If you don't mind my saying traducir turco
133 traducción paralela
If you don't mind my saying, I find you extraordinarily attractive.
Eğer söylediklerimin bir mahsuru yoksa, seni fazlasıyla çekici bulduğumu söyleyeyim.
Don't you want this? No, and if you don't mind my saying so, neither do you.
O bir hediyeydi, çerçeve yaptırdım.
- All day you've been acting... - If you don't mind my saying so... mind your own business.
Rudolph Valentio'dan gelen bir aşk mektubu.
If you don't mind my saying so, Miss Judith it's better if you take charge of the ribbons and leave the handling of the horses to me.
Eğer kusuruma bakmazsanız Bayan Judith... siz kurdelelerle uğraşıp... atlarla ilgilenmeyi bana bıraksanız daha iyi olmaz mı?
If you don't mind my saying so, you ought to get a new baker.
Kusura bakma ama, Yeni bir fırıncı almalısınız.
You're a character, if you don't mind my saying so.
Bunu söylememe kizmayin, bir alemsiniz.
If you don't mind my saying so.
Böyle söylediğim için bağışlayın.
Mr Bradley, if you don't mind my saying so, I think you're a ringer.
Bay Bradley, söylememde bir sakınca görmezseniz, siz tıpatıpsınız.
Well, if you don't mind my saying so... I'm very sorry for you too, Mr. Amberly.
peki, izin verirseniz... sizin için de üzgünüm, Mr.Amberly.
I'm surprised at you, Father, if you don't mind my saying so.
Kusuruma bakmayın, ama beni şaşırttınız peder.
If you don't mind my saying so, Albert, he's got it all over you.
Kusura bakma ama Albert, sen bu adama rakip olamazsın.
If you don't mind my saying so, that was a pretty stupid thing to do.
Sözümden alınmazsanız, yapılacak aptalca bir şeydi.
If you don't mind my saying, so, sir, you look ever so tired.
Kusura bakmayın ama beyefendi, çok yorgun görünüyorsunuz.
Miss Brown, if you don't mind my saying so, will make a lovely bride.
Bunu söylememi maruz görün, bayan Brown çok hoş bir gelin olacak.
Doesn't that seem a little odd, if you don't mind my saying so?
Umarım bu şekilde konuştuğum... için beni tuhaf karşılamazsın.
Look, it... if you don't mind my saying so...
Sakıncası yoksa size bir şey sormak istiyorum.
Listen, if you don't mind my saying so, you seem a little erratic.
Dinle, biraz düzensiz görünüyorsun.
And about the steam bath, kid... there's one little improvement you can make, if you don't mind my saying so.
Ayrıca buhar banyosuna gelirsek orada güzel bir ilerleme katedebilirsin diye düşünüyorum.
It's better than your regular, if you don't mind my saying.
Kusura bakma ama öncekine göre daha iyi.
If you don't mind my saying so, sir.
Sözüme aldırmazsanız efendim.
And also of the Chancellor, if you don't mind my saying so.
Belirtmemde bir sakınca yoksa, aynı zamanda şansölyenin de fikri.
If you don't mind my saying so, doctor, why are you so interested in coming back?
Söylememde sakınca yoksa doktor, niye ofise gelmeye bu kadar heveslisiniz?
If you don't mind my saying so, anybody who's susceptible to gout shouldn't be...
Damla hastalığı olanlar kullanmamalı...
And if you don't mind my saying so, sir, she's quite beautiful.
Ve söylememin bir mahsuru yoksa, o oldukça güzel biri.
We're in this plot together, if you don't mind my saying so.
Kusura bakmazsınız bu planın ikimizin olduğunu söylemek isterim.
If you don't mind my saying so, you see, you have a very loud thumb.
Kusura bakmazsanız baş parmağınızın çok ses çıkardığını söylemek isterim.
If you don't mind my saying, I think you should get a job.
Eğer dediğimi yapmazsan, bence bir iş bulman gerekecek.
But if you don't mind my saying so,
Fakat söylememin sakıncası yoksa,
If you don't mind my saying so... I think you're too thin.
Lütfen kusura bakmayın ama bence fazla zayıfsınız.
If you don't mind my saying.
Lafımdan alınmazsan...?
If you don't mind my saying so, Cullen, I think there's a little too much cash on the floor these days.
Sakıncası yoksa Cullen, kişisel düşüncem bu günlerde, katta çok fazla nakit var.
If you don't mind my saying so, you're a star.
İzninle söyleyeyim, sen bir yıldızsın.
If you don't mind my saying so, your Lordship, The Lord Fauntleroy has won the hearts of the whole village with what he's done.
Söylememe izin verirseniz lordum, Küçük Lort Fountleroy... Bu yaptığıyla bütün köyün hayranlığını kazandı
If you don't mind my saying so...
Öğüt vermeme izin verirseniz...
If you don't mind my saying so there seems little point in leaving the hospital and then coming to sit here like Niobe prior to being turned into stone.
Söylememde sakınca yoksa hastaneden ayrılmanın, sonra da buraya gelip birazdan taşa dönüşecek Niobe gibi oturmanın pek anlamı yok.
You disappoint me, if you don't mind my saying so.
Kusura bakmayın ama, beni hüsrana uğrattınız.
if you don't mind my saying, - it's not a very good choice No, this house is most terribly unsafe.
Berbat çalıyor ama karım şarkı söylerken onun farkına varan olmuyor.
If you don't mind my saying so, that was real dumb.
Söylememe kızmazsın umarım çünkü bu çok salakçaydı.
If you don't mind my saying so, Mrs. Hurst... that fruit punch stain dried real nicely.
İzninizle bir şey söyleyebilir miyim Bayan Hurst? Meyve kokteyli lekesi kuruyunca çok hoş oldu.
If you don't mind my saying so, Mr. Van Rees, these years in the military had made a fine figure of a man out of you.
Söylediklerimi yanlış anlamayın bay Van Rees ama askeriye size yaramış.
If you don't mind my saying, you have a beautiful daughter.
Beni mazur görün ama çok güzel bir kızınız var.
If you don't mind my saying so, you're losing some of your elasticity.
Kusura bakmayın ama esnekliğinizi kaybediyorsunuz.
If you don't mind my saying so, I think you have great legs.
Eğer söylememin sakıncası yoksa, mükemmel bacakların olduğunu düşünüyorum.
If you don't mind my saying, Julian that's a very strange fantasy.
Bu söyleyeceğim için kusura bakma Julian ama çok tuhaf bir fantezi.
If you don't mind my saying, I have noticed your ill humour lately.
Söylememin sakıncası yoksa, son zamanlarda biraz huysuzlaştın.
If you don't mind my saying, that's a lovely color lipstick you're wearing.
Yanlış anlamayın ama, rujunuzun rengi çok güzel.
And the further south we come, the colder he feels. If you don't mind my saying, it was the most extraordinary time for Mrs Touchett to go to America.
Kusura bakmayın ama Bayan Touchet... çok uygunsuz bir anda Amerika'ya gitmeye karar verdi.
If you don't mind my saying, you folks don't look like you're here for the trout.
Her düşündüğümü söylememe alınmazsanız, buraya alabalık tutmaya gelenlere hiç benzemiyorsunuz.
If you don't mind my saying so.
Benzetmemde sakınca yoktur umarım.
In my view, Mr. Cooper's delusional, if you don't mind my saying so.
Görüşüme göre, Bay Cooper hayal gördü.
- Miss Peters crawling... ... if you don't mind my saying so, it sounds a little like shock.
- Peters, bu şoka benziyor.