Immediate traducir turco
3,316 traducción paralela
Jane has always been the president of everything... student body, National Honor Society, our immediate family.
Jane her zaman, her şeyin başkanı olmuştur. Öğrenci birliği, Ulusal Onur Cemiyeti, yakın akrabalar...
I call for an immediate vote on H.R. 505,
Hemen H.R. 505 tasarısı için oy çağrısı yapıyorum,
We are under attack by Red Lanterns and desperately need immediate assistance.
Kırmızı Fenerlerin saldırısı altındayız ve acilen yardımlarınıza ihtiyacımız var.
I need immediate assistance.
Acilen yardımınıza ihtiyacımız var.
Hal Jordan and Kilowog have been wounded and require immediate medical attention.
Hall Jordan ve Kilowog yaralılar ve acil olarak tıbbi müdahaleye ihtiyaçları var.
But the Point Blank investigation is not our immediate concern.
Ama şu anda biz ilgilendiren şey Point Blank soruşturması değil.
They'd want an immediate positive ID.
Acil bir kimliğe ihtiyaçları olabilirdi.
I recommend an immediate retreat.
Sana hemen çekilmeni öneriyorum.
If she was exposed, she'll die without an immediate dose of Atropine.
Maruz kaldıysa, acil atropine yapılmazsa ölür. Tamam.
Bravo, request immediate contact with prisoner.
Bravo, mahkumla konuşmak istiyoruz.
Bravo, this is Zero, request immediate sitrep.
Bravo, merkez konuşuyor. Derhal durumunuzu bildirin!
Victims believed to have been murdered by the virus patients have been coming back to life in immediate suspended animation.
Kurbanlar virüs hastaları tarafından ısırılınca geçici ölüme geçildiği düşünülüyor.
- My immediate superior, I guess.
- Bir üst amirime, sanırım.
Are you aware of the consequences, the immediate global consequences of the US defaulting on its loan payments?
ABD, borç ödemesinde mali acze düştüğü takdirde, dünya çapında yaşanacak sonuçlardan haberdar mısınız?
This is an escalating event that needs immediate attention!
- Bu artan bir olay. Acil önlem gerekli.
It most likely belongs to an immediate family member.
Yakın bir aile üyesine ait olmalı.
- without the immediate and proper treatment..
Eğer hemen düzgünce tedavi edilmezse...
There are areas in our city that are in need of our immediate attention, areas of neglect.
Şehrimizde ihmal edilmiş acil ilgimize ihtiyaç duyan bölgeler var.
One immediate problem with that plan, Stephen - what if my natural wit and charm make her fall in love with him?
Bilirsin günümüzde kadınlar yaşça kendinden çok genç erkekleri seçiyor.
- break up with this guy on the immediate.
- Bir an önce bu heriften ayrıl.
- On the immediate. - This is ridiculous.
- Saçmalık bu.
If T.K. comes back, Razor makes an immediate impact as a slot receiver.
TK geri gelirse başka pozisyonda oynatabiliriz.
No one outside of this immediate family ever needs to know about this.
Bu meclisten dışarı hiç kimse ne olduğunu bilmeyecek.
I demand immediate return to the ZOO.
Beni hayvanat bahçesine geri götürmeni emrediyorum.
I'm Larry Bird, leader of this community and immediate neighbor to your west.
Ben Larry Bird, bu topluluğun lideri ve batıdaki en yakın komşunuz.
She's not in immediate danger.
Acil tehlike altinda degil.
As I said, while my dad has had some time to deal with the news, he has not yet had to tell his friends or answer any questions from anyone outside of his immediate family.
Söylediğim gibi, babamın biraz zamanı olduğunda, haberlerle ilgilenirdi daha arkadaşlarına söylememişti veya şimdiki ailesinden gelen hiçbir soruya cevap vermiyordu.
This calls for immediate action.
Bu acil hareketi gerektirir.
It's so immediate, you know.
Acelem var, biliyorsun.
I'm sorry, but that's my immediate reaction.
Kusura bakmayın, âni bir tepki oldu.
If there's no immediate family that can take custody, that's what happens.
Vesayetini alabilecek birinci dereceden bir akrabası yoksa öyle olacak.
We had this... Immediate connection.
Biz sanki hemen iletişime geçmiştik.
There was an immediate pungent smell that hit us in the face.
Birden, yüzümüze çok keskin bir koku çarptı.
If you really can't endure it anymore, only then will you take one. You'll get immediate results.
Tahammül edemediğin zaman bir tane yuvarlarsın, hemen sonuç verir.
An immediate delivery is the only chance of avoiding the fits brought on by the trauma of natural birth!
Doğal doğumun getireceği travmanın getireceği hastalıklardan kaçınmanın tek yolu hemen doğuma girmektir!
Absolutely, yes. We've got the cash flow for immediate uptake for 15 per cent off the asking price.
Nakit akışımızda ani bir yükseliş yapmak için istediğiniz fiyatı yüzde 15 düşürmeliyiz.
I got to say, though, most days it feels less immediate.
Gerçi söylemem lazım, çoğu gün kendimi daha hazırlıksız hissediyorum.
He's out of immediate danger, but we're going to have to stop the internal bleeding.
Şu an için hayati tehlikesi yok ama iç kanamayı durdurmalıyız.
I'd like to get immediate help at corner, so I'm targeting Johnson.
Pittman, yaptığı kesintilerle beni mahvetti. Johnsorı'ı hedefliyorum.
A-a very prominent client had just fired their nanny and needed an immediate replacement.
Çok önemli bir müşterimiz dadısını yeni kovmuştu. Ve onun yerine geçebilecek birine ihtiyacımız vardı.
The body suffered an immediate and complete disruption.
Vücut hemen ve tamamen parçalanmış.
Sorry, ma'am, only members of the immediate family allowed in.
Üzgünüm bayan sadece evli kişiler içeri alınıyor.
I need an immediate extraction.
Acil çıkış yapmam lazım.
Doctor : This allows for immediate travel to the brain.
Bu beyninizi anında bir yolculuğa çıkaracak.
Internal bleeding is a possibility, heart failure, stroke, but of more immediate concern is that Sandhya is in a coma. A coma?
İç kanama başlayabilir, kalp yetmezliği oluşabilir ama şu anda endişelenmemiz gereken konu Sandhya'nın komada olması.
Unauthorized disembarkment of light rail will result in immediate deresolution.
Işık treninden izinsiz çıkışlar hemen yok olmayla son bulacaktır.
Players 3 and 5, please prepare for immediate derezzolution.
Oyuncular 3 ve 5, lütfen acilen silinme için hazırlanın.
Set immediate course for Naboo.
Rotayı Naboo'ya çevir.
Leaving the stage mid-competition, for any reason, is risking immediate disqualification.
Hangi nedenden olursa olsun yarışmayı yarıda bırakmak diskalifiye olma riski doğurur. - Ne?
Bring the Crown Princess's most immediate family members to the Justice Department.
Veliaht Prensesin en yakın aile üyelerini Adalet Sarayına getirin.
This is a serious matter that needs immediate attention.
Bu hemen ilgilenilmesi gereken ciddi bir sorun.