I tried to warn you traducir turco
189 traducción paralela
Pip, I tried to warn you not to love me, but you thought I didn't mean it.
Beni sevmemen için seni uyarmaya çalışmıştım. Ama kulak asmadın. Ciddi olmadığımı düşündün.
I tried to warn you, you fool.
Seni uyarmaya çalıştım, seni aptal.
I tried to warn you.
Seni uyarmaya çalıştım.
- I tried to warn you.
- Seni uyarmaya çalıştım.
I tried to warn you about Dominique.
Seni Dominique konusunda uyardım.
I tried to warn you.
Sizi uyarmaya çalıştım.
I tried to warn you and you wouldn't listen.
Seni uyarmaya çalıştım, ama dinlemedin.
I tried to warn you.
Seni uyarmaya uğraştım.
I tried to warn you...
Seni uyarmaya çalışmıştım.
- I tried to warn you...
- Sizi uyarmak istedim...
I tried to warn you, Mr. P.
Bunun derdi ne Norton?
I... I tried to warn you, skank.
Seni uyarmaya çalıştım, Skank.
- I tried to warn you.
- Seni uyarmak istedim.
I tried to warn you, but you wouldn't listen.
Seni uyarmaya çalıştım ama dinlemedin!
I tried to warn you.
Seni uyarmayı denedim.
I tried to warn you, Mr. President.
Seni uyarmaya çalıştım, Bay Başkan.
I tried to warn you, sweet cheeks.
Seni uyarıyorum, tatlı yanaklı.
I tried to warn you, But you wouldn't listen.
Seni uyarmaya çalıştım, fakat dinlemedin.
- I tried to warn you!
- Seni uyarmayı denedim!
Sorry, Lance, I tried to warn you.
Üzgünüm, Lance, seni uyarmaya çalıştım.
I tried to warn you, but you wouldn't listen.
Seni uyarmaya çalıştım ama dinlemedin.
- I tried to warn you in the bar, David.
- Barda seni uyarmaya çalıştım.
I tried to warn you.
Seni ikaz etmeye çalıştım.
I tried to warn you.
- Seni uyarmaya çalıştım.
I tried to warn you. What happened?
Seni uyarmaya çalıştım ama merdiveni çıkmıştın.
Cia, Cassie. I tried to warn you? .
- Seni uyarmaya çalıştım.
I tried to warn you, But you wouldn't listen.
Seni uyarmaya çalıştım ama dinlemedin.
I tried to warn you.
Uyarmaya çalıştım.
I TRIED TO WARN YOU.
Seni uyarmaya çalıştım.
I tried to warn you, Alex.
Seni uyarmaya çalıştım Alex.
I tried to warn you, but you wouldn't listen.
Sizi uyarmayı denedim, ama dilemiyordunuz.
I tried to warn you, Bethany.
Seni uyarmaya çalıştım, Bethany.
I tried to warn you about her.
Seni onun hakkında uyarmaya çalışmıştım.
I tried to warn you, love.
L seviyorum, uyarmaya çalıştım.
I tried to warn you.
Seni uyarmaya çalıştım!
I tried to warn you about that.
Seni uyarmaya çalışmıştım.
I tried to warn you about Marcy, but they're always watching.
Seni Marcy hakkında uyarmayı denedim ama hep izliyorlar.
I tried to warn you, sweetheart.
Seni uyarmaya çalıştım tatlım.
Sorry, ma'am, I tried to warn you.
Afedersiniz bayan, sizi uyarmaya çalışmıştım.
I tried to warn you.
Seni uyarmaya çalışmıştım.
I tried to call you yesterday and warn you.
Dün, Sizi Araştırmaya Çalıştı Sizi Uyarmaya Çalıştım...
You tried to warn me, but I was obstinate.
Beni uyarmaya çalıştın ama inat ettim.
I tried to warn all of you about Krueger.
Sizi Krueger hakkında uyarmaya çalışmıştım.
You tried to warn me, to tell me I should not show weakness.
Beni uyarmaya çalışmıştın, zayıflık göstermememi söyledin.
I tried to warn him, you know.
Onu uyarmaya çalışmıştım, biliyor musun?
I tried to warn my daughter, but what can you do?
Kızıma o kadar söyledim, ama elden ne gelir?
You know, I mean, I never really liked Cole, and then I tried to warn her.
Yani, hiç bir zaman Cole'dan hoşlanmamıştım ve onu uyarmaya çalışmıştım.
I-I know... you know, I know, I tried to warn her.
- Biliyorum. Onu uyarmaya çalıştım.
You tried to warn me something could happen, and I didn't listen.
Beni bir şeyler olabileceği konusunda uyardın ama seni dinlemedim.
Chief, I tried to warn you.
Şef, seni uyarmaya çalıştım.
But I was very, very impressed by how intently you tried to warn me.
Ama beni en çok etkileyen ısrarla beni uyarmaya çalışmandı.