I wasn't invited traducir turco
221 traducción paralela
Was there some reason, Mother, I wasn't told I was invited?
Metternich'lere davetli olduğumun bana söylenmemesinin bir sebebi var mı, anne?
- Well, uh - - Well, I wasn't invited.
Davet edilmedim.
- I wasn't invited to the funeral
- Öyle dediler ama cesedini görmedim.
How do i know i wasn't invited here for that last pitiful gesture of vengeance on the part of the condemned? Vengeance?
Mahkumun beni, son bir acınası intikam eylemine girişmek için davet etmediğini nereden bileyim?
Why wasn't I invited?
Ben neden davet edilmedim?
- Why wasn't I invited?
- Ben neden davet edilmedim?
I wasn't invited.
Ben davet edilmedim.
I wasn't invited.
Ben davet edilmedim ki.
I mean, who's saying he wasn't invited?
Demek istediğim, içeri davet edilmediğini kim söyleyebilir?
No. I wasn't invited.
Davet edilmedim.
No, it's fine, I wasn't invited anyway.
Hayır! böyle iyiyim! ne de olsa davet edilmedim!
I wasn't invited.
Katılmama izin verilmedi ki.
How come I wasn't invited?
Neden davetli değilim acaba?
I wasn't invited to the alumni dinner?
Mezunlar yemeğine davetli değil miyim?
- Why wasn't I invited here?
- Neden davet edilmedim?
Oh yeah, the meeting I wasn't invited to.
- Ah, evet... Benim davet edilmediğim toplantı...
Well, Judy's having a party for all the kids who count, and I wasn't invited.
Judy bütün popüler çocuklar için bir parti veriyor ve ben davet edilmedim.
Kelly, there were plenty of parties I wasn't invited to when I was a kid.
Kelly, ben gençken davet edilmediğim birçok parti oldu.
Now, why wasn't I invited?
- Ben niye davet edilmedim?
This guy I knew, he invited me up to the ridge... and, well, I wasn't really sure why... but I was really happy, because he's pretty cool.
Tanıştığım bu adam, beni yukarı tepeye davet etti... ve, aslında, sebebinden pek emin değildim... ama sevinçliydim, çünkü bayağı hoş birisi.
Ignoring the most obvious question, which is why wasn't I invited,
Neden davet edilmediğim sorusunu es geçiyorum...
And I wasn't even invited.
Ve beni çağırmadın.
I wasn't invited.
Davet edilmedim.
I wasn't invited either.
Ben de davet edilmedim.
Why wasn't I invited?
Neden davet edilmedim?
How come I wasn't invited to this little get-together?
Nasıl oldu da beni bu partiye davet etmediniz?
I didn't know he wasn't invited.
Davet edilmediğini bilmiyordum.
Pity I wasn't invited.
Ne yazık ki davet edilmedim.
I wasn't invited.
Davetli bile değildim.
I wasn't invited?
Davet edilmedim mi?
Ah Nan... I wasn't invited to your father's birthday party.
Ah Nan... Babanın doğum günü partisine davet edilmedim.
I wasn't invited.
Ben çağırılmamıştım.
How come I wasn't invited?
Nasıl olur da ben davet edilmedim?
Oh, yes, the one I wasn't invited to but my Waterford punchbowl was.
Evet, ben davetli değilken Waterford panç kasemin davetli olduğı parti.
I see a familiar face who wasn't invited.
Davet edilmemiş olan tanıdık bir yüz görüyorum.
I'm sorry, but I wasn't invited to the wedding.
Dügüne davetli degildim.
I wasn't even invited to that gala fundraiser for Saint Andrew's Orphanage.
St. Andrew Yetimhanesi bağış gecesine bile davet edilmedim.
I wasn't invited anyway.
Zaten davet edilmemiştim.
Portia's parents are giving an engagement party that I wasn't invited to for obvious reasons.
Portia'nın ailesi nişan için davet veriyor. Tabii beni çağırmadılar.
Why wasn't I invited?
Neden ben çağırılmadım?
Funny I wasn't invited, seeing how it's my building.
Çok ilginç benim binam olduğu halde ben davetli değildim.
And why wasn't i invited, huh?
Neden ben davet edilmedim?
I wasn't even invited.
Ben davet bile edilmedim.
I wasn't invited to the ceremony, just the reception.
Ben de seramoniye davet edilmemiştim. Sadece bir davet.
I wasn't invited, and you got "and Guest"?
Ben davet bile edilmedim ve sana ".. ve davetlisi " diyorlar.
- I wasn't invited.
- Ben davetli değilim.
I WASN'T INVITED.
Davet edilmedim.
He wasn't very nice when I invited you to join us.
Bize katılmanızı istediğimde pek hoş davranmadı.
I invited you to lunch, and you came only it wasn't you.
Seni öğle yemeğine çağırdım, ve geldin sadece sen değildin.
I don't have a gift because I wasn't invited until the last minute.
- Benim hediyem yok, çünkü son anda davet edildim.
I wasn't invited to the wedding.
Düğüne de davetli değildim.
i wasn't listening 61
i wasn't paying attention 53
i wasn't born yesterday 35
i wasn't 1177
i wasn't thinking straight 33
i wasn't expecting that 35
i wasn't thinking 181
i wasn't looking 38
i wasn't talking to you 127
i wasn't there 230
i wasn't paying attention 53
i wasn't born yesterday 35
i wasn't 1177
i wasn't thinking straight 33
i wasn't expecting that 35
i wasn't thinking 181
i wasn't looking 38
i wasn't talking to you 127
i wasn't there 230