so did others.
Ona anlatmaya çalıştık.
And... later, when I tried to tell him... that it made no difference to me... whether a man was on top or not... it was too late.
Ve... daha sonra, zirvede olup olmamasının... benim için... bir fark yaratmadığını anlattığımda... çok geçti.
- And I tried to tell him that I wasn't really Sergeant Pinback, but I couldn't figure out how to make the helmet radio work.
Çavuş Pinback olmadığımı anlatmaya çalıştım ama... başlıktaki telsizi çalıştıramadım.
I tried to tell him he was in way over his head.
Boyundan büyük işlere kalkıştığını söyledi.
I tried to tell him.
Ona anlatmaya çalıştım.
I tried to tell him, but I couldn't.
Ona anlatmaya çalıştım, ama anlatamadım.
- That's what I tried to tell him.
- Ben de anlatmaya çalıştım.
I tried to tell him this.
Ona anlatmaya çalıştım.
I tried to tell him that he was risking my life as well as his own.
Kendisininki gibi benim hayatımı da riske attığını.
Catherine... when your father asked me to care for you I tried to tell him that the things I know are not very useful in the real world.
Catherine, baban sana dikkat etmemi istediğinde, ona, bildiğim şeylerin gerçek hayatta pek yaralı olmadığını söylemeye çalıştım.
I tried to tell him what's happened.
Ona ne olduğunu anlatmaya çalıştım.
I tried to tell him.
O'na bahsetmeye çalıştım.
I tried to tell him.
Söylemeye çalıştım.
I tried to tell him.
Anlatamadim gitti.
And we had drinks one night- - when I used to drink- - and I tried to tell him how that song made me feel... how the music made me feel and how his playing made me feel.
Bir gece onunla bir şeyler içtik. Yani o zamanlar hala içerdim. Ona şarkısının bana neler hissettirdiğini anlatmaya çalıştım.
And we had drinks one night- - when I used to drink- - and I tried to tell him how that song made me feel... how his playing made me feel, how the music... made me feel.
Bir gece onunla bir şeyler içtik. Yani o zamanlar hala içerdim. Ona şarkısının bana neler hissettirdiğini anlatmaya çalıştım
I tried to tell him that baseball's America's favorite pastime, but he wasn't...
Ona anlatmaya çalıştım beyzbol, Amerika'nın en popüler oyunu ama o bunu...
I tried to tell him.
- Ona söylemeye çalıştım.
I tried. I tried to tell him.
Söylemeyi denedim.
I tried to tell him the whole story, but Riedenschneider stopped me.
Riedenschneider'a bütün hikayeyi anlatmaya çalıştım, ama beni durdurdu.
- Dr. Gregson, I tried to tell him.
- Dr. Gregson, ona söylemeye çalıştım.
- I know, I tried to tell him.
- Biliyorum, söylemeye çalıştım.
i tried to tell him the day that everything happened.
Herşeyin olduğu gün ona söylemeye çalıştım.
I tried to tell him, but you know Burr, man.
Ona söylemeye çalıştım ama Burr'u bilirsin.
Virge tried to tell me that, but I wouldn't believe him.
Virge bana bunu anlatmaya çalıştı ama ben inanmadım.
I've tried to tell him a hundred times but he won't let me.
En az yüz kez ona anlatmaya çalıştım, ama beni dinlemedi.
I tried to tell myself it didn't matter, that my place was with him.
Kendi kendimi ikna ettim, önemli değildi, benim yerim kocamın yanıydı.
I tried to get things out of me but I didn't tell him.
Beni kovmaya çalıştı ama yine de ona söylemedim.
I'm gonna tell him you tried to rape me.
Bana tecavüz etmeye kalkıştığını söyleyeceğim ona.
I'm gonna tell him how old I am, my parents don't know I'm out... and you tried to rape me.
Kaç yaşında olduğumu, ailemin dışarda gezdiğimi bilmediğini... ve bana tecavüz etmeye kalkıştığını söyleyeceğim.
I remember I tried to beat him up one time just to get him to tell me what was in the note.
Bir keresinde onu dövmeye çalıştığımı hatırlıyorum o notta yazanı bana söylesin diye.
If I'm honest I'm not surprised somebody tried to kill him, but I couldn't tell you why.
Dürüst olmam gerekirse onu birilerinin öldürmek istemesine pek şaşırmazdım, niye bilmem ama öyle.
" I tried to get him to tell me what had happened to the girl.
" Kıza ne olduğunu söylemesi için zorladım.
I can't tell you why, so please don't ask me, but for Paul's sake, for both our sakes, I tried to come to terms with him.
Nedenini söyleyemem o yüzden lütfen sormayın ama Paul'un hatırına, ikimizin hatırına, onunla anlaşmaya çalıştım.
I tried to get him to tell me what, but he said he only wants to talk with you.
Ağzından laf almaya çalıştım ama yalnızca seninle konuşmak istediğini söyledi.
I tried to tell myself that I buried him alive.
Kendime onu diri diri gömdük telkini yapmaya çalıştım.
Martin Petrie tried to tell me about this society but they got to him before I did.
Martin Petrie bana cemaati anlatacaktı ki O'nu da bana bir şey diyemeden öldürdüler.
Tell him that I tried my best to atone for what happened outside the church in Belfast.
Ona de ki, Belfast'taki kilisenin... dışında olanları telafi etmek için... elimden gelenin en iyisi yapmaya çalıştım.
Because the last time I tried to talk to you... you didn't have nothin'to say to me, I have nothin'to say to you. I have nothing to say to him. And you're gonna tell him that for me.
Çünkü son konuşmamızda ne senin bana söyleyecek bir şeyin vardı, ne de benim sana.
I think she tried to tell me she hit him with a cane.
Sanırım onu bir bastonla öldürdüğünü söylemeye çalıştı.
I think she tried to tell me she hit him with a cane.
Onu bir bastonla vurduğunu anlatmaya çalıştı.
- I tried to tell them, but they took him away.
- Anlatmaya çalıştım ama onu götürdüler.