Illicit traducir turco
350 traducción paralela
It's unsurprising that illicit profits of that magnitude would bring out violent behaviour, " a surviver said
"Bu miktarda yasadışı bir kazancın şiddet doğurması hiç de şaşırtıcı değil."
So sit back and enjoy someone or something illicit if you can get it, and listen to the music.
Arkanıza yaslanın ve bulabilirseniz yasadışı şeylerin tadını çıkarın ve müziğe kulak verin.
I'm trying to discover if Villette's blackmail was based on his knowledge, not merely of one night at his home, but also of a continuous, uninterrupted, illicit �
Villette'in şantajı sadece..... evindeki bir geceden mi yoksa sürekli, kesintisiz..... ahlaksız bir ilişkiden mi...
- It's true, I lost all my dignity, for a wretched, illicit love, a shameful love.
- Gerçekten, bütün itibarımı sefil, kanunsuz bir aşk utanç verici bir aşk için yitirdim.
Or one of those illicit affairs that Encarna hides, eh?
Belki de Encarna'nın gizlediği şu gayri meşru ilişkilerden biridir.
An illicit affair!
Gayri meşru bir ilişki!
Married love and illicit love.
Evli aşklar... Ve gayr-ı meşru aşklar...
For 17 years, she's been carrying on - an adulterous and illicit affair...
17 yıldan beri ahlaksız ve şuh bir ilişki yaşıyor.
We won't use it for anything illicit.
Yasadışı bir şey için kullanmayacağız.
Ladies and gentlemen of the jury, the day after his mother's demise, he sported on the beach, began an illicit liaison with a young lady, and watched a comedy at the movies.
Jürinin saygıdeğer bay ve bayanları sanık, annesinin ölümünden sonra sahilde spor yaptı genç bir bayanla yasak ilişkiye başladı ve sinemada komedi filmi izledi.
After his illicit voyage, his brother convinced him to work in an auto repair shop in suburban Utsunomiya.
illegal yolculugundan sonra, abisi onu Utsunomiya banliyosinde bir oto tamircisinde calismaya ikna etti.
Certain substances of an illicit nature.
Yasa dışı bazı maddeler.
And is it not true, Lady Moorepark, that in the pursuit of illicit passion, you and Robert Tentrees met regularly?
Söyleyin Leydi Moorepark, yasak tutkunun peşinde, Robert Tentrees'le düzenli olarak buluştuğunuz doğru değil mi?
Frustrate the young sexually and they'll recklessly take to other illicit thrills :
Gençliğin cinselliğini engellersen onlar da çekinmeden başka yasa dışı heyecanlara sararlar.
The movie tells the story of their illicit love affair.
Film bu kaçak aşkın hikayesidir.
Her illicit contacts with this infamous person condemn her just the same.
Bu rezil kişiyle gayri meşru ilişkileri aynı şekilde suçluluğunu da ifşa etmektedir.
O felt soiled and guilty of the illicit pleasure she'd had in a stranger's arms.
"O" bir yabancının kollarında aldığı yasadışı zevkten ötürü kendini kirlenmiş ve suçlu hissetti.
I do not believe that the general was suggesting... an illicit acquaintance between the emperor and this woman.
Generalin imparator ve o kadın arasında ahlaksız bir ilişki olduğunu söylediğine inanamıyorum.
Now, what is the bottom line on this illicit sex question?
Bu haram seks sorusunun tortusu ne?
So there I was, with 40.000 in illicit cash.
Sonunda elimde 40 bin kron, yasa dışı parayla kaldım.
What's wrong with the hotel in Philadelphia where you had your first illicit moments of passion?
Peki yasak aşkınızın ilk dakikalarını geçirdiğiniz Philadelphia'daki o otele niye gitmiyorsunuz?
I have no illicit intentions.
Kötü bir niyet beslemiyorum.
I must find out if he had any illicit plans such as stealing from them.
Hırsızlık gibi yasa dışı emelleri var mıydı öğrenmeliyim.
I wait what is not of anything illicit.
Yasadışı bir şey değildir umarım.
An illicit weapon has been detected in the transporter beam, sir.
Işınlayıcıda yasadışı bir silah tespit edildi.
They were having illicit affairs.
Zina yapıyorlardı.
Then they all do illicit work.
Bir de bunların hepsi kaçak çalışıyor.
- Niles thinks Dad had an illicit affair.
- Nıles, biz küçükken babamın ilişkisi olduğunu düşünüyor.
There are worse things than an illicit love affair.
Yasak aşk ilişkisinden daha kötü şeyler var.
Usually in an illicit -
Genellikle kanunsuz bir -
For his part in manufacturing and distributing an illicit substance,..... Gung Bituen was remanded to the Immigration and Naturalization Service..... and is awaiting repatriation to Malaysia.
Gung Bituen, yasadışı bir ilaç üretip dağıttığı için Göçmen Bürosu'na teslim edildi. Şimdi, Malezya'ya gönderileceği günü beklemekte.
You know, I think I'll ride with illicit couple number two.
Sanırım ben iki numralı yasak çiftle seyahat edeceğim.
This relationship will not be an illicit one like yours
Bu ilişki gibi yasak ve gizli olmıyacak
The punishment for trafficking in illicit substances is 50 years of cryostatic imprisonment.
İşlediğiniz suçun cezası, 50 yıl hapistir.
My investigation has uncovered a rather disturbing side of Mari society- - a black market if you will, in which many of your citizens trade in illicit mental imagery.
Soruşturmam sonucunda Mari toplumunun rahatsız edici bir tarafını keşfettim- - arzu ederseniz, vatandaşlarınızın bir çoğunun karıştığı, kanuna aykırı zihinsel görüntü karaborsasını anlatabilirim.
- Guidance to students who have an illicit sexual relations, + 30
- Gayri meşru ilişki yaşayanlara rehberlik, 30
Nakajima has illicit sexual relations with her boyfriend
Nakajima erkek arkadaşıyla zina yapıyormuş.
You got illicit smoochies.
Öpüşme yasağını ihlal ettin.
I always love helping out with illicit affairs.
Yasak ilişkilere yardım etmeyi çok severim.
- Illicit affairs with chambermaids.
- Chambermaids ile yasa dışı işler.
All I knew is that it felt somehow illicit.
Bütün bildiğim yasadışı bir iş yapıyormuş gibi hissettiğimdi.
Her illicit offspring is the property of the Men-Tel Corporation.
Yasadışı çocuğu Man-Tel'in malıdır.
the time set for illicit prostitution, in wine sellers'back shops, hotels, or their own homes.
Sadaka güzel bir şey mi sence? Ama sadaka değil ki bu.
You're assuming I've done something illicit.
Yasadışı bir iş yaptığımı zannediyorsun.
I acknowledge your briefcase contains nothing dangerous or illicit.
Bay Zerga, çantanızda tehlikeli bir şey yok.
I did try to illicit from her what her intentions were, but she said it was her own private business and I felt unable to press her further.
Niyetini anlamak için ağzını aradım ama, bunun kendi özel işi olduğunu söyledi. Ben de daha fazla üsteleyemedim.
A tech is selling plutonium to Arabs in lab 5. I got illicit meth in 7.
Lab. 5'te Araplara plütonyum satışı, Lab. 7'de yasak metan gazı var.
She has illicit relations with the bandit Bulwa!
Haydut Bulwa'yla ahlak dışı bir ilişkisi var.
I know you don't like hearing this, Karen but you deserve better than being an illicit affair.
Bunu duymaktan hoşlanmadığını biliyorum, Karen ama gerçekten de Danny'nin yasak ilişkisi olmaktan fazlasını hak ediyorsun.
You, Josephine Potter, actually considered skipping AP bio and engaging in illicit sexual activities with me.
Sen, Josephine Potter, biyoloji dersini kırıp, sevgilinle illegal cinsel faaliyetlerde bulunmayı düşündün.
- Yes, illicit sex.
- Evet! Zina!