I will not allow it traducir turco
92 traducción paralela
I will not allow it.
İzin vermeyeceğim.
- I will not allow it!
- Allah Allah! Ne oldu ki şimdi?
I will not allow it.
Sonra onlara ne deriz? Buna izin vermeyeceğim.
I will not allow it to you. You have thrown the rubies and the real emeralds.
Senin yüzünden kraliyet zümrütleri ve yakutları pisliğe düştü.
I will not allow it!
Ben izin vermem!
I will not allow it to happen again.
Bunun tekrar olmasına izin vermeyeceğim.
I will not allow it!
Buna izin vermeyeceğim!
I will not allow it.
Buna izin vermeyeceğim.
I can't allow this in my business... and I will not allow it in my family.
Ne iş yerimde, ne de ailemde böyle bir şeye izin veremem.
I will not allow it!
İzin vermeyeceğim!
But I will not allow it.
Ama buna izin vermeyeceğim.
I will not allow it.
Buna izin vermeyeceğim!
I will not allow it.
Buna izin veremem.
I will not allow it.
Buna izin vermeyeceğim'
If what you have in mind is to exploit the situation with your sister, so that you can come up here and insult me, I will not allow it.
Eğer aklındaki kızkardeşinle olan durumu sömürmek, bu yüzden buraya gelip bana hakeret etmekse, buna izin vermeyeceğim.
I will not allow it!
İzin vermeyeceğim.
I will not allow it.
- Buna izin vermeyeceğim.
But your world is steeped in terror and blasphemy and death, and I will not allow it.
Dünyanız dehşet, küfür ve ölümle dolu ve ben buna izin vermeyeceğim.
I will not allow it.
buna izin vermeyeceğim.
I will not allow it.
- Buna izin vermem.
I will not allow it to jeopardize Dani... My detectives.
O şeylerin Dani'yi, yani dedektiflerimi tehlikeye atmasına izin vermeyeceğim.
No matter what reasons there are from canceling the talks I will not allow it
Zirveyi engellemeye çalışan kim olursa olsun affedilmeyecek!
And I will not allow it to wait for you.
Ve sizi beklemesini sağlamayacağım.
I will not allow it to put Midgard in jeopardy again.
Midgard'ı yine tehdit etmesine izin veremem.
I will not allow it!
Buna izin vermiyorum!
This behavior may be normal in your family, but I will not allow it.
Bu tür davranışlar senin ailende normal karşılanıyor olabilir fakat ben buna müsaade etmem.
I will not allow it?
Bunu kabul edemem!
If you allow this gentleman to hold the services, I'm obliged to warn you... there will be riots, the other prisoners will not stand for it, and the generals who are coming will not like what they see.
Eğer bu beyefendinin isteğini kabul ederseniz sizi uyarmak zorundayım ki Orada çıkacak kargaşada, diğer mahkumlarda bu fikri desteklemiyeceklerdir.
No, I will not allow them to do it.
Hayır, bunu yapmalarına izin vermem.
You are not ignorant, now that you know who I am how opposed it is to all my own interests and with my father's permission I hope you will allow me to say that, if things depended on me, it would never take place.
Beni nasıl bir duruma soktuğunuzu bildiğinizden adım gibi eminim. Babamın izniyle şunu demek isterim ki, eğer işler bana kalsaydı bu evlilik asla gerçekleşmezdi.
Even if it costs me my life, I will not allow you to have your way!
Hayatıma mal olsa da, seni durduracağım!
- Sam the commanding general will not allow a flanking movement around those hills. I argued it yesterday.
Komando generali o tepelerin etrafında bir bölük hareketine izin vermeyecektir.
I guess it'd allow you to travel a lot, which is kinda nice, but it's not as if the locals will be happy to see you when you arrive, and I suppose that killing people is a very stressful way to make a living.
Galiba çokça gezmeni sağlıyor, iyi tarafı da bu. Ama yerel halk sizi gördüğüne sevinmemişse pek de iyi olmayabilir. ve insanları öldürmek çok stresli bir yaşam tarzı olmalı.
I will not allow administrative technicalities to slow it down.
İdari ayrıntılar yüzünden yavaşlamamıza izin vermem.
you can never forget it I will not allow you to
Rohit, ilk aşkını unutamazsın.
the crew will panic they'll kill it if the creature died, so did amelia i could not allow that to pass
Mürettebat panikleyecektir. Onu öldürürler. Eğer yaratık ölürse Amelia da ölür.
shawn, i've told you, you can leave here any time you want, and i meant it, but until you do, i will not allow these shadows from your past to alter your perceptions of what it is we're trying to accomplish here.
Shawn, sana söyledim, buradan istediğin zaman ayrılabilirsin. Bu konuda çok ciddiyim. Fakat ayrılana kadar geçmişindeki bu gölgelerin, burada başarmaya çalıştığımız şeyin ne olduğu hakkındaki fikirlerini değiştirmelerine izin vermeyeceğim.
Our very way of life is being threatened, and I, for one, will not allow it to continue.
Burada yaşam tarzımız tehlikede ve, ben böyle sürmesine asla izin vermeyeceğim.
I will not allow you to touch it.
Ona dokunmana asla izin veremem.
I don't think it's such a bad idea to get past your hormones and not screw every penis that will allow you to mount it.
Hormonların düzenine önem verip üzerine binmene izin verilen her penise atlamamak bence o kadar da kötü bir fikir değil.
No, I will not allow you to do it. I will never allow.
Hayır. Bunu yapmana izin veremem. Buna izin veremem.
Because whatever it was, I will not allow you to jeopardise the operation he and I worked on.
Çünkü o her ne idiyse, onunla üzerinde çalıştığımız operasyonu tehlikeye atmana izin vermeyeceğim.
And I will not allow anyone to ravage it!
Ve kimsenin ona zarar vermesine izin vermeyeceğim!
I will not allow this to happen. Ugh, this process is painful enough without you adding your crazy to it.
Bu işlem sen içine çılgınlığını katmadan bile yeterince acı verici.
- I will not allow him to do it.
Onun, bunu yapmasına izin vermeyeceğim.
You can be friends with Julia but do not allow that language I think it will be better you go.
Julia'nın arkadaşı olabilirsin ama benimle bu şekilde konuşamazsın... Gitsen iyi olur bence.
I will not allow anyone to destroy it.
Kimsenin onu yok etmesine izin vermeyeceğim.
From what I've learned so far, I believe the chair Will not allow any non-human to interface with it.
Şimdiye kadar öğrendiklerime göre, koltuğun insan olmayan birinin ona bağlanmasına izin vermeyeceğini düşünüyorum.
I'm living a dream here in Bots-wana and I will not allow you or anyone else to shatter it!
Şu an bu robotlar mekanında bir rüyayı yaşıyorum. ve sen veya birbaşkasının bunu mahvetmesine izin vermem.
I will not allow you to spend time with her, doing projects or whatever it is that you do.
Onunla vakit geçirmeni, proje falan yapmanı yasaklıyorum.
I'm sure your family will not allow it.
Eminim ki, ailende izin vermeyecektir.