I wouldn't think so traducir turco
212 traducción paralela
When I received your letter, did you really think me so dense that I wouldn't sense the despair in your heart?
Mektubunu alınca, kalbindeki ümitsizliği anlayamayacağımı, o kadar kalın kafalı olduğumu mu düşündün gerçekten?
I wouldn't mind so much... but I didn't think he was that sort of person.
Fazla aldırış etmezdim ama öyle biri olduğunu düşünemedim.
I think that the failure itself I wouldn't mind so much about it but the reason for it.
Başarısızlığımızı değil nedenini umursuyorum.
I think you deliberately arranged it so that he wouldn't come.
Bence sen kasten buraya gelmesini engelledin.
It's a cinch. I don't think so, or Nemo wouldn't have let us come ashore.
Ben kolay olacağını sanmam, yoksa Nemo karaya çıkmamıza izin vermezdi.
I guess you wouldn't think so much of it after Paris.
Korkarım Paris'ten sonra pek beğenmeyebilirsin.
I wouldn't think so.
Pek sanmıyorum.
- If I didn't think so, you wouldn't be here.
- Öyle düşünmesem burada olmazdın.
I wouldn't be wasting five minutes with you if I didn't think you had the potentialities to work your way into the money. So, what do you want?
Sende büyük paralar kazanma potansiyeli görmeseydim seninle beş dakika bile harcamazdım.
I wouldn't think so.
Hiç sanmıyorum.
I think he must have packed in five minutes and walked wherever he was going so we wouldn't hear a cab drive up in front of the house.
Sanırım beş dakikada toplanıp, gideceği yere yürüyerek gitmiş olmalı. Bu nedenle evin önüne bir taksi geldiğini duymadık.
I felt so frustrated, so ashamed to think that you wouldn't even see me.
Beni görmek bile istemediğini düşünmek beni öylesine sinirlendirmiş ve utandırmıştı ki.
No, I wouldn't think so.
Hayır, sanmam.
I came up here so you wouldn't think I didn't trust you.
Buraya geldiğime göre sana güvenmediğimi düşünemezsin.
I wouldn't think so.
Sanmıyorum.
That's why I am calling you, so that people wouldn't think it was us... that we... you know... that we pinched it.
Seni bu yüzden çağırdım. Böylece insanlar bizim yaptığımızı anlarsınya, aşırdığımızı düşünmeyecek.
Oh, yes, I want to tell you... Eva has extraordinary mental stamina though you wouldn't think so to look at her.
Sana anlatmak istediğim Eva yüzüne baktığında anlayamayacağın bir metanete sahipti.
Well, Alice, it makes me proud that you think so highly of me but I wouldn't...
Alice, benim hakkımda bu kadar fazla düşünmen beni gururlandırıyor ancak yapamam...
And I used to think that if I had married Mary Rose... maybe I wouldn't have yelled and screamed so much around the house.
Bazen düşünüyorum da, eğer Mary Rose ile evlenseydim belki de evin içinde bu kadar bağırıp çağırmazdım.
Maybe, but from the look of him, all shriveled like, I wouldn't think so.
Olabilir, ama öyle bir sarsılmış ki buna niyetli görünmüyordu.
So it was I who denounced him to the Inquisition, to get rid of him, and so that you would hate him, so you wouldn't think of him, so you'd regard him as a murderer, a heretic.
Bu yüzden, onu Engizisyona ben ihbar ettim. Onu uzak tutmak için yaptım, böylelikle ondan nefret edecektin onu düşünmeyecektin, onu bir kafir, bir katil olarak görecektin.
I wouldn't think you'd let people be so unkind.
İnsanların bu kadar kaba olmalarına izin vereceğini sanmazdım.
And I think by now I can say that my comeback is over the shaky period. - Wouldn't you say? - I think so.
Geri dönmüş olmam, sanırım eskisi kadar ürkütücü gelmiyor olmalı, değil mi?
Then I wouldn't have to be so goddamn fucking ashamed of you and your weaknesses. I could just think of you as a girl all the time, couldn't I?
Belki de senden ve zayıflıklarından o kadar çok utanıyorum ki seni her zaman kız olarak düşünüyorum.
I wouldn't be here if I didn't think so.
Eğer öyle düşünmeseydim burada olmazdım.
Even if I were, I wouldn't be doing what you think and I'm not, so it's less.
Yani orada olsam bile düşündüğünü yapmazdım, ki orada da değilim, yani önemli değil.
I just wanted to say a few words about this motion, so that you wouldn't think that we were encouraging destruction with this idea.
Bu teklif hakkında birkaç bir şey söylemek istiyorum. Çünkü niyetimizin herhangi bir zarar vermek olmadığını anlamanızı isterim.
I know exactly what you'd do. You'd say hi to him, and when he left you'd cut him all up so your friends wouldn't think you really liked him.
"Selâm" dersin ve o ayrıldığında onu ekersin böylece arkadaşların ondan hoşlandığını düşünmezler.
I wouldn't want Mother to think so.
Ama, elbette biz bütün bir hafta kalmadık.
You know, I think it wouldn't be so bad to have a sister.
Bir kız kardeşinin olması o kadar da kötü değil aslında.
Why do you think I sent it home in the first place? So it wouldn't fall into their hands!
Ellerine geçmesin diye eve yolladım!
I think so he wouldn't spill his dinner on it.
Sanırım yemeğini üzerine dökmek istemiyordu ya da bunun gibi bir şey?
I wouldn't think so.
Hiç sanmam.
No, I wouldn't think so.
Ben de öyle düşünmüştüm.
I wouldn't think so.
Bence değil.
- I wouldn't think so.
- Zannetmiyorum.
I think that book that I wrote was like building something so that I wouldn't forget the details of the time that we spent together.
.. detaylarını unutmamam için bir şey inşa etmek gibiydi.
- I wouldn't think so.
- Saçmalama.
Madelyne, I wouldn't be down here if I didn't think so.
Madelyne, öyle düşünmesem buraya inmezdim.
You know, using your one phone call to call me so that I wouldn't think it was you, that's all.
Telefon hakkınla beni arardın ben de sen olmadığını düşünürdüm. Öyle mi?
No, I wouldn't think so.
Hayır, acıyacağını sanmam.
I thought so. You wouldn't think so.
- Sence öyledir tabii, senin fikrin.
I wouldn't think it was possible to make those adjustments so quickly.
Bu tarz ayarlamaların, bu kadar çabukça yapılabileceğini düşünemezdim.
No I wouldn't think so.
Hayır, sanmam.
I think if Jessie and Maddy weren't so close I wouldn't hang out with her as much.
Sanırım Jessie ve Maddy bu kadar yakın olmasaydı, onunla bu kadar çok görüşmezdim.
Because of what's inside me, because of my genes, because of my parents, because of doctors and nurses, because they tied me to the crib, so I wouldn't hurt myself, because I had time to think, because I had time to hold my penis,
İçimdeki şey yüzünden ; genlerim yüzünden ; ebeveynlerim yüzünden ;
I know you wouldn't think so, but I'm both a winter and a summer.
Biliyorum dışarıdan belli olmuyor. Ama ben hem yaz, hem de kış insanıyım.
So I wouldn't be too far off to think that the guards were involved?
Neden gardiyanların işe karışmış olabileceği imkânsız görünüyor.
And I think... if your wig fitted a little better, then they wouldn't tease you quite so much.
Ve ı düşünüyorum. Senin peruk biraz daha iyi donatılmış ise, o zaman oldukça çok teşekkür alay olmaz.
- You wouldn't think so, the way I'm being treated.
- Davranış biçimine bakılırsa sen öyle düşünmüyorsun.
But I wouldn't want to do Mr Gibson's girl a bad turn, so I think we had better keep it a secret
Ama Bay Gibson'ın kızına kötülük etmek istemem o yüzden işlerin gidişatını görene
i wouldn't mind 79
i wouldn't have it any other way 49
i wouldn't do that if i were you 115
i wouldn't go that far 116
i wouldn't miss it for the world 62
i wouldn't know 484
i wouldn't dare 49
i wouldn't 755
i wouldn't miss it 85
i wouldn't have 68
i wouldn't have it any other way 49
i wouldn't do that if i were you 115
i wouldn't go that far 116
i wouldn't miss it for the world 62
i wouldn't know 484
i wouldn't dare 49
i wouldn't 755
i wouldn't miss it 85
i wouldn't have 68