In case you haven't noticed traducir turco
371 traducción paralela
In case you haven't noticed, he is a very haphazard individual.
Bilmem gözüne çarptı mı? pek tutarsız bir kişi.
In case you haven't noticed, I'm protecting 220 civilian ships which crawl along in space at a pace which is perfect for target practice.
Farkındaysan, ben 220 sivil gemiyi koruyorum. Uzayda ağır ağır ilerleyerek, talim atışı için mükemmel hedef durumundalar.
I'm a grown-up, in case you haven't noticed.
Ben yetişkin bir insanım eğer farkında değilsen.
In case you haven't noticed... I run this school, man.
Belki farkında değilsindir bu okulu işletiyorum ben.
Neither are they, in case you haven't noticed.
Farketmemişsindir diye söylüyorum, onlar da değil.
In case you haven't noticed, I'm under pressure too.
Durumun farkında degilsin, Bende baskı altındayım.
In case you haven't noticed, Al, I don't need the project.
Uyarılarına rağmen Al, projeye ihtiyacım yok.
In case you haven't noticed, Al, the committee doesn't run this project or me anymore.
Sen farketmedinse, Al heyet artık bu projeyi ve beni desteklemiyor.
Well, in case you and Ziggy haven't noticed, they're all unscheduled stops.
Senle Ziggy farketmeseniz, hepsi plansız olacak.
You know, in case you haven't noticed, it's daylight.
Şayet farketmediysen, gündüz vaktindeyiz.
Hey, in case you haven't noticed, and judging by the attendance, you haven't, the Indians have managed to win a few here and there, and are threatening to climb out of the cellar.
Och ifall ni inte har märkt det, och med tanke på antal besökare, så har ni inte det. İndians Ligde yükselmeye başladı ve şampiyonluk. Och hotar med att klättra upp ur källaren.
In case you haven't noticed, the department's practically under siege.
Belki de farkında değilsin ama teşkilat şu an tam bir kuşatma altında.
In case you haven't noticed, I live in the middle of nowhere, on a lake so remote it doesn't have a name, miles from any living soul who might chance upon my cabin... looking for candy on Halloween. - None? No.
- Hiç mi?
But in case you haven't noticed, there's no one else here. He tripped me too, you know.
- Beni de düşürmüştü.
in case you haven't noticed, we're running out of executives around here.
Fark ettin mi bilmiyorum ama etrafta yönetici sayısı azalıyor.
I'm trying to feed her, in case you haven't noticed.
Sen farkına varmazsın diye onu ben yediriyorum.
This is a military dictatorship, in case you haven't noticed!
Burada askeri dikta var. Fark etmişsindir herhâlde.
I mean, in case you haven't noticed, this here's the real world.
Farketmediysen diye söylüyorum, burası gerçek hayat.
In case you haven't noticed, Agent Mulder, the Statue of Liberty is on vacation.
Fark etmemişsindir diye söylüyorum Ajan Mulder, Özgürlükler Ülkesi, tatile çıktı.
In case you haven't noticed, we are having a major health crisis.
Eğer fark etmediysen, ciddi bir sağlık sorunumuz var.
In case you haven't noticed, we are having a little crisis here!
Belki farketmemişsindir diye söylüyorum ama burada küçük bir kriz yaşıyoruz.
Giorgio don't like you too much, in case you haven't noticed.
Giorgio senden pek hoşlanmıyor. Fark etmişsindir herhalde.
Well, in case you haven't noticed, it's already been taken.
Fark etmemiş olabilirsin ama, o yatak zaten alındı.
In case you haven't noticed, we have three kids to put through college.
Belki fark etmedin ama üniversiteye gönderecek 3 çocuğumuz var.
Well... I hate to interrupt your violin solo, but in case you haven't noticed, we've been taking on water.
Keman solonu kesmek istemem ama farkında değilsin gibi sanki, gemi su alıyor.
AND WE ARE IN A WAR AGAINST DRUGS, IN CASE YOU HAVEN'T NOTICED. THIS THE SAME WAR WE'VE BEEN FIGHTING THE LAST 40 YEARS? YEP.
Farkına varmamış olma ihtimaline karşı söylüyorum ki, Başkan her ne kadar uyuşturucuya göz yumuyormuş gözükse de, uyuşturucuya karşı bir savaş içerisindeyiz.
In case you haven't noticed, I am not a Klingon woman.
Eğer farkında değilsen, Ben Klingon kadın değilim.
Now, I have given you both a lot of leeway when it comes to following Klingon traditions but in case you haven't noticed, this is not a Klingon station and those are not Klingon uniforms you're wearing.
İş Klingon geleneğine göz yummaya gelince ikinize de fazlasıyla esneklik sağladım ama fark ettiyseniz burası bir Klingon İstasyonu değil bu giydikleriniz de Klingon Üniforması değil.
In case you haven't noticed, I'm holding the gun.
Farkettiniz mi bilmem, silahı ben tutuyorum.
In case you haven't noticed, you're in a dungeon.
- Eğer farketmediysen, siz bir zindandasınız.
In case you haven't noticed, I don't need any rescuing.
Eğer fark etmediysen, kurtarılmaya ihtiyacım yok.
Well, in case you haven't noticed, I've learned a little Minbari since then.
O zamandan beri Minbaricemi çok ilerlettim.
I Iove dogs £ ¬ but in case you haven't noticed... the Iast thing that we need around here is something else that eats and poops.
Köpekleri severim Ama şu durumda farkına varamadıysan... Şuanda ihtiyacımız olan son şey yemek yiyen ve sıçan birşey.
In case you haven't noticed, we're at war. Yes.
Kurnaz avukat şeyi yapıyorsun.
In case you haven't noticed, we ants are running the show.
İpler biz karıncaların elinde.
I survived my family, my schoolyard... every Republican, every other Democrat... Anita Bryant, the Pope, the fucking Christian Coalition... not to mention a real son-of-a-bitch virus, in case you haven't noticed.
Aileme, okula, ülkedeki tüm Cumhuriyetçilere ve Demokratlara Paya'ya, Hristiyan Birliği'ne ve o aşağılık virüse karşı savaş verdim.
In case you haven't noticed, the police of Sunnydale are deeply stupid.
Eğer fark etmediysen söyleyeyim, Sunnydale polisi son derece aptal.
In case you haven't noticed, I am his personal slave down here.
Farketmediğin için söylüyorum, ben onun burda aşağıda kişisel kölesiyim.
It's midnight and it's cold, in case you haven't noticed.
Geceyarisi ve hava soğuk. Farkinda değilsin herhalde.
- "Let her"? Your daughter does what she wants, in case you haven't noticed.
Pek farkında değilsin galiba ama kızın canı ne istiyorsa onu yapıyor.
IN CASE YOU HAVEN'T NOTICED, WE'RE A LITTLE OLD.
Farketmediysen diye söylüyorum bunun için biraz büyüğüz.
In case you haven't noticed, it's Jesus's birthday!
Bu durumda farketmediniz ki ; bugün İsanın doğumgünü!
In case you haven't noticed, there's festive things to do!
Bu durumda, mutlu şeylerinde yapılabileceğini farkedemediniz.
In case you haven't noticed, they go off blood.
Onlara kanı fark ettirmediğiniz hâlde.
And in case you haven't noticed, so is Ray.
Belki farketmedin, Ray de oyle.
But in case you haven't noticed, there's about ten trillion cubic meters of vortex out there, and only twenty million C.M. of ship.
Fakat bu durumda farketmediysen, orada 10 trilyon metre küplük bir girdap var, ve gemi 10 milyon metre küp.
In case you haven't noticed, we've still got a lot of this shrapnel to deal with.
Fark etmediysen söyleyeyim. Halen şarapnelle ilgilenmemiz gerekiyor.
In case you haven't noticed, we've got a suit to repair here.
Fark etmediysen söyleyeyim. Tamir edeceğimiz bir giysi var.
In case you haven't noticed, I'm not your kid,
Belki farkında değilsin ama ben senin çocuğun değilim.
In case you haven't noticed Gawain is becoming a man with a mind of his own.
Fark etmedin galiba, Gawain bir adama dönüşüyor. Kendi aklı olan bir adama.
- Well, in case you haven't noticed... we're here in the gutter, while she's off smooching with dogboy.
- Sanırım dikkat etmedin... O it herifle öpüşüp koklaşırken, Biz batağa saplandık.