Illustrious traducir turco
324 traducción paralela
How tragic, O Prince, if you had been killed and an end put to your illustrious family.
Ne kadar trajik Prens, eğer ölmüş olsaydın bu son, tanınmış ailene koyardı.
Well, friends... the gentleman addressing you... is none other than the illustrious Mr. Thomas B. Chambers... the new dramatic thunderbolt of the London theater.
Dostlar karşınızda duran bu beyefendi Londra Tiyatrosu'na bir şimşek gibi düşen meşhur Thomas B. Chambers'dan başkası değil.
They represent illustrious houses of our most important domains.
En önemli bölgelerimizin tanınmış ailelerini temsil ediyorlar.
"Therefore, you are charged with high treason... " against the most illustrious and most excellent...
" Bu nedenle, Tanrının yardımıyla İngiltere, İskoçya, Fransa ve İrlanda Kralı olan en muhteşem ve en şanlı kral 2.
Son of Akbar, grandson of Haroun-el-Rachid... the great, the illustrious... lord of the earth, defender of the faith... servant of the all-highest... but master of all men.
Son of Akbar'ın oğlu, Haroun-el-Rachid'in torunu... yüce, şanlı... dünyanın efendisi, inancın savunucusu... en yükseklerdekinin hizmetkarı... ama tüm insanların efendisi.
Something has happened, and I couldn't make a decision... without hearing the opinion of our illustrious chairlady.
- Bir şey oldu ve ben ünlü başkanımızın fikrini almadan hareket etmek istemedim.
Probably brought the latest ultimatum from her illustrious grandmother.
Şanlı büyükannesinden son emirleri getirmiştir.
And I have brought with me an very illustrious visitor.
Ve yanımda çok ünlü bir ziyaretçi getirdim.
No more illustrious than these young folks will be.
Bu genç arkadaşların olacağından daha ünlü olamaz.
My illustrious boarder, your uniform is now complete.
Benim meşhur yatılı öğrencim, üniforman şimdi tamamlandı.
How will your illustrious father feel about having an actor in the family?
Baban ailede bir oyuncu olmasına ne diyecek?
Sí, what they call in my country a "Santa Ana"... from the clouds of dust... that follow the cavalry of the illustrious General Santa Ana.
Bu yüzden bu rüzgara, Santa Ana'nın nefesi derler. Ve çok hızlı eser. Santa Ana'nın nefesi, kumları üstümüze yığacak kadar güçlüdür.
The game is we put the Count of Clermont on the throne, he will pretend that he is the illustrious Charles.
Oyun şu ; Kont Clermont'u tahta oturtacağız o da şanlı Charles mış gibi yapacak.
" Martyr illustrious, in thy foe's power
"Şanlı şehit, düşmanlarının gücünde"
What was it the illustrious Julius Caesar wrote?
Meşhur Jül Sezar ne yazmıştı?
Yukiko, with this house comes our family's illustrious lineage
Yukiko bu ev sayesinde ailemiz ün sahibi oldu.
And Micah, son of Eli, an illustrious Hebrew, shall stand on the north steps before my people and renounce his faith.
Ve Eli'nin oğlu, Micah şanlı bir İbrani, .. inancından feragat edip, önce halkımın önünde ayakları üzerinde duracak.
With your permission, Comrade, may I have a few words... with our illustrious visitor from America?
Müsaade ederseniz, Yoldaş, Amerika'dan gelen değerli misafirimize iki çift laf etmek istiyorum.
I'd like to salute and applaud an illustrious guest who is... honoring us with his presence.
... varlığıyla bizleri onurlandıran ünlü misafirimizi selamlamak ve alkışlamak istiyorum.
Illustrious and magnificent caliph of Bagdad I am honoured to be summoned by you.
Meşhur ve muhteşem Bağdat halifesi, davetiniz beni onurlandırdı.
May your illustrious presence return to your own house a thousand folds.
Sarayımdaki şerefli varlığınız kendi evinize binlerce kez katlanarak dönsün.
Oh, I see the illustrious Town Council is displeased with the press.
Ulu şehir konseyi... basından pek hoşlanmıyor galiba.
O, illustrious blade
"Sen, meşhur Kaga'Iı Yoshikane..."
You will have your men raise a cheer for our gallant allies from the illustrious state of Tennessee.
Adamlarını al, buraya gel,... müttefiklerimizi selamlayın, -... Teksas Tennessee'den geldiler!
Had I known I was to have such an illustrious opponent... on such trivial matter... I would have brought my wife and children.
Bu önemsiz davada böyle şanlı bir rakibim... olacağını bilseydim... karımla çocuklarımı da getirirdim.
"By edict of our most illustrious Sovereign Alfonso... " King of Castile, Leon and Asturias... " be it known that Rodrigo of Vivar...
Leon ve Asturias kentleri, Kastilya kralı şanlı hükümdar Alfonso'nun bu fermanı ile,
Let's just say I do my best to be worthy of my illustrious predecessors -
Ben sadece büyük bilimadamlarının seviyesine gelmek için uğraşıyorum.
Our Queen is touched by the words of your illustrious Empress.
Kraliçemiz, şanlı hükümdarınızın... sözlerinden etkilendi.
Don Calogero, I needn't tell you how illustrious the Falconeris are.
Don Calogero Falconerilerin ne kadar ünlü olduğunu söylememe gerek yok.
I mean the glorious union of Sicily and the kingdom of Sardinia, the government in Turin intends to nominate some illustrious Sicilians as senators of the kingdom.
Demek istediğim Sicilya ve Sardunya krallığının muhteşem birleşmesi Torino hükümeti, bazı ünlü Sicilyalıları krallık senatörlüğüne aday göstermek istiyor.
- The illustrious gentleman. - How are you? - Nice to see you.
- Sizi gördüğüme memnun oldum.
My Lord, your illustrious ancestor William the Conqueror granted these tax exemptions to the church.
Lordum, Şanlı atanız "Fatih William" kiliseyi bu gibi vergilerden muaf tutmuştu.
Madam, on this night your heart must be overflowing with pride at the achievements of your illustrious family.
Hanımefendi, bu akşam kalbiniz ailenizin başarılarından dolayı gururla dolu olmalı.
In a half hour I'm due at a meeting with the illustrious Senator Prentice.
Yarım saat içinde şu şerefli senatör Prentice'le birlikte komite toplantısında olmam gerek.
I am the cousin of the illustrious Professor Zalamea.
Ben, ünlü Profesör Zalamea'nın kuzeniyim.
From tomorrow, a park... dedicated to the memory of your illustrious father
Yarından itibaren park, değerli babanızın aziz hatırasına ithaf edilecek.
I raised the question with our illustrious Caesar but I'm afraid that was a mistake.
Şanlı Sezar'ımız ile ilgili bir konuyu açmam lazım ama hata yapmaktan korkuyorum.
It seems as though our illustrious Governor is going to have more than his usual batch of questions to ask.
Ünlü yöneticimizin soracak daha çok soru yığını olacakmış gibi görünüyor. Yürüyün.
Think yourselves lucky that you have me... between you and our illustrious Governor.
Meşhur valimiz ve sizin aranızda bana sahip olduğunuz için şanslısınız.
As director of The Gold of Cairo... I shall be needing your complete cooperation... from the smallest little child... to your most illustrious Chief of Police.
"Kahire'nin Altını" filminin yönetmeni olarak sizlerin tam bir işbirliğinize ihtiyacım olacak en küçük çocuktan meşhur Polis Şefinize kadar.
Your mom and I and Dave's parents were asked what we thought of our illustrious son.
Annene, bana ve Dave'in anne babasına şöhretli oğlumuz hakkında ne düşündüğümüzü sordular.
Isn't that that illustrious brother of yours, Casper?
Bu senin o meşhur ağabeyin değil mi, Casper?
But I'll guarantee you... Prescott's air is as clean or cleaner... than our illustrious neighbor to the north.
Ama sizi temin ederim Prescott'ın havası en az... kuzeydeki komşusununki kadar temizdir.
With so illustrious a past
Mambrino'nun altın miğferi
Welcome His Eminence and our other illustrious guests.
Hoşgeldiniz Kardinal ve ünlü konuklarımız.
I see... your illustrious name.
Görüyorum... şanlı adınızı.
- indeed, and an illustrious one.
- Aslında, tanınmış bir Dominik'liydi.
But other illustrious names were soon to follow.
Ama onu diğer ünlü isimler izleyecekti.
During five years of war the illustrious Frederick had so exhausted the males of his kingdom that he had to employ recruiters who would commit any crime, including kidnapping to keep supplied those brilliant regiments of his with cannon fodder.
Beş yıllık savaş süresince... şanlı Frederick, krallığındaki erkekleri o derecede tüketmişti ki... er toplayan adamlar tutmak zorunda kalmıştı. Bunlar, çocuk kaçırmak dahil her tür suçu işleyebilecek kişilerdi. Bu sayede o müthiş birliklerinde, okkanın altına gidecek erler eksik olmuyordu.
By edict of our most illustrious sovereign Alfonso,
Leon ve Asturias kentleri, Kastilya kralı şanlı hükümdar Alfonso'nun bu fermanı ile,
I would like to remind my illustrious colleagues of our astonishment when during the first meeting convened by His Majesty, we were told that the only necessary and urgent thing that needed to be done was tracing immediately Maestro Wagner and trying everything in our power to convince him to move to our country. What is all this?
Ünlü meslektaşlarımıza, Majeste tarafından çağrısı yapılan ilk toplantımızdaki şaşkınlıklarını hatırlatmak isterim, bize denmişti ki, yapılması gereken tek lüzumlu ve acil şey derhal Maystro Wagner'in izini bulup onu ülkemize taşınmaya ikna etmek için herşeyi yapmaktır.