English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ I ] / I wasn't looking

I wasn't looking traducir turco

704 traducción paralela
No, I wasn't looking for anybody.
Hayır, kimseyi aramıyorum.
And I wasn't looking.
ve ben bakmıyordum.
I wasn't looking for an easy one, Ma.
Kolay olmasının peşinde değildim, anne.
I wasn't looking.
Ben aramıyorum.
I'm doing it to save my life that you'd take from me when I wasn't looking at you.
Boş anımı kollayıp alacağın canımı kurtarıyorum.
I wasn't looking at her face.
Yüzüne bakmıyordum.
I wasn't gonna go looking for her. I didn't expect to run into her.
Onun peşine düşmeyecektim, onunla karşılaşmayı da ummuyordum.
I wouldn't believe it if I wasn't looking at it.
Gözümle görmesem inanmazdım.
Looking back, I probably wasn't as worried then as I now think I was
Geriye dönüp bakınca, belkide o zaman şimdi oldumu sandığım kadar endişeli değildim.
I wasn't leering. I was just looking around.
- Sadece etrafa bakınıyordum.
I said she wasn't a very good-looking girl, not pretty.
Çok da güzel bir kız değildi diyorum.
- I wasn't looking at her then.
- O zaman ona bakmıyordum.
I wasn't thinking, I was just looking.
Düşünmüyordum. Öylesine bakıyordum.
I wasn't sort of looking for anything that went deep.
Derin şeyler için bakınmıyordum.
I wasn't conscious of looking at you.
Sana baktığımın farkında değildim.
Look, you slugged me in Chicago when I wasn't looking.
Bana bak asker, Şikago'da durduk yere bana yumruk attın.
I was figuring out how much I sold and I wasn't looking.
Ne kadar satış yaptığımı düşünüyordum ve size bakmıyordum.
- No, I wasn't looking for anything.
- Hayır, hiçbir şeye bakmıyordum.
Whatever the outcome of the day, I shall never forget that you hit me when I wasn't even looking.
Bugün olanları asla unutmayacağım. Görmediğim anda bana vurdun.
I'm the only one, and I wasn't even looking.
Bir tek ben bildiğim hâlde, bu işe karışmıyorum.
I wasn't looking at your wife!
- Bakmıyordum. - Sinirlenme Pepe.
Sorry. I wasn't looking.
Üzgünüm, görmedim
I wasn't looking for anything.
Birşey aramıyordum.
Well, you punched me when I wasn't looking.
Güzel, bakmadığım sırada beni yumrukladın.
The man I was looking for, it wasn't you, but the Shinjiro from before.
Benim aradığım adam, sen değilsin, Shinjiro idi benim aradığım.
- I wasn't looking at them.
- Ben onlara bakmıyordum.
I borrowed it from the cook when he wasn't looking.
Aşçı görmeden ödünç aldım.
I was looking at him. I was looking right at him then he just wasn't there.
Ona bakıyordum ve ortadan kayboldu.
You... you... you... touched those paintings just now while I wasn't looking.
Siz... siz... ben bakmıyorken burada, şimdi resimleri ellediniz.
I thought he's the person I was looking for And wasn't he?
aradığım kişinin o olduğunu sandım değil miymiş?
I really wasn't looking to duck out.
Gerçekten kaçmayı düşünmüyordum.
I wasn't thinking about your looking, Baker.
Ben senin başka birine bakmanı düşünmüyordum, Baker.
No, I wasn't looking.
Hayır, bakmıyordum.
I really wasn't looking for a drink.
Ben gerçekten bir içki aramıyordum.
I'm sorry, but I wasn't looking at you.
Afedersin, ama sana bakmıyordum.
I wasn't looking.
- Bakmıyorum.
I took it when he wasn't looking.
O görmeden mektubu aldım.
I wasn't looking.
Bakmıyordum.
I wasn't looking at his neck.
Boynuna bakmıyordum.
I wasn't looking at his neck.
Onun boynuna bakmıyordum.
If you ask me fora straight answer then I shall say that, as faras we can see, looking at it by an large, taking one time with another, in terms of the average of departments, then in the final analysis it is probably true to say that at the end of the day, in general terms, you would probablyfind that not to put too fine a point on it, there probably wasn't very much in it one way orthe other.
Pekala Bakanım, madem benden direkt bir cevap bekliyorsunuz o halde şöyle diyebilirim, gördüğümüz kadarıyla geniş perspektiften baktığımızda, birini alıp diğerinin üstüne koyduğumuzda bakanlıkların genel uygulamalarını düşündüğümüzde son bir analiz yaparak şöyle diyebilirim ki genel koşullarda, günün sonunda şuna ulaşmanız kuvvetle muhtemeldir ki o kadar açıkça üstüne gitmeden öyle ya da böyle içine dahil olmamalı.
I wasn't looking for an invite.
Ben davet beklemiyordum.
It wasn't my fault, but I'm looking for something to console her.
Benim hatam değildi ama onu teselli edecek bir şey arıyorum.
My wife was like this, and I was hoping that I wasn't the one she was looking like that about.
Karım böyle bakıyor. Ümit ediyordum ki, benim yüzümden öyle değil suratı.
And your father he wasn't at all what I was looking for.
Ve baban o hiç de umduğum gibi değildi.
Look, did we just change subjects when I wasn't looking?
Bak, öylece konuyu değiştirecek miyiz?
I didn't know where to find you I wasn't looking for you I was looking for somebody else
Aslında seni değil bir başkasını arıyordum.
Well, at first I wasn't sure but when I saw that kid telling me I could cover her bunnies up and I was looking at that little baby, counting on me to stop her pain I don't know, I got all warm and tingly- - And somebody stop me.
Aslında, başlarda emin değildim ama tavşanını kapattığımı söylediğinde ve küçük bebeğe baktığımda, bana güvenip acılarını dindiriyorlar gibiydi Bilmiyorum, o sıcaklık, mızmızlıkları ve... Biri beni durdursun.
- I nicked them while he wasn't looking.
- Bakmıyorlarken arakladım.
Sorry, I wasn't looking at you Professor.
Kusura bakmayın, size bakmıyordum, Profesör.
I WASN'T LOOKING.
Doğru, onu görmemiştim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]