English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ I ] / I wasn't listening

I wasn't listening traducir turco

265 traducción paralela
I wasn't listening, Colonel.
Sizi dinlemiyordum Albay.
I don't know, pal. I wasn't listening.
Bilmiyorum ahbap. Dinlemiyordum.
I wasn't listening.
Dinlemiyordum.
Dolly still went on talking, but I wasn't listening to her.
Dolly konuşmaya devam etti, ama ben onu dinlemiyordum.
I wasn't listening.
Özür dilerim, dinlemiyordum.
- I wasn't listening.
- Kulağım burada değildi.
I wasn't listening to what you said.
Ne söylediğinden haberim yoktu.
I tried to make him understand I wouldn't say anything, but I guess he wasn't listening.
Hiçbirşey söylemeden ona durumunu anlamasını sağlamaya çalıştım, fakat sanki beni dinlemiyor gibiydi
With a vengeance. She chattered endlessly all through dinner but I wasn't really listening.
Kapıya adımını attığında, onu asla kapayamayacağımı biliyordum!
I'm sorry, I wasn't listening.
Özür dilerim, dinlemiyordum.
Sorry, I wasn't even listening.
Affedersin, dinlemiyordum bile.
I don't care who's listening I wasn't the one that started this
Umurumda değil. Olay çıkarıyorsun.
Sorry, I wasn't listening.
... Pardon, dinlemiyordum.
I'm sorry, I wasn't listening.
Pardon, dinlemiyordum.
I wasn't listening, but I heard.
Dinlemiyordum ama duydum.
The waiter wasn't listening when I was giving him our order.
Siparişimizi verirken... garson hiç dinlemiyordu.
But I wasn't listening.
Ama ben dinlemiyordum.
I just wasn't listening.
Sadece dinliyordum.
He wasn't really listening to the guy who was interviewing him... but he was smiling malevolently at his friends, and I looked at that guy and I thought...
Kendisiyle röportaj yapan adamı dinlemiyordu bile ama kötü niyetli bir biçimde arkadaşlarına bakım gülümsüyordu, adama bakıp...
I wasn't listening.
Dinlemedim.
I wasn't even listening to their bullshit!
Onların zırvalarını bile dinlemedim!
Oh, I wasn't listening to the tube, Ma.
Televizyonu dinlemiyordum anne.
I'm sorry, Paulot. I wasn't listening. I'm dead tired.
Özür dilerim Paulot, seni dinleyemiyorum, uyuya kalacağım.
I wasn't listening to her.
Oradaydım ama kulağım onda değildi.
Kids, I am sorry you had to hear this. Oh, I wasn't listening, Mom.
Ah hayır, onun adı ne.
I'm sorry. I wasn't listening.
Affedersin dinlemiyordum.
I wasn't listening They could have caught us
Ben dinlemiyordum. Onlar bizi yakaladı.
Maybe it was discussed, but I wasn't there, or I wasn't listening.
Belki ben yokken anlatılmıştır belki de dinlemiyormuşumdur.
I wasn't getting involved. I was listening to this amazing idea he had.
İlgilenmiyordum. İlginç bir fikrini benimle paylaştı.
He has told the story apparently, But I wasn't listening obviously, so I wasn't translating.
kendisi hikâyeyi olduğu gibi anlatmış, ama açıkçası ben dinlemiyordum, dolayısıyla tercüme edemedim.
I wasn't even listening in on you.
Düşüncelerinizi dinlemiyordum bile.
I guess I wasn't listening.
Sanırım dinlemiyordum.
I wasn't listening.
Bilmiyorum. Dinlemiyordum
Oh, I wasn't listening. Tell them what?
Ne diyeceksin onlara?
- Sally? - I'm sorry. I wasn't listening.
- Üzgünüm, dinlemiyordum.
I wasn't listening at the start there.
Konuşmanızın başını dinlememiştim de.
Sorry. I wasn't listening. '..
Pardon dinlemiyordum.
I just wasn't listening then, that's all.
O zaman dinlemiyordum, sadece o kadar.
I wasn't really listening.
Aslında dinlemiyordum.
I'm sorry. I wasn't listening.
Afedersiniz, dinlemiyordum...
I'm sorry, I wasn't listening.
Özür dilerim. Seni dinlemiyordum.
Sorry, I wasn't listening.
Kusura bakma, seni dinlemiyordum.
I'm sorry, I wasn't listening.
Üzgünüm, dinlemiyordum.
I kept talking, but I got the distinct impression He wasn't listening anymore.
Ben konuşmaya devam ettim. Ama artık beni dinlemediği açıkça belliydi.
I wasn't listening.
Seni dinlemiyordum.
Fuck, I wasn't listening to her'cause I thought she was a lunatic.
Siktir, dinlemiyordum ki. Deli olduğunu düşünmüştüm.
I just wasn't listening.
Onu hiç dinlemiyordum.
If it wasn't for this English paper, I'd be there right now. You know, listening. Doing the girly best friend thing.
Edebiyat ödevim olmasaydı şu anda yanında olur, onu dinler, dostluğumu gösterirdim.
Well, the stuff that we talked about at the first R.A. meeting I just wasn't listening because it didn't really apply.
İlk kat danışmanları toplantısına konuşulanları pek dinlemedim çünkü o sırada alakadar etmiyordu.
Listening to Topolsky, I suddenly realized... it wasn't my future I was worried about at all.
Topolsky'yi dinlerken, birden farkettim... Hakkında endişelendiğim kendi geleceğim değildi.
I guess he wasn't listening.
Sanırım dinlemedim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]