If you like it traducir turco
8,804 traducción paralela
If you like it, it's yours, and we'll work out the finer details later.
-... işin detaylarını daha sonra konuşuruz.
But I'm also a person, and it would be nice if you talked to me like one.
Ama ben de bir insanım, ve benimle insan gibi konuşursanız çok daha iyi olur.
And what if you hate it? A-and if you do it for me and-and you don't like it, I don't know, you might blame me.
Ve bu işi benim için kabul edersen ve sonra hiç sevmezsen, beni söyleyebilirsin.
Look, if you knew what it was like back there, what I've seen, you'd understand.
Eğer geldiğim yerin nasıl olduğunu bilseydin gördüklerimi görseydin, sen de hak verirdin.
God, it would be so amazing if there were a way you could just, like, watch a movie instantly, like, the moment you think of it.
Bir filmi, düşündüğün anda izleyebilmenin bir yolu olsa harika olurdu.
If you don't like it, there's hundreds of out-of-work actresses that'd be happy to have your job.
Beğenmiyorsan, dışarıda işini almak isteyen yüzlerce aktris var.
If you can't find anything you like, just turn it off.
Sevdiğin bir istasyo bulamıyorsan kapat gitsin.
If you live each day like it's your last, Someday you'll be right.
Her gününü son gününmüş gibi yaşarsan bir gün haklı çıkarsın.
I mean, I have an NDA disclosure if you'd like it.
Ş unu diyorum ki NDA telif hakları bende.
- Put it on the 6 : 00 news if you like.
- Eğer istersen 6 : 00 haberlerine koy.
Like, if it wasn't for us, you wouldn't even know about your dad.
Eğer biz olmasaydık babanla ilgili şeyi bilmiyor olacaktın.
Sir, if you'd like to assure Mrs. Kenney of our intentions, I'll find the dog and bring it to you as soon as I do.
Efendim eğer niyetimizi Bayan Kenney'e temin ederseniz ben de elimden geldiğince hızlı bir şekilde köpeği bulup size getiririm.
Well, if you don't like the way he's running things do something about it.
Eğer işleri yürütme şeklini beğenmiyorsan bu konuda bir şeyler yap.
If I thought it'd help the lad, I'd do it like a shot, you know that.
Adama yardımı olsa hemen yapardım bunu sen de biliyorsun.
What? You seem cool, and if it was up to us, we'd make it painless, but this has to look like an accident.
İyi birine benziyorsun ve bize kalsa bunu acıtmadan yapardık ama kaza gibi görünmek zorunda.
If it bothers you, I can put her in a hotel somewhere, like the Roosevelt.
Seni sıkıyorsa bu durum, yakınlarda bir hotele gönderirim onu... Roosevelt gibi.
If they don't accept you, it's like it never happened, but if they do, and you win, you're $ 20,000 richer, minus my industry-standard commission of 25 %, which you could look up, but I wouldn't.
Seni kabul etmezlerse, daha önce hiç olmadı, ama olursa, ve kazanırsan, 20.000 dolar zengini olursun, eksi benim % 25 standart endüstri komisyonum, sen ararsın, ben değil.
So even if doesn't look like what you pictured, it's just nice to be anywhere with anyone who actually cares about you.
Yani, her ne kadar kafanda kurduğun gibi olmasa da sana gerçekten değer veren birisinin yanında bir yerlerde olmak çok güzel bir his.
Usually it's postmortem gas production that brings a body to the surface, but if you freeze it, it'll rise to the top like ice cubes in a drink.
Normalde ölüm sonrası gazlar yüzünden ceset yüzeye çıkar, ama dondurursan içkideki buz gibi direk yukarı çıkar.
- Well, you wouldn't know what a rhino looked like if it shoved its horn through your throat.
Boynuzu boğazına soksa bile bir gergedanın neye benzediğini bilmezsin.
It's a matter we'd like to take up directly with the CEO of this establishment, if you don't mind.
Doğrudan bu şirketin CEO'suyla konuşmak istiyoruz. Müsaade edersen.
Mother Nature doesn't like it if you rearrange her furniture.
Onun eşyalarını düzenliyorsan Doğa ana bundan hiç hoşlanmaz.
If it was just an honest misunderstanding like John says, then he won't care if you call him, will he?
Eğer bu John'un dediği gibi sadece masum bir yanlış anlaşılma ise arayıp aramaman umurunda olmaz, değil mi?
If you don't mind, Thomas, as a fellow marine, I'd like to take care of it.
Senin için de uygunsa Thomas, bir deniz piyadesi olarak cenaze işini halletmek isterim.
No, I mean, if you're saying it's great, then it must be great, I just... you don't really seem like you're...
Yok, yani sen harika diyorsan, o zaman harika olmalı. Sen pek şey gözükmüyorsun...
When you had the heart attack, it's just, like, you know, what if... like, what if I lost you, and I didn't... and you were mad at me?
Kalp krizi geçirdiğinde dedim ki ya seni kaybedersek?
I was thinking, maybe, I could rent out the upstairs, you know, the office space, and the extra studios, collect a little rent and then keep the downstairs for myself and then, you know, if things come back, maybe I'll take over the whole shop again but until then it seems like maybe it would be a way to...
Düşünüyorum da, belki aşağıyı kiraya verebilirim, ofisleri ve ekstra stüdyoları kiralarım, üst katı kendim kullanırım sonra bir şeyler olursa belki de bütün dükkanı alırım tekrar ama o zamana kadar en iyisi bu olacak.
And, you know, it'd be kind of cool if he played an instrument or something. Like a...
Ve bir enstrüman falan çalsa havalı olurdu.
If you'd like it to.
Olabilir.
I will be back soon, and if your D-series fails the check, you get one of these whether you like it or not.
Yakında döneceğim ve D serin kontrolden geçemezse beğensen de beğenmesen de bunların birini alacaksın.
How would you like it if one of my co-workers tried to bone me at one of my office parties?
Ya iş arkadaşlarımdan biri bana asılsa hoşuna gider mi?
Hey, look, if I admit that I maybe messed up with Candace, could you maybe not make it seem like I changed as a person?
Candace konusunda hata ettiğimi itiraf edersem bir birey olarak değişmediğimi düşünebilir misin?
Hey. If it makes you feel any better the suit really makes you look like a gentlemen.
Kendini iyi hissettirecekse o takım seni tam bir centilmen gibi göstermiş.
If it's bad, you don't like it, you just walk away from it.
Kötüyse beğenmezsiniz ve bir daha da dinlemezsiniz.
I know it's not even like I can't trust you, it's just you can't trust men in general, even if they're new men and they're you.
Sana güvenmediğimden de değil... Sadece genel olarak erkeklere güvenilmez. Yeni tarzda erkekler olsalar bile...
You all keep standing at post if you feel like it.
İçinizden geliyorsa yapmaya devam edin.
I guess to make it really intriguing, one of us should be visibly injured in a way that makes you wonder how it happened Like if Britta had a black eye.
Daha da merak uyandırmak için, birimiz yaralanabilir. Mesela Britta'nın bir gözü morarmış olsun.
If I've learned anything from living in this city, it's this : act like you belong, and the world is your oyster.
Bu şehirde yaşamak bir şey öğrettiyse bana, o da şudur ortama ait gibi davranırsan dünya istiridyen olabilir.
Hey, how would you like it if I went,
Şöyle yapsam daha mı iyiydi?
If you're spreading the cure, I'd like to be a part of it.
Tedaviyi dağıtacaksanız bunun bir parçası olmak isterim.
If you go up to 8000m, it seems like you'll discover the meaning of life.
8000 metreye çıktığınızda ise hayatın anlamını çözeceğinizi sanırsınız.
"If you don't like it in the gutter, get out of the gutter."
"Bizde işler böyle, işine gelmiyorsa bas git."
Now, it's going to take coordination, a lot of attention from both of you, especially with an adolescent who doesn't like to take medication and misses French fries, but if you stay on him, work together,
Şimdi koordine olmalı. İkinizin de dikkat edeceğiniz çok şey var. Özellikle ilaç almayı sevmeyen ve patates kızartmasını özleyen bir ergenle.
Mr. President, if it pleases you, I'd like my partner, to deliver our case.
Sayın Başkan, müsaade ederseniz ortağımın önerimizi sunmasını istiyorum.
It was just like I said, people will be good if you give them the chance.
Tıpkı dediğim gibi oldu. Eğer onlara bir şans verirsen insanlar iyi olabilir.
If it's all right with you, I'd like to make sure Mr Hobb gets it myself.
Sana da uyarsa bunu Bay Hobb'un aldigindan emin olmak isterim.
Hey, if you like the way it looks, that's all Tory.
Bu şekilde beğendiysen, hepsi Tory'nin sayesinde.
And if you don't do it, I'm gonna go out on the street and tell everybody how you cried like a baby when you got in here.
Ve eğer yapamazsan, dışarı çıkıp herkese, buraya geldiğinde nasıl bebekler gibi ağladığını anlatacağım.
- And if it's too strong for you that's too bad because I'm gonna drink it - just like it is.
-... yazık sana çünkü ben bunu bu şekilde içeceğim.
I mean, if you're auto-tuned, it's like anybody could be a rock star.
Elektronik müzik yapan herkes rock yıldızı olabilir.
not like that why are you embarrassed if not like it ah fuck
Öyle bir şey yok deyip alıyorsun bir de. Değilmiş miş.
if you want 1750
if you're happy and you know it 31
if you don't mind me asking 146
if you don't mind 1583
if you 535
if you want to talk to me 22
if you can't beat' em 19
if you're hungry 89
if you don't 701
if you don't eat 20
if you're happy and you know it 31
if you don't mind me asking 146
if you don't mind 1583
if you 535
if you want to talk to me 22
if you can't beat' em 19
if you're hungry 89
if you don't 701
if you don't eat 20
if you like 1152
if you please 567
if you don't talk 19
if you need anything 442
if you ask me 829
if you're 71
if you can't 87
if you want it 177
if you need me 248
if you don't believe me 187
if you please 567
if you don't talk 19
if you need anything 442
if you ask me 829
if you're 71
if you can't 87
if you want it 177
if you need me 248
if you don't believe me 187