If you'd like to follow me traducir turco
39 traducción paralela
If you'd like to follow me over here.
Ve şuradaki...
If you'd like to follow me.
- Eğer beni izlerseniz...
If you'd like to follow me, there's a table for two over by the window.
Beni takip ederseniz pencerenin yanında iki kişilik bir yer var.
If you'd like to follow me in an orderly line.
Eğer hoşunuza gittiyse, sıraya girin ve beni izleyin.
If you'd like to follow me, please.
Beni takip edebilir misiniz, lütfen.
If you'll just follow me, I'd like to present you... with my new line of one-of-a-kind mailboxes.
Sana türünün tek örneği olan posta kutularını takdim etmek istiyorum. - Çok güzel görünüyorlar.
- If you'd like to follow me.
- Beni izleyin lütfen.
- Aye. If you'd like to follow me, sir.
Beni takip eder misiniz, efendim?
- If you'd like to follow me, ma'am.
- Beni izleyin, bayan.
If you'd like to follow me.
Beni takip edebilirseniz.
Well, I'm afraid that's all for today, so if you'd like to follow me...
Korkarım ki turumuz burada bitiyor, beni takip ederseniz...
If you'd like to follow me...
Şimdi beni takip ederseniz...
Ladies and gentlemen if you'd like to follow me, please.
Bayanlar ve baylar, beni takip eder misiniz lütfen?
If you'd like to follow me, the wedding photographs will be taken in the garden.
Beni takip edin lütfen, düğün fotoğrafları bahçede çekilecek.
But you're more than welcome to follow me there, if you'd like.
Ama oraya kadar beni izlemek istiyorsan buyur izle.
Miss Gregg is greeting a few special guests upstairs. Yes, yes... If you'd like to follow me.
Beni izler misiniz?
If you'd like to follow me.
Beni takip edin lütfen.
If you'd like to follow me. Yes.
- Eğer beni takip ederseniz -
If you'd like to follow me, Mr. Grayson.
Beni takip edebilirsiniz Bay Grayson.
If you two gentlemen would please follow me to security, we have a few questions we'd like to ask you.
Beyler, lütfen beni güvenliğe kadar takip edin,... sormak istediğimiz bir kaç sorumuz var.
If you'd like to follow me.
Lütfen beni takip edin.
If you'd like to follow me.
Beni takip eder misinz.
If you'd like to follow me, please.
- Lütfen beni takip edin.
If you'd like to follow me.
- Beni takip edin lütfen.
Well, if you'd like to follow me...
Eğer beni takip ederseniz...
Sir, if you'd like to follow me.
Efendim, beni takip edin lütfen.
If you'd like to follow me.
Beni izlerseniz.
Mr. Delarge is waiting in his office, if you'd like to follow me, please.
Bay Delarge ofisinde bekliyor, beni takip edin lütfen.
There is the least of custom that even a low life should follow, there is a heart to keep even for a courtesan like me. If you keep insisting on my service, I'd rather jump out of here.
Düşük bir hayatın bile görgü kuralları vardır bir cariyenin bile kalbi vardır size hizmet etmem konusunda ısrar edecekseniz buradan atlarım daha iyi.
You think Gareth would have been able to follow you guys if you'd have just put a bullet in my brain? Cut me up like your sister did?
Sen beynime bir kurşun sıkmış olsaydın kız kardeşin gibi beni kesmiş olsaydın Gareth sizi takip edebilir miydi sence?
We have an ambulance waiting and have secured the route to the University Hospital, if you'd like to follow me...
Ambulans sizi bekliyor. Üniversiteye giden yolların güvenliği de sağlandı. Eğer beni takip ederseniz...
If you'd like to talk while I do so, follow me.
Ben bunu yaparken benimle konuşmak istiyorsan beni takip et.
If you'd like to follow me, Mr Norris.
Beni izleyin Bay Norris.
Ah, Mrs Slater. If you'd like to follow me...
Bayan Slater, beni takip eder misiniz?
If you'd like to follow me, please.
Beni takip etmek ister misiniz, lütfen?
If you'd like to follow me.
Beni takip edin.
Well, if you'd like to follow me.
Dilerseniz beni takip edin.
If you'd like to follow me, Jenny,
Beni takip etmek istersen, Jenny,
If you'd like to follow me, Mr Blake.
Beni izleyin lütfen, Bay Blake.