English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ I ] / I wouldn't tell you

I wouldn't tell you traducir turco

791 traducción paralela
I wasn't going to tell you, so that I wouldn't scare you..
Seni korkutmamak için söylemeyecektim.
If I did, I wouldn't tell you.
Bilsem bile size zaten söylemezdim.
And I tell you, I wouldn't go through another night like that again for all the money they could pay me. Lora : Well, then what?
Size de söylüyorum, bana ödedikleri para için böyle bir gece daha geçiremem.
- I wouldn't tell... if I had a reason to protect you.
- Seni korumak için bir nedenim olsaydı hiç kimseye söylemezdim.
- I wouldn't tell... if you were my husband.
- Ne demek istiyorsun? - Kocam olsaydın hiç kimseye söylemezdim.
Perhaps they'd rather believe the one that's going around, the one I'll tell, that you wouldn't hold Gallagher because you wouldn't prosecute your wife's ex...
Belki de benim onlara anlatacağım şeye inanırlar... Gallagher'i savunuyorsun, karının eski sevgilisi olduğu için dava açamıyorsun...
Her Majesty doesn't know anything about it... and I wouldn't advise you to tell her.
Majesteleri bu konu hakkında hiçbir şey bilmiyor ve bunu onu anlatmanızı da tavsiye etmem.
Tom, I swore I wouldn't tell you but I can't let you go away thinking I'm something even worse than I am.
Tom söylememeye yemin etmiştim ama olduğumdan daha kötü görünmek pahasına da olsa seni böyle gönderemem.
But I wouldn't tell you if I had, not if you were 10 times as sick as you are.
Olsaydı da söylemezdim. Bunun 10 katı beter hasta olsan bile.
Listen, I can tell these boys some things they'd like to hear, wouldn't you, boys?
Anlatacaklarım bu çocuklara ilginç gelebilir.
And if I did, I wouldn't tell you.
Tanısam bile sana söylemezdim.
I wouldn't tell on you, Marty.
Seni gammazlamam, Marty.
Well, your father and I were hoping that something would turn up and we wouldn't have to tell you at all.
Babanızla ben elbet bir çare bulunacağını ve size söylememize gerek kalmayacağını umut ediyorduk.
When Dum-Dum comes to, he can tell us... but I wouldn't advise you to wait for that.
Elbette Dum-Dum gelip kendisi de söyleyebilir. Ama onu beklemenizi tavsiye etmem.
As a matter of fact, I'd prefer if you wouldn't tell Jean anything about the whole transaction.
Aslını isterseniz,..... bu oyundan hiç söz etmemenizi tercih ederim.
Supposing I wouldn't tell you anything about it?
Ya sana onunla ilgili hiçbir sey söylemezsem?
Now, I like Sister Bessie about as well as the next one or I wouldn't give her new automobile a thought but I'm here to tell you, Lord you'd better step in and help me out pretty quick or I'm afraid I'll have to take matters in my own hand.
Rahibe Bessie'yi herkes kadar severim yoksa yeni otomobilini hiç düşünmezdim bile ama sana söylüyorum Tanrım çabuk gelip bana yardım etsen iyi olur yoksa çaresine kendim bakmam gerekecek.
I wouldn't tell this to anybody but you.
Bunu senden başka kimseye söyleyemem.
I wouldn't dare tell you the price, though.
Fiyatını sana söyleyemem.
I was going to tell you on the way back from El Sordo, but I was glad when you wouldn't let me.
Bunu sana El Sordo'dan dönerken anlatmak istedim, fakat sen duymak istemedin. O zaman çok mutlu oldum.
I wouldn't tell anybody else but you.
Senden başka kime anlatabilirim.
- I wouldn't want you to tell anybody.
- Kimseye anlatmanızı istemem.
And I wouldn't be fair if I didn't tell you that I've come to the same conclusion myself.
Aynı sonuca benim de vardığımı söylemezsem sana karşı dürüst olmamış olurdum.
But I can tell you this... if Mr. Bone had done it, we wouldn't be able to prove it.
Fakat size şunu anlatabilirim ki... Bay Bone bunu yapmış ise, bizim bunu ispatlamamız mümkün değil.
I'd like to know why you had gall to tell Kenneth he wouldn't have to worry much longer about David and me.
Neden Kenneth'e David ve benim için daha fazla endişelenmemesini söyleme küstahlığında bulundun.
As far as you supporting us, I'll tell you right now he's the kind that wouldn't let anyone support him.
Buckley hakkında şu kadarını söyleyebilirim ki kimsenin desteğini istemeyecek türde biridir o.
I tried to tell you it was a mistake but you wouldn't listen.
Yanlışlık olduğunu anlatmaya çalıştım ama beni dinlemediniz.
'Cause I wouldn't tell him where you live.
Çünkü ona yerini söylemeyecektim.
Listen, I was going to tell Sims that I pumped Steve and that he wouldn't tell me anything'cause he didn't know anything about you.
Dinle, Olanları Sims'e anlatacaktım. Steve'in ağzından laf almak istedim ama o bana hiçbirşey söylemek istemedi. Senin hakkında birşey bilmiyordu.
I should've known you wouldn't tell me.
Bana söylemeyeceğini tahmin etmeliydim.
I wouldn't like to tell your parents how you've behaved today.
Bugün yaptıklarınızı ailelerinize söylemek istemiyorum.
If I tried for a hundred years, I wouldn't be able to tell you how much this means to me.
Yüzyıllarca uğraşsam dahi, bunun benim için ne demek olduğunu sana anlatamam.
We wouldn't stand for it in the Merchant Marine, I tell you.
Ve biz kitaptaki tüm kurallara uymayacağız.
And I wouldn't try to make me tell you which one it is.
Ve beni hangisinin gerçeği olduğunu anlatmaya zorlamazdım boşuna.
I tried to tell you this morning, but you wouldn't listen.
Bu sabah san söylemeye çalıştım, ama beni dinlemedin.
- No, I wouldn't like you to tell me why.
- Hayır, anlatmanı istemiyorum.
I can tell you're a very intelligent man and I wouldn't want to try to corrupt your morals.
Cok zeki bir adam oldugunu soeyleyebilirim. Ahlakini bozmayi da istemem.
Well, I'm here to tell you it wouldn't do Sara any good, either.
Ben, bunun Sara'ya da zarar vereceğini söylüyorum.
If the workmen ask you anything, tell them I wouldn't talk to you.
Eğer dışarıdaki işçiler bir şey sorarsa, seninle konuşmadığımı söyle.
As I started to tell you : There's no sign to put up on the door, and I just wanted to be sure I wouldn't be disturbed.
Kapıda rahatsız etmeyin tabelası yoktu ve ben rahatsız edilmeyeceğimden emin olmak istedim.
I can't tell you where I am, because the censors wouldn't like it.
Sana nerede olduğumu söyleyemem, Çünkü bunu kontrol edenlerin hoşuna gitmeyebilir.
If they was standing right next to you, I wouldn't tell you.
Yanında dursalar bile söylemem.
If I did, I wouldn't tell you.
Eğer böyle birini tanıyor olsaydım bunu size söylemezdim.
I told him I thought I ought to tell you what was going on, but he wouldn't let me.
Ne olduğunu size söylemem gerektiğini söyledim ama izin vermedi.
- I wouldn't tell you if I knew.
Bilseydim de söylemezdim.
I can tell you now, I thought she wouldn't.
Bunu şimdi söyleyebilirim. Başaramayacağını düşünmüştüm.
I knew what she was doing... and I wanted to tell you... but you wouldn't have believed me.
Onun neler çevirdiğini biliyordum. Ve sana söylemek istedim. Ama bana inanmazdın.
I guess you've got something to tell us or you wouldn't be here.
Sanırım bize söyleyeceğiz bir şey var, aksi halde burada olmazdınız.
Well, I did try to tell you earlier, but you wouldn't let me.
Söylemeye çalıştım, ama izin vermediniz.
Tell you, I wouldn't have missed.
Bak, ıskalamazdım.
- Leave him alone, Lennon... or I'll tell them all the truth about you. - You wouldn't.
- Onu rahat bırak Lennon yoksa onlara seninle ilgili bütün gerçeği söylerim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]