If i don't make it traducir turco
783 traducción paralela
If you aren't satisfied, I'll make it up to you, but don't make me take them back.
Memnun kalmazsanız telafi ederim ama lütfen iade etmeyin.
Don't worry, if I'm stuck with a rich girl I'll grit my teeth and make the best of it.
Merak etme, talihime zengin bir kız düştüyse, dişimi sıkar bundan faydalanırım.
What difference does it make, I don't care if I ever see him again.
Artık ne fark eder ki, onu görüp görmemek umurumda bile değil.
The name happens to be O'Donnell, if it's all the same to you... and I have a good mind to charge you with false arrest... only I don't know if I could make it stick.
Adım O'Donnell, ama sizin gibiler için fark etmiyor tabii. Seni sahte tutuklamaya sebebiyet vermekle suçlayabilirim sadece bunu neye dayandırabilirim bilmiyorum. - Neden yapmıyorsunuz?
( STUTTERING ) Well, I was just wondering, if you don't need it, it would make a nice handy little wash basket and I'd be glad to give you a quarter for it.
Acaba... İhtiyacınız yoksa bundan çok güzel bir çamaşır sepeti yapabilirim. Onun için size memnuniyetle 25 sent veririm.
Now if we don't make it, I've got six slugs in this gun.
Bu işi başaramazsak, silahımda altı kurşun var.
Jesse, if I don't make it...
Jesse, ya başaramazsam...
But if you're, by any chance, serious I wanna make sure you don't do anything about it till I get back.
Ama, olur ya, eğer ciddiysen ben dönene kadar bir şey yapmayacağını bilmek isterim.
I know it's a rough deal, but we won't make New York if we don't.
Hoş olmaz ama, New York'u es geçebiliriz.
If you don't like what I'm doing, make it transportation for three.
Yaptığım işi beğenmiyorsan üç kişilik bilet al.
- Don Rosario, if you don't mind I'd rather have donna Sofia make it.
- Bay Rosario, sakıncası yoksa Bayan Sofia'nın yapmasını tercih ederim.
Even if I could make out clear every last thing about him... body and soul... had words to tell... don't know as it would help.
Onun bedeni ve ruhu hakkında söyleyebileceğim en son şey... söyleyebileceğim en son şey... kelimeler onu anlatmaya... yetmez.
If you don't make that marker good, I'll buzz it all over town you're a welsher.
Eğer sözünü tutmazsan sözüne sadık olmadığını tüm şehre yayarım.
It seems Goujet said, If anybody tries to return to work, I'll make sure they don't. "
Goujet : "işe dönmeye çalışan olursa... dönememelerini sağlarım" demiş.
My last wishes, if I don't make it.
- Eğer başaramazsam, son dileğim.
Well, if it will make you feel any easier, I don't feel much up to it myself.
Şey, seni biraz olsun rahatlatacaksa, ben kendim de ona fazla uygun değilim.
I don't know if you'll take it up but... perhaps it will make you feel better knowing it's there.
Kabul eder misin, bilmiyorum. Ama en azından orada olduğunu bil.
If I don't make it now, I never will.
Eğer şimdi yapamazsam, asla yapamam.
If we don't make it here, I don't know what we'll do.
Burada da başaramazsak, ne yaparız bilmiyorum.
Yes, but if you don't mind I'll make it six on the dot.
Eğer sakıncası yoksa, saat tam altıda çıkmak istiyorum.
If I don't return, it won't make much difference what shows on my record.
Dönmezsem sicilim umurumda olmaz.
I don't suppose you're very hungry after that dinner but if you'd like a cup of tea, it's no trouble for me to make.
O yemekten sonra aç değilsindir herhalde ama bir fincan çay istersen, hemen yapabilirim.
If we're near the equator, that means Japan is far away, and I don't think we'd make it.
Neredeyse ekvatorda gibiyiz yani Japonya'dan çok uzağız, tamir etsek ne olacak ki?
If I don't make it in time, does anyone have a piece of string or a shoelace?
Zamanında gelemezsem, birinizde ip parçası ya da ayakkabı bağı var mı? - Sidney.
If I don't, I'll never make it.
Eğer yapmazsam onu asla tedavi ettiremeyeceğim.
I've been messing around in private- - he don't hold still for nothing like that, so if it was to get out to him, he'd make me old before my time.
Yani bu kulağına gidecek olursa beni hırpalayıp zamanından önce emekli eder.
Well, I don't know if I can make it.
Şey, gelebilir miyim bilmiyorum.
Oh, it isn't a matter of trying my dear if I say, and don't make that funny noise.
Oh, bunun denemekle alakası yok canım eğer ben söylüyorsam, ve şu komik sesi yapma.
Send someone else if I don't make it.
Ve ben başaramayacak olursam bir başkasını yollasın.
If I got it right, you already make your mind, - and don't be in my way.
Yanlış anlamadıysam, bana karşı çıkmamaya kara vermişsiniz zaten.
If you don't make it out of here, I'll give it to her myself, in person.
Eğer buradan çıkamazsan, bizzat ben gidip söyleyeceğim.
"I just don't believe it." I mean, if two guys like you and Ted can't make it, what hope is there for the rest of us?
Sizin gibi bir çift, Ted başaramıyorsa geri kalanların ne şansı kalıyor?
If I don't make it by curtain time, I'll find you at the first intermission.
AçıIışa yetişemezsem ilk arada bulurum seni.
If you don't make it, I'll fire you.
Yapamazsan, seni de kovarım.
Is it gonna make or break your day if I do or don't buy a hat, stranger?
Şapka almak ya da almamak sizi sevindirir mi yoksa üzer mi, yabancı?
If I don't make it the people who have oil under their feet will!
Ben başaramazsam ayaklarının altında petrol olan insanlar başaracak.
I don't think so, because... if he had killed Sir Roger and then moved the body in order to make it look like an accident...
Öyle düşünmüyorum, çünkü... Sir Roger'ı öldürdü ve sonra kaza süsü vermek için cesedin yerini değiştirdi ise...
If I don`t write at least 15 pages today, I won`t make it.
Bugün en az 15 sayfa yazmazsam, bunu bitiremem.
If you don't give me my $ 200, I'm going to tell a policeman how you got it and he'II make you give it to me,'cause it's mine.
200 doIarm vermezsen, poIise onu nasI aIdgn anIatrm ve o da bana ait oIdugu için vermeni sagIar.
I don't think she can make it... if she's taken for another torture
Bir kez daha işkence görürse atlatabileceğini hiç sanmıyorum.
If I don't make it this time....
Bu sefer de olmazsa...
Some others I didn't kill myself, but I had it done... like I can have it done for you, if you don't make a deal with me.
Birkaç tanesini kendim öldürmeyip, başkasına yaptırdım. Benimle anlaşmazsan, seni de yaptırabileceğim gibi.
If you don't agree, I'll make sure it gets around that you inform for Clot.
Razı olmazsan Clot'ya bilgi taşıdığını etrafa yayarım.
Don't think you can fool me - I know every trick in the book, like the pig's blood in the bladder to make it look as if you're dead.
Sakın beni kandırmaya çalışmayın, ben bütün hileleri bilirim ölü taklidi yapmak için mesaneye domuz kanı bulaştırmak gibi.
If they don't get it, I'll make them understand with my rifle.
Eğer anlamazlarsa, Ben onlara tüfekle çok güzel anlatacam.
If I don't make it I want you to know I'm prouder than a game rooster to have rid with you.
Eger kurtulamazsam bilmeni isterim ki verdigimiz mücadele için horoz gibi gururluyum.
I'll make it interesting if you don't come back to work.
İşine dönmezsen daha da ilginç olacak.
I remember as if it was yesterday. " You don't make up such things.
İnsan bu tür şeyleri uyduramaz.
If I don't leave you, I'll probably make you suffer for it.
Eğer senden ayrılmazsam, muhtemelen bu yüzden sana acı çektiririm.
If I don't make it, you know what to do!
Başaramazsam ne yapmak gerekiyor biliyorsun!
I don't know if this will make sense, but I'll try to explain it to you.
Anlayabilir misin bilmiyorum, ama açıklamaya çalışacağım.