I wasn't talking about you traducir turco
103 traducción paralela
Now that I've put my foot in it I remember it wasn't you they were talking about, but your friend.
Şimdi pot kırdıktan sonra... ... bahsettiklerinin sen olmadığını hatırladım. Arkadaşındı.
Even then it wasn't until she said Iris... that I realized you were the one she was talking about.
Ama Iris'in adını söyleyince senden bahsettiğini anladım.
I wasn't talking about you or any individual man.
Seni kastetmiyordum, ya da herhangi bir kişiyi.
It's good of you to concern yourself but I can always buy another watch. I wasn't talking about that.
Seyredin bakalım.
Well, I wasn't talking about you, Frank.
Ben senden bahsediyordum, Frank.
I wasn't talking about you, sir.
Sizden söz etmiyordum, efendim.
And if it's Gillette you're talking about, he wasn't even around.
Gillette'i soruyorsaniz, o yakinlarda bile degildi.
I wasn't talking about me, but about the femme fatale who made you pick up the pen.
Kendimden değil, daha çok sana o mektubu yazdıran fettan kadından söz ediyordum.
- some memories that stay with you. - I wasn't talking about memories.
- Ben hatıralardan bahsetmiyordum.
Well, it wasn't Erica I was talking about. It was you.
Bahsettiğim Erica değildi, sendin.
Besides, I wasn't talking about you.
Ayrıca senden bahsetmedim.
I wasn't talking about you, Dad.
Senden bahsetmiyordum baba.
I wasn't talking about you.
Senden söz etmiyordum.
I wasn't talking about you, Stuart.
Senden bahsetmiyordum, Stuart.
I wasn't talking about you.
Size demiyorum.
Well, I guess I wasn't talking about you.
Sanırım senin hakkında konuşmuyorum.
I wasn't talking about you.
Senden bahsetmiyorum.
What are you talking about? I wasn't hit by any train.
- Bana tren çarpmadı ki!
I wasn't talking about you.
Seni kastetmedim tabii ki.
I wasn't talking about you
Senden bahsetmiyordum
Uh... When I, uh, asked you before if you'd ever had an addiction, I wasn't talking about drugs.
Sana hiçbir şeye bağımlılığın oldu mu diye sorduğumda uyuşturucuyu kastetmiyordum.
I wasn't talking about you.
Senden bahsetmiyordum.
I WASN'T TALKING ABOUT YOU.
Senden bahsetmiyordum.
Yeah, I wasn't talking about you, Dr. Crane.
Sizi kasdetmedim Dr Crane.
You know, I wasn't that worried about Donna and my mom talking about me... but now that I'm all paranoid...
Donna ve annemim hakkımda konuşmalarından endişeli değildim... ama şimdi iyice paranoyaklaştım...
If you're talking about the feathers I wasn't there.
Eğer tüylerden bahsediyorsan, orada değildim.
- I wasn't talking about you.
- Senden bahsetmiyordum.
I wasn't talking about you, doofus.
- Senden bahsetmiyordum sersem.
- It was all a lie, wasn't it? - I don't know what you're talking about.
Hepsi yalandı değil mi?
You know, I wasn't just talking about the gorge.
Aslında ben sadece boğazda olanlar hakkında konuşmuyordum.
I wasn't talking about you, roomie.
Senin için konuşmuyordum, oda arkadaşım.
I don't know what Lucy said to you about me, but I want you to know that whoever that was she was talking about wasn't me.
Lucy'nin sana benimle ilgili ne söylediğini bilmiyorum, fakat bilmeni isterim ki onun bahsettiği kişi aslında ben değildim.
I wasn't talking about you, Mom. I was talking about Marta.
Senden bahsetmiyordum anne, Marta'dan bahsediyordum.
I wasn't talking about you.
- Ben senden bahsetmiyordum.
I wasn't talking about you, I wasn't even thinking about you.
Senden bahsetmiyordum. Aklıma bile gelmemiştin.
I don't think much of you. I wasn't talking about me.
Ben kendimden bahsetmiyordum.
Oh, ah, I wasn't talking about you, Mr. Puckov.
Oh, ah, Sizden bahsetmiyordum Bay Puckov
I wasn't talking about you. I meant it's too bad for your boys.
Senin için demedim.
I hope she wasn't talking about you feeding her bad meds.
Umarım ona sahte ilaç vermenden bahsetmiyordu.
I wasn't talking about you.
Senin için söylememiştim.
Second Of All, Did You Notice Who I Wasn't Talking About?
İkincisi, artık kimden bahsetmediğimi fark ettin mi?
I was talking about the lighting - you know, changing that up a little bit - not by much, just slightly, you know,'cause the mood wasn't totally captured, not totally.
Hayır, o şirin bir kazaydı Ben- - ışıklandırmadan söz ediyorum aslında Biraz değişiklik olsa mesela çok değil hafif geçişler falan
Oh, yeah, I'm sorry, the first time I wasn't expecting you to start talking about bras and then, the second time, it just came as a bit of surprise to hear myself talking about them.
Evet, üzgünüm. İlk seferinde senin sütyenlerle ilgili konuşmanı beklemiyordum. İkinci seferdeyse kendimi sütyenler hakkında konuşurken bulmak bana biraz ağır geldi.
I wasn't talking about you.
- Senin hakkında konuşmuyordum ki.
You see, when Mike's spirit started talking about Crocker, I thought he meant Mr. Crocker, but it wasn't.
Mike'un ruhu Crocker hakkında konuşmaya başlayınca Bay Crocker'dan bahsediyor sanmıştım, ama değilmiş.
I wasn't talking about the night I arrested you.
Seni tutukladığım geceden bahsetmiyordum.
I wasn't really talking about me, but... oh, right. You don't need them?
Onlara ihtiyacın yok.
I wasn't talking about you, I was talking about Mr. Crankypants.
- Senden bahsetmiyordum. Aksi Adam'dan bahsediyordum.
You know, when I asked you if Gibbs knew, I wasn't talking about your feelings for him.
Gibbs biliyor mu diye sorduğumda ona olan duygularını kastetmemiştim.
I wasn't talking about you.
Sizi kastetmiyordum.
I wasn't talking about Bradley, I was talking about you.
Bradley'den bahsetmiyordum, senden bahsediyorum.