Impossible to say traducir turco
250 traducción paralela
Of her acting it is absolutely impossible to say anything except that, in the opinion of this reviewer, it represents a new low.
Oyunculuğuysa malesef bu eleştirmene göre eşi benzeri rastlanmamış bir kötülükte.
It is impossible to say it in English.
İngilizce "Dolce far niente" nasıl denir? İngilizcesini söylemek imkansız.
But I've told you, general, it's impossible to say.
Tahminin imkânsız olduğunu size söylemiştim.
Impossible to say, Certainly hundreds,
Bunu söylemek imkansız. Yüzlerce.
At the moment it's impossible to say when we'll be able to get moving again.
Gecikme için özür dileriz. Kar yüzünden raydan çıkan tren var.
Impossible to say. Let's go.
- söylemek zor, gidelim.
Lt's impossible to say.
Bunu söylemek imkansız.
That's impossible to say at this time.
Şimdilik bir şey söylemek imkansız.
Well, it's impossible to say yet, but supplying your body with life support did drain her.
Bunu söylemek zor, ama senin vücuduna hayat vermek onu tüketiyor.
Impossible to say.
Bilmek imkansız
It is impossible to say which came first to his mind - - the sight of this young girl or the resolution which followed.
"Aklına önce neyin geldiğini söylemek imkansız. " Bu genç kızı fark etmesi mi? " Yoksa onu izleyen kararı mı?
Maybe it's impossible to say, maybe I'm too stupid.
Belki bunu anlatmak imkânsız, belki de ben çok salağım.
Well, it's impossible to say why Edison invented, or why Galli-Curci sang...
Edison'ın elektriği neden icat ettiğini ya da Galli Curci'nin neden şarkı söylediğini bilemeyiz.
In Miss Voss'present condition, it's impossible to say
Bayan Voss'un mevcut durumunda bir şey söylemek imkansız.
Impossible to say.
Söylememe imkân yok.
It was impossible to say if it was done with glue, with bronze, with paint, with rubies, with sunlight, or with pee-pee or with caca.
Ama tutkalla mı, bronzla mı... yağlıboyayla mı, yakutla mı... güneşle mi, sidikle mi yoksa dışkı ile mi... yapıldığını bulmak mümkün değil...
It is at present and impossible to say that this case is an instance of crime or no.
Şu anda karşı karşıya olduğumuz olayın bir suç unsuru taşıyıp taşımadığını söyleyebilmek imkansız.
It was impossible to say something because we were just like stones.
Bir şey söylemek imkânsızdı, çünkü kaskatı kesildik.
Obviously that's impossible to say.
Açıkçası söylemek imkansızdır.
It was impossible to say.
Bunu söylemek imkansız.
It's impossible to say.
Söylemesi imkânsız.
I find it impossible to say "No" to a girl.
Maalesef bir kadına "hayır" dememin imkânı yok.
If I'm going to die in a moment, I can dare anything, and I say it's impossible.
Birazdan öleceksem her şeye cesaretim var ve bu imkansız diyorum.
I wouldn't want to say it'd be impossible to get a subject.
Kadavra bulmak imkansız demiyorum.
Under the circumstance you're going to say it is impossible, of course, but... why are you so much more beautiful than your sister?
- Efendim? Bu şartlar altında imkansız diyeceksin elbette ama niçin kardeşinden bu kadar fazla güzelsin?
Mr. Chairman, gentlemen, I'd like to apologize for being late... but it was just impossible for me to get here sooner.
Sayın Başkan, beyler, geciktiğim için özür dilemek istiyorum fakat buraya daha erken gelmem olanaksızdı.
But when you say flying to another planet is possible you are out of the realm of theory and dreaming of the impossible.
Ancak siz başka bir gezegene uçmak mümkündür dediğiniz zaman teori alanından çıkıp hayal aleminde gezmeye başlarsınız.
After a few days in the water, it would be almost impossible... to say that he'd not died of drowning.
Suda birkaç gün kaldıktan sonra da, boğularak ölmediğini söylemek zordur.
It seems impossible, but when I say my culpa to you next...
İmkansız gibi geliyor, ama size kusurlarımı beyan ederken...
The children who read the book will want to see the pictures the camera takes, but the publishers say they're impossible to photograph, and they suggest drawings.
Kitabı okuyan çocuklar kameranın çektiği resimleri görmek isteyecek,... ama yayınevi bu resimlerin çekilemeyeceğini, bu nedenle çizim kullanılmasını öneriyor.
They say that it is impossible to keep him.
Daha fazla tutamayacaklarını söylemişler.
I would say that they range from slight to impossible.
Onların hafiften imkansıza aralığında olduğunu söyleyebilirim.
And so we get to the point where it seems impossible for you to say it, and for me to listen to it.
Sizin dillendirmenizin, benim de dediğinizi dinlememin imkânsız olduğu bir noktaya varıyoruz.
It's impossible to find a single thing, in the course of his colourful life which could inspire us to say...
Onun renkli yaşamında bize ilham verecek tek bir şey bulmak imkansız.
It's hard to say, but we've tried a second operation... now she's unconscious and it's impossible to be sure.
Bunu söylemek zor, ama ikinci bir ameliyat denedik şu anda baygın ve bundan emin olmak imkansız.
The Dutch underground people say it's just impossible to break through.
Hollanda Yeraltı çevreleri geçmenin imkansız olduğunu söylüyorlar.
I'm going... to take her out She says, impossible and I say, you have your magic-man
Onu, imkansız dediği şeye doğru götürüyorum. Ve ben diyorum ki, senin sihirli adamın var. O seni bana getirecek.
That phrase that you throw around so casually is now impossible for you to say.
Alelade söylediğin o cümleyi artık söylemen imkânsız oldu.
People paying good money to see you and you say impossible.
Sizi görmek için iyi para ödediler, siz imkansız diyorsunuz.
As in foolish, impossible and say hi to Ted.
Aptalca, Ted'e merhaba demek bile imaknsız.
We try to keep our eye on major traffickers, but with 7 00 islands, uncountable coves, private landing strips, it's almost an impossible task.
Büyük çaplı satıcıları takip etmeye çalışıyoruz, ama yedi yüz ada, sayısız koy ve özel iniş pistleri ile bu neredeyse imkansız bir iş.
Don't say impossible to me, Sergeant.
Bana imkânsız deme, Çavuş.
You say things like that and you make it impossible for me to hate you!
Öyle şeyler söylüyorsun ki, senden nefret edemez hale geliyorum.
If anyone at NASA were to take a look at that analysis, they would say that it would be impossible for anyone to do that type of damage undetected.
NASA'daki herkes, herhangi birisinin belli etmeden böyle bir hasarı verebilmesinin imkansız olduğunu söyleyecektir.
Say you go $ 5,000 to $ 12,000 at the most, which is impossible for him.
Diyelim ki 5000 ile 12.000 dolar arası bir şeydir, ki o herif için imkansız.
"Impossible to come back to this day and say that tis celestial garden was full of happiness."
"O güne geri dönmek imkansız ve söyle Mutluluk dolu kutsal bahçe."
Your ladyship declared it to be impossible.
Sayın leydi bunun imkansız olduğunuz söylemişlerdi.
The Klingon ships keep cloaking and de-cloaking so it's impossible to get an exact count but so far, we've been able to identify at least 20 different warships in the vicinity of the station.
Klingon gemileri bir görünüp, bir gizleniyorlar bu yüzden kesin sayıyı belirlemek zor. Ancak şu ana kadar istasyonun çevresinde en az 20 farklı savaş gemisi tespit edebildik.
The shot may be difficult, Mr. Neelix, but to say that it is impossible is an exaggeration.
Atış belik zor olabilir, Bay Neelix, ama imkansız demek birazcık iddialı bir söz oluyor.
- Catastrophic. - I was going to say impossible.
- Ben imkansız diyecektim.
It's impossible to say d What to believe in when they change your name d Wash your brain, play the game again d Yeah, yeah, yeah d Filmstar, an elegant sir d A Terylene shirt, it looks so easy
Söylemek imkansız # # İnanacak ne var? Adını değiştirdiklerinde #
to say the least 206
to say good 30
to say goodbye 37
to say 74
to say what 25
sayonara 114
say my name 79
say hello to my little friend 37
saying 381
says 221
to say good 30
to say goodbye 37
to say 74
to say what 25
sayonara 114
say my name 79
say hello to my little friend 37
saying 381
says 221
sayid 267
sayuri 58
say cheese 102
say it louder 17
say hi 185
say something 1124
say it like you mean it 26
say your prayers 56
say what now 22
say it ain't so 28
sayuri 58
say cheese 102
say it louder 17
say hi 185
say something 1124
say it like you mean it 26
say your prayers 56
say what now 22
say it ain't so 28
say it again 435
say what 525
say it out loud 26
says who 419
say something nice 28
say your name 29
say something to me 20
say goodbye 109
say hello 271
say thank you 77
say what 525
say it out loud 26
says who 419
say something nice 28
say your name 29
say something to me 20
say goodbye 109
say hello 271
say thank you 77