If it was up to me traducir turco

If it was up to me, I'd let you on the train like that.

Bana kalsa sizi böyle de trene alırdım.

If it was up to me, I'd put you to work.

Eğer bana kalsa sizi derhal işe alırdım.

I can do without his kind, if it was up to me.

Eğer iş bana kalsa, kaba da davransa müsteriyi kaçırmam.

If it was up to me, I'd do something about them quickly.

Bana kalsaydı, onlarla ilgili bir şeyler yapardım hemen.

You know, if it was up to me, I wouldn't take you one step further.

Biliyor musun, bana kalsa, sana bir adım daha attırmazdım.

If it was up to me, you'd have never got up off the floor.

Bana kalsa bir daha yerden kalkamazdın.

Well, if it was up to me, i'd... i'd, uh... well... if it was up to me, george, i'd like some decent odds for a change.

Peki, eğer bana kalsaydı... Ben eğer bana kalsaydı George değişiklik olsun diye makul bir kavga isterdim.

If it was up to me, it'd be different.

Benimle ilgisi olsaydı farklı olurdu.

If it was up to me, young fellow, we'd have it every day.

Eğer bana kalsa, genç adam, her gün gelirdik.

I'd let you pass if it was up to me.

Bana kalsa sizi geçirirdim.

If it was up to me personally, I'd pay you the moon.

Bana kalsa sana dünyaları verirdim.

If it was up to me, you could take two weeks, but that's what he told me!

Bana kalsa iki hafta verirdim. Ama talimat bu.

If it was up to me, I'd get the hell out right now!

Bana kalsaydı buradan hemen giderdim!

If it was up to me, you wouldn't be going at all!

Eğer bana kalsaydı oraya hiç gidemezdin!

If it was up to me I'd put you up against the wall and shoot you in the back of the head

Karar bana kalmış olsaydı, seni duvara döndürür ve ensenden vururdum.

Well if it was up to me. I'd release you today, send you back to your family.

Eğer bana kalsa seni bugün salar, ailene geri yollardım.

IF IT WAS UP TO ME, I'D SEND THEM TO NAIROBI.

Ben olsaydım onları Nairobi'ye yollardım.

If it was up to me, I'd forget about it.

Bana kalsa unutup giderdim.

Well, if it was up to me, Moose, you'd stay right here from now on.

Peki, şayet bu bana bağlıysa Mus, burada şimdi ve sonrasında da kalabilirsin.

Steve, if it was up to me, you'd have your wife back, and mine too, but it's not up to me.

Steve, eğer bana kalsaydı, karını alırdın, ve benimkini de, fakat elimde değil.

If it was up to me, you'd still be in jail.

Bana kalsa, hâlâ hapiste olurdun.

If it was up to me, I'd give you jigs just enough money to function.

Bana kalsaydı, size yalnız batmayacak kadar para verirdim.

If it was up to me we'd put you down, so make no mistakes.

Hayatın benim ellerimde, o yüzden hata yapma.

If it was up to me, I'd get rid of all of them.

Koç, bana kalsa birini bile almam.

- If it was up to me -

- Elimde olsaydı...

If it was up to me, I would ´ ve gotten you a Barbie.

Bana kalsa, sana Barbie bebek alırdım.

If it was up to me, I'd be as dumb as a post.

Eğer bana sorsalardı, bunu söylerdim.

If it was up to me, they'd be eating cereal every day and wearing the boxes.

Bana kalsa, her gün mısır gevreği yiyip çırılçıplak dolaşırlardı.

Hell, if it was up to me, I'd let you go.

Bana kalsa sizi salardım.

If it was up to me we'd jack it all in now, go back to England and start a family.

Bana kalsa her şeyi bırakıp İngiltere'ye döner... ve aile kurardım.

If it was up to me, I would go elementary, to know how to read.

Bana kalsaydı, ilkokula giderdim ve okumayı öğrenirdim.

But I'll tell you one thing : if it was up to me,

Bana kalsa Weltech hiçbir şey alamaz.

And if it was up to me situated would thus end the story.

Bana kalsaydı bu hikâyenin sonu olurdu.

If it was up to me, I'd shut the lot of'em down tomorrow.

Tom. Eğer bana kalsaydı, Yarın birçoğunu kapatırdım.

Hey, if it was up to me, you could parade her around here naked.

Hey, bana kalsa burada çıplak geçit töreni düzenleyebilirdin.

If it was up to me, I wouldn't have you here... but it's university policy.

Bana kalsa, sizleri almam ama üniversite kuralı böyle.

If it was up to me, you never would have been invited.

Bana kalsa seni asla davet etmezdim.

Well, if it was up to me, there would have been midtoks and elephants.

Bana kalsaydı gösteride midtoklar ve filler olurdu.

If it was up to me, you would never leave the show.

Eğer elimde olsaydı, seni asla diziden çıkarmazdım.

I made up my mind I was going to see you if it took me all week.

Kararımı verdim. Bütün hafta sürse bile sizi görecektim.

I suppose it was a foolish thought, but I thought that if you would talk to Charlie, he'd stop blaming me and staying up in his room.

Sanırım, aptalca bir düşünceydi, fakat sandım ki, Charlie ile konuşursan, beni suçlamayı ve odasına kapanmayı bırakacak.

If it was up to me he'd never find another job, the lout.

Böylece kendine hakim olmasını öğrenir.

It was as if my great rush of anger had washed me clean, purged me of hope, and staring up at that night sky, for the first time I opened my heart to the sweet indifference of the universe, and I felt that it was so much like myself, almost like a brother, that I realised that I'd been happy, and that I was happy still.

Sanki ani öfke nöbetlerim beni temizlemiş içimdeki umudu alıp götürmüştü ve o gece gökyüzüne bakarken kalbimi ilk kez kâinatın tatlı kayıtsızlığına açtım ve tıpkı benim gibi neredeyse bir kardeş gibi olduğunu hissettim ve mutlu olduğumun farkına vardım ve öyle de kaldım.

And if, it seemed to me, in the middle of a battle, whatever was happening, and he spied a pig, he would leap out, unscrew the great hammer you have for breaking tracks, and rush off, bash this pig on the head, drag it back, bring it in through the side pannier door, um, and get hold of these two cans of water and light up the stove, and boil the water and scrape the pig.

Ve, bana öyle gelirdi, çatışmanın ortasındaysak ne olursa olsun, bir domuzu gözetler birden dışarı fırlar, tankı durduran büyük çekicin vidalarını gevşetir aniden saldırarak domuzun kafasına vurur onu geri sürükleyerek tankın yanında bulunan kapının önüne getirir su bidonlarını alıp ocağı yakar suyu kaynatır ve domuzu temizlerdi.

I just asked you to do one thing, just stay awake and watch me just wake me up if it looked like I was having a bad dream and what did you do?

Sana sadece tek bir şey yapmanı söyledim... uyumayacaktın ve beni izleyecektin... Eğer kötü bir rüya görüyor iseydim de uyandıracaktın beni...

But it would be kind of tough for me to fix up your PCP lab if I was dead.

Ama ölü olursam laboratuarını tamir etmem baya zor olur.

Only reason I'd get up was to see if me luck'd changed, but it never has.

Her sabah şansım değişir mi diye uyandım ama asla değişmedi.

Okay. Well, it was my understanding you wanted to be notified immediately if I ever picked up a gamma emission that matched the frequency profile you gave me.

Tamam şey, anladığım kadarıyla eğer bana vermiş olduğunuz belirli bir frekans profiline uyan bir gamma ışını emisyonu bulursam, derhal bilgilendirilmek istemiştiniz.

And I thought if he wanted me even if it was only for one night I was ready to give up everything.

Düşündüm de, o an beni isteseydi sadece bir geceliğine bile olsa her şeyi feda etmeye hazırdım.

Alex, if it was strictly up to me, I'd leave you here to rot too.

Alex, eğer bana kalsaydı ben de seni burada çürümeye bırakırdım.

Believe me, lady, if there was a better way for us to hook up... -... I'd have done it.

İnan bana, hanımefendi, buluşmamızı sağlayacak daha iyi bir yol olsaydı, öyle yapardım.