Ihop traducir turco
126 traducción paralela
"Men Who Leave Their Wives for IHOP Waitresses" is on Geraldo.
"Eşilerini * IHOP'taki Garson Kızlar İçin Terk eden Adamlar" Geraldo'da.
She's still not talking to me for lying and saying I was taking her to IHOP.
Yalan söylediğim ve IHOP'a yemeğe götüreyim dediğim için halen benimle konuşmuyor.
Speaking of a pig in a blanket I have an IHOP coupon here I'm not sharing with anybody.
Dürümden bahsetmişken elimde yemek kuponu vardı ama kimseyle paylaşmayacağım sanırım.
- At least it wasn't before an IHOP!
- İyi ki çörekçi önünde durdurmamış!
No, it's just a good thing to know for when we're at the IHOP.
Hayır, Bunu IHOP'da iken öğrendiğim iyi oldu.
No more IHOP.
Daha fazla IHOP yok.
What we're serving, my lady, is a pretty close replica of ihop's famous rooty-tooty - fresh-and-fruity pancakes.
Servis ettiğimiz şey, hanımım IHOP'un meşhur Düt Dürü Düt Taze ve Meyveli Kreplerinin aslına çok yakın bir kopyası.
There's an IHOP by the dry cleaners.
Kuru temizleyicinin yanında bir yer var.
First you wouldn't dance with the hotties, and then we go to the lHOP, and those hotties are even hotter, and you disappear!
Önce o kaynayan kızlarla dans etmedin, sonra IHOP'ye gittik ve kızlar daha da sıcaktı ama sen kayboldun.
Soon you'll forget about Wednesday night at IHOP... and then Friday night at karaoke... and I got hit by a car today.
Yakında IHOP'taki çarşamba gecesini ve Karaoke'deki Cuma gecesini unutacaksın. Bu arada bugün bana bir araba çarptı.
Can we go there Wednesday instead of IHOP?
Çarşamba günü IHOP yerine oraya gidelim mi?
But Wednesday is IHOP.
Ama Çarşamba günü IHOP günüdür.
Yeah, but Wednesday is IHOP.
Evet, ama Çarşamba IHOP günüdür.
I want French pancakes, like at IHOP.
Ben IHOP'taki gibi Fransız gözlemesi istiyorum.
Just the same kind like they have at IHOP.
Aynısını istiyorum. IHOP'taki gibi.
Sometimes if you rub her belly... and then if you tell her two stories... and give her half an IHOP corn muffin... then sometimes she sleeps.
Uyuyamadığı zamanlarda göbeğini okşayıp ona bir iki masal anlatırsanız veya IHOP mısır gevreği verirseniz işe yarayabilir.
Half an IHOP corn cake.
Yarım parça IHOP mısır keki.
Red Lobster is the IHOP of shellfish.
Red Lobster sert bir hip-hop çı.
Coffee is good, though, at IHOP.
Aslında IGE'de kahve iyidir.
You like the coffee down there at IHOP?
IGE'indeki kahveyi seviyor musun?
I drink the coffee at IHOP.
Orada içtim ve beğendim.
I like the IHOP coffee.
IGE kahvesini severim.
Yeah, that's good coffee at the IHOP.
Evet IGE'deki kahve iyidir.
I got a new guy coming in today, who worked at Ihop, so he's really good.
Yıllardır Ihopta çalışan birini işe aldım. İyi biriymiş.
I think if you took her to Ihop, she'd sleep with you.
Bence onu lokantaya bile götürseniz sizinle yatar.
Let's go to the IHOP.
Haydi, Uluslarası Krep Evi'ne gidelim.
Like, "hey, I make art, so you don't get to yell at me... for making you wait at the ihop for two fucking hours."
Şey gibi, "hey, ben sanat yapıyorum, bu yüzden... seni lanet iki saat beklettim diye bana bağıramazsın."
You ran out of IHOP like you were on fire and jonesing like a motherfucker.
lHOP'un bitti ve deli gibi uyuşturucu arıyordun.
What you want to get to eat? IHOP or some shit like that.
Burası bizim evimiz.
Oh, he took these from I HOP!
Bunları IHOP'tan almış.
Yeah, he loved his I HOP.
Evet, IHOP'u severdi.
Kimber isn't a condiment from ihop, sweetheart.
Kimber bir baharat çeşidi değil, tatlım.
You got the KFC, the IHOP...
KFC var, IHOP var...
i'll give it back to the bank before i turn it into a fucking ihop.
Eğer kıytırık bir dükkan haline gelecekse anında bankaya devrederim burayı.
Hey, you guys want to go to IHOP?
Hey, siz IHOP'a gitmek ister misiniz?
Hey, if girls with big boobs work at Hooters where do girls with only one leg work at?
Hey, büyük göğüslü kızlar Hooters'ta ( hem göğüs demek, hem de bir restoran zinciri ) çalışırsa tek bacaklı kızlar nerde çalışır? IHOP!
IHOP.
( hem ben sekerim demek, hem de bir restorant zinciri )
Hey, Jake, tell your dad how one-legged girls work at IHOP.
Hey Jake, tek bacaklı kızların IHOP'ta çalışma esprisini babana da anlatsana.
They celebrated her graduation at the IHOP Until some townie called Janet something. I don't know, something not very nice.
Mezuniyetini IHOP'ta kutladılar, ta ki şehirli biri Janet'e pek hoş olmayan bir şey söyleyene kadar.
ALL RIGHT, THIS IS LAME. READY TO GO TO IHOP?
Tamam, çok kötü gidiyor.
Waffle Ranch kicks Ihop's butt.
Gözleme Çiftliği, IHOP'un canına okur.
We do a trip down memory lane, plus there's an IHOP and a Chevron station every 300 miles.
Anılarımızda bir yolculuk yapıyoruz ayrıca her 450 km'de bir IHOP ve Chevron istasyonu var.
Welcome to IHOP.
- IHOP'a hoşgeldiniz.
# Many happy returns from IHOP #
# IHOP'tan mutlu yıllar. #
Ihop.
Umarım.
- We're making a pancake run to Ihop.
- Ihop *'da gözleme yemeğe gidiyoruz.
And you're telling me that you don't have the confidence To face a bunch of whittling, jug-Blowing, Ihop monkeys?
Ve bana senin bir avuç yontan ve şişe üfleyen IHOP maymunuyla yüzleşecek kendine güvenin olmadığını mı söylüyorsun?
You know what, suck it, you whittling ihop monkeys! Lemon, the jet's waiting.
Biliyor musunuz ne, bu size kapak olsun, sizi gidi yontan IHOP maymunları.
Get out, work at IHOP for the rest of your career.
İşten atılıp kariyerinin geri kalanında bir restoranda çalışmak gibi.
Right, IHOP.
Ben sekerim.
Yeah, I usually say IHOP,'cause it's shorter, but I wasn't sure if you'd heard of it.
- Evet.