Ian traducir turco
6,832 traducción paralela
And she said that Ian Wright is dead.
Ian Wright'ın öldüğünü söylemiş.
Tell me now, what happened to Ian?
Söyle, Ian'a ne oldu?
Handlers. I handled Ian Mitchell actually. Your last target.
Son hedefin Ian Mitchell'i da ben denetledim.
I feel like Harvard's gonna get a lot of those, so...
Bence Harvarda yapıIan başvuralarda bu gibi şeylerden çok olur...
Oh my God!
Eyvah! Carolyn ve Ian!
Do you want to tell Carolyn and Ian or..... is it something you'd like me to do?
Carolyn ve Ian'a sen mi söylemek istersin yoksa ben mi söyleyeyim?
In commercial feathers, they're preserved against sunlight and ultraviolet light.
Ticari amaçla kullanıIan tüyler, güneş ışığı ve ultraviyolet ışınlara karşı korunur.
The woman who tried to kill stone had a snake tattoo.
Stone'u öldürmeye çalışan kadının yıIan dövmesi vardı.
Magic used well can be good, but a world of wild magic is full of chaos and suffering.
İyi kullanıIan büyü iyi olabilir, ama vahşi büyünün olduğu bir dünya kaos ve acılarla doludur.
Oh, no, this type of security is not used in Europe.
Avrupada kullanıIan güvenlik türlerinden değil
[sighs] Or is there a third jane-ian option I haven't thought of?
Ya da düşünmediğim üçüncü Jane'imsi bir seçenek mi var?
- Get the hell out.
- Çık Ian dışarı.
Shut up!
Kesin Ian!
Let's go!
Hadi Ian.
In the matter of commonwealth vs. St. Vincent, case number P1082971, we, the jury, find the defendant, Maxwell St. Vincent...
St. Vincent adına açıIan kamu davasında dosya numarası P1082971, jüri davalı... Maxwell St. Vincent'ı suçsuz bulmuştur.
Sounds like this is cause for celebration, right?
AnlaşıIan bu bir kutlama sebebi, değil mi?
You all right, Ian?
İyi misin Ian?
You're not alone, Ian.
Yalnız değilsin Ian.
She's forgotten about us, Ian.
Bizi unuttu Ian.
- I am. Ian...
- Çıkıyorum.
- Grant...
Ian... - Grant.
- Ian...
- Ian...
Where did you get this "Goss-ian..." Gaussian.
- Nasıl buldunuz bu gauz denen...
Police have identified the suspect as Ian Johnson.
Polis şüpheliyi Ian Johnson olarak tespit etti.
Christian Donaldson is on the run with Becky, Ian and Grant.
Christian Donaldson, Becky, Ian ve Grant ile birlikte kaçıyor. - Ne?
Ian? What is it? What is "fat man"?
Ian, bu ne? "Şişman adam" ne?
I think we should keep this between us, Ian.
Bence bunu aramızda tutmalıyız Ian.
- Ian, listen.
Ian dinle.
Ian, let me protect you.
Ian, izin ver seni koruyayım.
It's not IT any more, is it, Ian?
Artık bilişim teknolojileri yok, değil mi Ian?
I'm trying to find Ian.
Ian'ı bulmaya çalışıyorum.
Ian.
Ian.
So you've nothing to worry about, Ian.
Endişelenmen gereken bir şey yok, Ian.
Ian was here.
- Ian buradaydı.
Philip is with Ian.
Philip, Ian'la birlikte.
Where's your brother? Where's Ian?
Erkek kardeşin nerede?
I don't know.
Ian nerede? - Bilmiyorum.
Did Ian say anything about me, Roy?
Hakkımda Ian bir şey söyledi mi, Roy?
But when Ian discovers that we've killed Roy...
Ama Ian, Roy'u öldürdüğümüzü öğrendiğinde...
And then you made me dead, Ian.
- Sonra da öldürdün, Ian.
I'm looking for Ian.
Sadece... Ian'ı arıyorum.
Why do you want Ian? Why?
Neden Ian'ı arıyorsun?
Ian believes the Network are running again, and the person he killed, he thought was with them.
Ian, Şebeke'nin yeniden çalıştığına inanıyor ve öldürdüğü kişinin onlarla olduğunu düşünüyordu.
What are you doing at Ian's computer?
Ian'ın bilgisayarında ne yapıyorsun?
- Ian, I don't...
Ian, ben...
Ian! Ian, quick!
Ian, Ian, acele et!
Ian?
Ian.
- Ian, are you okay?
- Ian iyi misin?
Was it, Ian?
Öyle mi, Ian?
He's with Ian.
Ian'la beraber.
Ian?
Ian mı?