If that's okay with you traducir turco
290 traducción paralela
And if you want to cheat on your husband, that's okay with me.
Kocanı aldatmak istiyorsan bana uyar.
If you wanna walk out on that... it's okay with me.
Bunu bırakıp gitmek istiyorsan da sen bilirsin.
But if you can't drink with me, that's okay, too.
Ha, benimle içemeyeceksen, o başka.
If you want to go through that old-fashioned rigamarole, it's okay with me.
Peki, madem bu saçma geleneği yerine getirmek istiyorsun benim için sorun değil.
That's okay, if you don't mind Dolores coming along with me.
Tamam, sen de Dolores'in benimle gelmesine aldırmazsan.
And... I'd like to use her as a relief dealer, if that's okay with you.
Senin için uygunsa onu yedek dağıtıcı yapmak isterim.
If that's okay with you, Frank.
Bu sana uyuyor mu, Frank?
Get on with it, Pope. Okay, pal, if that's the game you want to play, we'll get right down to the nitty-gritty.
Tamam, eğer öyle istiyorsan sadede gelelim.
If that's okay with you, just don't say anything.
Senin için de uygunsa bir şey söyleme.
Okay, if that's how you want it ; with pleasure!
Pekala, eğer istediğin buysa ; zevkle!
And I want you all to know that if you're havin'any trouble with, say appendicitis, heart attacks.... That's okay. There's no problem.
Ve bilmenizi istiyorum ki eğer bir probleminiz olursa apandisit, kalp krizi gibi, sadece söyleyin....
The ambassador can see you this afternoon at 3 : 30, if that's okay with you.
Büyükelçi sizinle öğleden sonra 3 : 30'da görüşecek.
If that's not okay with you, sue me... and I'II fight you all the way to the Supreme Court.
Eğer bu tamam değilse beni dava et seninle mahkemede sonuna kadar mücadele ederim.
Um, Mrs. Rhoades, Mr. Rhoades said that if it's okay with you that I can have a party.
Bayan Rhoades Bay Rhoades sizin için bir mahsuru yoksa parti düzenleyebileceğimi söyledi.
That is, if it's okay with you.
Eğer, senin için de bir sorun yoksa.
- No, I think I'll just go for a walk, if that's okay with you.
Geliyor musun?
BUT I'D LIKE TO GET DOWNSTAIRS, IF THAT'S OKAY WITH YOU.
Ama... Eğer sakıncası yoksa aşağı inmek zorundayım.
If that's okay with you?
Eğer senin için de uygunsa.
Every time that Mom goes out, she asks if it's okay with you.
Annem her gidişinde sana sakıncası var mı diye soruyor.
If that's okay with you.
Sen de istersen.
I'm going to take over Laura's route if that's okay with you.
Sorun olmazsa Laura'nın görevini devralmak istiyorum.
Ruth-Anne, I probably can't make it till a little past 10 : 00 tonight, if that's okay with you. Let's go, girls.
Gidelim kızlar.
I mean, you know, if that's okay with you,
Yani, demek istiyorum ki senin için de bir sorun yoksa
If that's okay with you.
Eğer sorun olmazsa.
That's if it's okay with you.
Senin için sakıncası yoksa.
I'd like to brief them, if that's okay with you.
Sizin için sakıncası yoksa onlara ben brifing vermek isterim.
If that's okay with you.
Sence sakıncası yoksa.
You know, if you want to hang out with Cheryl, that's okay.
Eğer Cheryl ile takılmak istiyorsan, önemli değil.
Check if you're in, if it's okay, that you haven't got anybody with you or anything, that you're by yourself.
Evde misin, müsait misin, yanında biri olup olmadığı ya da yalnız olup olmadığını sormak için.
I'd prefer to come back later, if that's okay with you.
Daha sonra gelmeyi tercih ederim, eğer bu size uygunsa.
Okay, look, if you two want it on your conscience that this occasion went by... and you did nothing, that's fine with me.
Tamam, bak, eğer sizin içiniz birşey yapmama konusunda rahatsa... o zaman yapmayın, bana göre hava hoş.
Uh, I thought we'd start in Jefferies tube 32 - B enhance the astrometric sensors- - if that's okay with you.
Ah, astrometrik sensörleri geliştirmek üzere, Jefri kanalı 32-B'den başlayacağımızı düşünmüştüm- - eğer senin için de tamamsa.
- If that's okay with you.
Eğer istersen.
Now, let's get back to Ulysses S. Grant, if that's okay with you.
Şimdi tekrar Ulysses S. Grant'e dönelim, bir itirazınız yoksa.
If that's okay with you?
Eğer sizin için problem yoksa?
Well, I could give you a robot if that's okay with you.
Adamım yok, ama bir robot isterseniz...
I would like to use the facilities myself, if that's okay with you? Okay.
Mahsuru yoksa orayı ben de kullanmak istiyorum.
Okay, if you haven't slept with that guy yet, would you start?
Peki, eğer o adamla daha yatmadıysan, artık yatar mısın?
But if you're gonna do this, you make sure you're doing it for the right reasons because you're the one that's gonna have to live with it, okay?
Ama bunu yapacak isen doğru sebepler için yapmalısın çünkü bununla yaşayacak olan sensin, tamam mı?
- If that's okay with you?
- Sakıncası var mı?
I want to introduce him to you, If that's okay with you.
Seninle tanıştırmak istiyorum, senin içinde uygunsa.
But it's okay to stab someone with a pencil if that person kept bothering you.
Birisine kalem saplamak, uygun birşey eğer sürekli senle uğraşıyorsa.
You know that it's not gonna be okay with Dean if I'm studying with Jess.
- Dean, bunu öğrenirse iyi olmaz.
And I think that I might've done it on purpose...'cause I'm not okay with you and Jackie... and I don't know if I ever will be.
Ayrıca bilerek yapmış da olabilirim çünkü Jackie ile sana eyvallah demiyorum diyecek miyim onu da bilmiyorum.
- If that's okay with you.
- Sence de uygunsa.
- Of course I like what you're doing but I like it done with artistry, with grace, and that means, if you're gonna eat each other, you must find a way to do it tastefully, okay?
- Tabii ki beğendim ama daha sanatsal, daha zarif bir şekilde yapılınca daha çok beğenirim. Ve bu da demektir ki, o kabinde birbirinizi yalayacaksanız bundan tat almanın bir yolunu bulmalısınız. Tamam mı?
I'd love to take a look, if that's okay with you.
Evet, aslında bir bakmak isterdim, sizce mahzuru yoksa.
We'll speak for Katie, Mr. Markum. If that's okay with you.
Sence mahsuru yoksa Katie'yi biz temsil edeceğiz.
You know, we had to take our little brothers to nursery school... if that's okay with you.
Biliyor musun, senin için sorun değilse, kardeşlerimizi... okula bırakmamız gerek.
But if it's okay with you, that's it. "
Ama eğer senin için tamamsa tamamdır "
A family friend, if that's okay with you.
Aile dostumla, sizin için bir sorun yoksa.