If you want to talk about it traducir turco
212 traducción paralela
If you want to talk about it, please speak to my successor.
- Eğer bunun hakkında konuşmak istiyorsan, lütfen halefimle konuş.
O.k. I'm going to the next room and if you want to talk about it right now!
Tamam. Yan odaya geçiyorum ve bunu şu anda konuşmak istiyorum!
It's none of my business, but if you want to talk about it, I'm here.
Beni ilgilendirmez ama, benimle konuşmak istersen, buradayım.
Phoebe, if you want to talk about it, I'm here.
Phoebe, eğer benimle konuşmak istersen, Ben buradayım.
If you want to talk about it, I will give you one minute.
Eğer konuşmak istersen, sana bir dakika verebilirim.
If you want to talk about it... That.
Eğer bunu konuşmak istersen yani senin...
There's some left if you want to talk about it.
Konuşmak istersin diye biraz ayırmıştım.
I know you're OK... but... if you want to talk about it, it's OK.
İyi olduğunu biliyorum ama eğer konuşmak istersen, hiç sorun değil.
If you want to talk about it, that is.
Konuşmak istersen buyur.
And we'll talk about it more tomorrow if you want to.
İstersen yarın daha fazla konuşuruz.
If you don't want to talk about it, okay.
Bunu konuşmak istemiyorsan, sorun değil.
But I want to talk about it now, first, if you'll let me.
Ama izin veririseniz, sizinle şimdi konuşmak istiyorum.
We won't even talk about it, if you don't want to.
Eğer istemiyorsan bu konuda konuşmayız bile.
Oh, no... I don't mind if you don't want to talk about it.
Konuşmak istemiyorsan bence mahsuru yok.
David, if you don't want to talk about it, let's don't.
David, konuşmak istemiyorsan konuşmayalım.
If you don't want to talk about it...
Peki, tamam. İstemiyorsan konuşmak zorunda değilsin.
I don't want to hear about it! If you want to go and talk to her, do it!
Onunla konuşmaya gitmek istiyorsan, durma git!
I don't want to talk about it. If you like, I can bring it by and you can verify it afterwards.
İsterseniz sonra buraya getiririm ve olayı doğrularsınız.
If you want to talk about guns why is it that there's a gun shop on every corner here?
Silahlardan bahsetmek isterseniz neden her köşe başında silah dükkanı var?
If you don't want to talk about it, don't force yourself. I want to have children.
Baksana, bu konuda konuşmak istemiyorsan, kendini hiç zorlama.
If you feel up to it, May... there is something I want to talk to you about.
Eğer müsaitsen May... seninle konuşmak istediğim bir şey var.
If you don't want to have kids, we should talk about it.
Çocuk sahibi olmak istemiyorsan bu konuyu konuşmalıyız.
Oh fine, if you don't want to talk about it, don't talk about it.
Öyle olsun. Anlatmak istemiyorsanız, anlatmazsınız.
When a juror visits a judge, it can have serious consequences. If you still have a problem, and you want to talk about it, -
Bir jüri üyesi hakime giderse bu çok ciddi sonuçlar yaratabilir.
If you knew anything about sports, there's about 6 teams up here, so I don't want to talk about it, OK?
Spordan anlasan burada altı takım olduğunu bilirdin. Ama bunu konuşmak istemiyorum, tamam mı?
If you want, maybe I'll talk to my father about it.
Çok istiyorsan, bu konuda babamla konuşabilirim.
You don't have to talk about it if you don't want to.
Eğer istemiyorsan, onun hakkında konuşmak zorunda değiliz.
Look, Alison, I understand if you don't want to talk about it.
Bak, Alison, eğer konuşmak istemezsen anlarım.
If you don't want to talk about it.
Madem konuşmak istemiyorsun.
- If you don't want to talk about it, that's fine, Andie, but don't lie to me.
- Konuşmak istemiyorsan tamam, Andie. Ama bana yalan söyleme. Lütfen.
If you ever want to talk about it.
Eğer onunla ilgili konuşmak istersen.
We don't stand on ceremony here, so if there's anything that you want to talk about, just go ahead and blurt it out, okay?
Burada resmilik yok, bu yüzden eğer konuşmak istediğin bir şey varsa çekinme söyle tamam mı?
Look, um, we can talk about it later if-if you want to.
İstersen bunu sonra konuşalım. Şu anda...
If you do not want to talk about it it's ok, no problem.
Eğer bunun hakkında konuşmak istemezsen sorun değil.
- If you ever want to talk about it...
- Bu konuda konuşmak istersen...
You don't have to talk about it... -... if you don't want to.
Eğer istemiyorsan bunun hakkında konuşmak zorunda değilsin.
It's okay if you don't want to talk about it.
Anlatmak istemezsen anlarım.
I know now is not the time to talk about it... but if before we leave you take a few minutes... to get your mind off all of this craziness... there's something real important I want to talk to you about.
Biliyorum bundan bahsetmenin sırası değil ama buradan ayrılmadan önce bütün bu çılgınlıklardan kafanı kaldırabilirsen seninle konuşmak istediğim çok önemli bir şey var.
Some kids would rather get beat than talk about it, so if you want to get to the truth call Brad Larkin down here.
Bazı çocuklar konuşmaktansa dayak yemeyi tercih eder. Yani eğer doğruyu istiyorsanız Brad Larkin'i çağırın.
I appreciate how much you care about my life but if you want to talk about how I should live it we should find a different subject.
Hayatıma bu kadar değer vermeni takdir ediyorum ama nasıl yaşamam gerektiğini konuşmak istiyorsan başka bir konu bulmalıyız.
- If you don't want to talk about it...
- Bu konuyu konuşmak istemiyorsan... - Hayır.
- No... no if you don't want to talk about it, that's cool.
- Hayır, hayır. Konuşmak istemezsen sorun değil.
Yeah, you know, man... if you don't want to talk to me about it, I don't want to be a problem.
Evet, bilirsin işte... Bana anlatacak bir şeyin yoksa, sana sorun çıkarmak istemem.
If you want to talk about this, take it up with your wife directly!
Bunları anlatacaksan beni arama karını ara!
OK, Peter, you don't have to talk about it if you don't want to.
Peter, istemiyorsan bunun hakkında konuşmak zorunda değilsin.
- We don't have to talk about it if you don't want to.
- İstemiyorsan, konuşmayabiliriz. - Hayır.
Well you don't have to talk about it, if you don't want to.
Bundan söz etmek zorunda değilsin. Eğer istemiyorsan.
But if there's something you want to know, talk to him about it.
Ama eğer bilmek istediğin bir şeyler varsa, bunu onunla konuşmalısın.
But I just want you to know if you ever need to talk about it, or if there's ever a situation other than math that you want to talk about... I want you to know that you can always talk to me.
Ama bilmeni isterim, bu konuda konuşmak istersen ya da matematik dışında konuşacağın bir mesele varsa benimle her zaman konuşabilirsin.
Danny, I want you to talk to the ex-boyfriend... about this misconduct charge. See if he can shed any light on it.
Danny, kötü giden davayla ilgili eski erkek arkadaşıyla konuşmanı istiyorum.
It's an advice question, and if you don't want to talk about it, I completely understand.
Şimdi eve gitme vakti. Emin misiniz? Evet, pantolonunu giydikten sonra herhalde daha iyi olursun.