If i may traducir turco
4,767 traducción paralela
If I may conjecture...
- Bir varsayım yapacak olursam...
Ma'am, if I may.
- Hanımefendi, izin verirseniz.
If I may, sir... that threat didn't sound hollow.
Müsaade ederseniz efendim bu tehdit pek boş görünmüyordu.
If I may...
yapmak isterim...
Sir, if I may?
Efendim, izin verirseniz?
If I may...
İzin verir misiniz...
We don't, Your Honor, if I may.
Gerekmiyor Sayın Yargıç.
I don't know. It appears as if I may have broken my leg.
- Bilmiyorum, o şey beni gıcık ediyor.
Ed, I'd Iike to have a word or two with you if I may.
Ed, seninle birkaç bir şey konuşmak istiyordum.
I would just like to give a short speech, if I may.
Kısa bir konuşma yapmak istiyorum, eğer mümkünse.
If I may, ours...
İzninle, bizimki...
Man : Ladies and gentlemen, if I may have your attention.
Bayanlar ve baylar, lütfen dinleyin.
And if I may quote most of my t-shirts, let's get wet, ladies.
Ve tişörtlerimin çoğundan alıntı yapacak olursam : Islanalım gitsin, hanımlar.
If I may chime in...
Araya girmeme müsaade ederseniz...
I'd like to read from a prepared statement, if I may.
İzin varsa şayet, önceden hazırladığım konuşmayı okumak istiyorum
Deacon Cuffy, if I may.
Diyakoz Cuffy, müsaade ederseniz.
If I may be permitted to ask, sir, we are all wondering - if The Paradise is to be sold, why has Mr Moray been recalled?
Sormaya iznim varsa, efendim, merak ediyorduk da The Paradise satılacaksa neden Bay Moray geri çağırıldı?
A personal query, if I may.
Kişisel bir soru, müsaadenle.
Sir, if I may, I have observed the French lady in her time here, both with gentlemen and with her own sex.
Efendim, izin verirseniz söyleyeyim, Fransız hanımı buradayken gözlemledim hem beyefendilerle hem de hemcinsleriyle.
Sir, if I may say, this necklace will make your dreams come true.
Efendim diyebilirim ki, bu kolye hayallerinizi gerçeğe dönüştürecek.
And if I may, Your Honor, if you don't feel that you can judge fairly...
Eğer izin verirseniz Sayın Yargıç, eğer adil yargılayabileceğinizi düşünmüyorsanız...
If I may, sir, I'd like to shake your hand.
Eğer izin verirseniz efendim, elinizi sıkmak isterim.
If I may, sir, his wife would not permit that to happen.
Fikrimi sorarsanız, efendim, eşi buna izin vermez.
If I may, there is much talk of loyalty in a place like this.
Bu aralar bağlılık sohbetleri yapılıp duruluyor.
If I may, what we need, gentlemen, is something to fascinate the customers.
Bana sorarsanız, müşterileri etkileyecek bir şeye ihtiyacımız var.
If I may, I will return to my duties.
- İzninizle görevime döneyim.
- If I may.
İzninizle...
- Sir, if I may... - You may not.
- Efendim izin verirseniz...
Sir, if I may? Mr Weston must learn about the watch, sir.
Efendim fikrimi soruyorsanız, Bay Weston saat konusu bilmeli.
Mr Moray, sir, if I may.
Bay Moray efendim bana sorarsanız...
If my Grace were the key to empowering the spell, I may be key to countering it.
Eğer büyüyü güçlendiren benim özümse belki ona geri çevirecek anahtar da benim.
May I know if a family member is dead What kind of offerings should I burn to him?
Eğer ailemizden biri vefat etmişse, onun için ne tür bir adak yakmam lazım, öğrenebilir miyim?
I don't know if he will trust you. he may not let you leave alive.
Gel gör ki sana güvenip güvenmeyeceğini bilemem. Anlattıklarına inansa bile seni sağ koymayabilir.
If you think I will let you and your masters, whoever they may be, possess this sort of evil.
Sen ve böyle bir kötülüğe sahip olan efendilerine izin vereceğimi sanıyorsan, kim olurlarsa olsunlar.
Now I'd appreciate if you would get me on the list for Nolan's party tomorrow, so I may see him in his element.
Şimdi bana yarınki Nolan partisi için davetiye alabilirsen memnun olurum, yani gitip kendisiyle görüşebilirim.
Scottie, you may not believe this, but if the decision were mine, I would.
- Scottie buna inanmayabilirsin ama... Karar bana kalsa imzalardım.
I'm gonna take a fresh look at the archives and see if there's some kind of pattern that you may have missed, Gloria.
Arşive gidip senin gözden kaçırmış olabileceğin bir düzen var mı diye bakacağım Gloria.
I may never get half far as you have, but I'll be damned if I don't try.
Belki asla senin kadar yükseğe tırmanamam ama denemezsem pişman olurum.
I may not have the cytron card anymore, but I do have my conscience, and there's a hell of a lot of noise I can make if I don't think you're worthy of the moral sacrifice I made.
Elimde artık Cytron kartı olmayabilir. ... ama benim de bir vicdanım var. Ve bu uğurda pek çok gürültü çıkarabilirim.
Now, I may not be able to kill you. But let's see if this current can.
Seni öldüremiyebilirim ama, bu akım öldürebilecek mi bakalım.
Well, what if I were to say that, um... in the course of cleaning the crime scene, my people... may have gathered evidence.
Peki, ya eğer olay yerini temizlerken... adamlarımın, Cutler ı kimin öldürdüğünü... bulmanızı sağlayabilecek bazı
Now, I may not have been the mother she needed me to be, but I can smell the bullshit in your pockets even if she can't.
Ona gerektiği gibi annelik yapamamış olabilirim ama ne palavralar sıktığını o anlamasa bile ben anlıyorum.
I know it may not seem important, but if the groom does not really care about the wedding, it makes the bride feel like you don't really care about her.
Biliyorum önemli görünmeyebilir, ama damat düğün hakkında gerçekten umurumda değil, eğer bu gelin onu gerçekten umurumda değil gibi hissettiriyor.
Okay, so if you hadn't been drinking so much, then, um, may I ask the story behind this?
Tamam, eğer çok içmediysen o zaman bu hikayenin geri kalanını sorabilir miyim?
If this is about the blockage in the women's bathroom, I may or may not know about that.
Eğer konu kadınlar tuvaletindeki tıkanmaysa ondan haberim olabilir de olmayabilir de.
I may be able to tell him about it if I can get on that elevator with him.
Asansöre binebilirsek onunla konuşabiliriz.
Do you think it's possible that if I smelled like this scent then he may come to talk to me again?
Bu parfümden biraz sıkarsam, gelip benimle konuşmaz mı?
If I'm right... I may also know who shot at him that night.
Bu doğruysa o gece ona kimin ateş ettiğini biliyorum.
I swore an oath to sacrifice my life if necessary so others may live freely, a lesson I learned from someone who did the same for me.
Gerektiğinde, diğerleri özgürce yaşayabilsin diye hayatımı feda edeceğime yemin ettim. Aynısını benim için yapan birinden aldığım bir ders bu.
You may have sweet-talked your way past the help, but if you are here to exact more punishment, you've clearly forgotten who I am.
Hizmetçileri tatlı dilinle uyutmuş olabilirsin ama daha fazla cezalandırmaya geldiysen, benim kim olduğumu unutmuşsun derim.
Well, if those two are on terms again, I may as well give up.
Eğer bunlar barıştıysa ben vazgeçsem iyi olacak.
if i may ask 88
if i may be so bold 44
if i may say so 123
if i may say 41
if it's meant to be 16
if i didn't know better 127
if i were you 923
if it wasn't for you 99
if it is 191
if i knew 98
if i may be so bold 44
if i may say so 123
if i may say 41
if it's meant to be 16
if i didn't know better 127
if i were you 923
if it wasn't for you 99
if it is 191
if i knew 98
if it's not too much trouble 48
if i can 158
if it isn't 54
if it's a girl 43
if i do 197
if it's any consolation 226
if it wasn't 30
if i could 203
if it's the last thing i do 21
if it was 105
if i can 158
if it isn't 54
if it's a girl 43
if i do 197
if it's any consolation 226
if it wasn't 30
if i could 203
if it's the last thing i do 21
if it was 105