In new orleans traducir turco
809 traducción paralela
- They do in New Orleans.
- New Orleans'da yapıyorlar.
In New Orleans, they do.
New Orleans'ta gerek var.
Have you any idea what would happen in New Orleans now... if folks got to thinking there's one law for the rich... and another for the poor?
Eğer şimdi millet zenginler için ayrı fakirler için ayrı kanun olduğunu düşünmeye başlarsa New Orleans'ta neler olabileceğine dair bir fikrin var mı?
We never got anything like that in New Orleans.
New Orleans'da asla öyle şeyler olmaz.
Way down yonder in New Orleans
Daha aşağısı New Orleans
Ever eat in Antoine's in New Orleans?
- New Orleans'taki Antoine'da yedin mi hiç?
We can meet in New Orleans, get on a boat and...
New Orleans'ta buluşur, bir tekne satın alır ve...
Here in New Orleans?
Burada, New Orleans'ta mı?
Don't you love these long, rainy afternoons in New Orleans... when an hour isn't just an hour... but a little piece of eternity dropped in our hands... and who knows what to do with it?
New Orleans'taki bu uzun, yağmurlu akşamüstlerini sevmez misiniz? Hani, saatin gerçek zaman olmayıp, elimize bırakılmış sonsuzluktan bir parça olduğu ve hiçbirimizin onunla ne yapması gerektiğini bilmediği anları?
So that your friends can drink chocolate with their breakfast in New Orleans.
Dostların New Orleans'ta kahvaltıda çikolata içebilsin diye.
Madam had such a full life in New Orleans, she finds our country somewhat dull.
Bayan New Orleans'ta o kadar yoğun yaşıyordu ki, buraları sıkıcı buluyor. - Gidiyor.
I've written a letter to my brother in New Orleans.
Bir mektup yazdım. New Orleans'taki kardeşime.
In New Orleans, we learn how to handle both.
New Orleans'ta her iki dil de öğretilir.
I told you this blouse can mean the difference between a not-so-good and a very good time in New Orleans.
Söyledim ya bu bluz, New Orleans'ın iyi ve kötü zamanları arasındaki farkı gösteriyor.
Yeah, I know, but we gotta go to the convention in New Orleans.
Peki, anladım ama bizim de New Orleans'da bir toplantıya yetişmemiz lazım.
"'You can stay with my Aunt Therese in New Orleans
"'boşanıncaya kadar Therese teyze ile
" Why hadn't he met her in New Orleans?
" Niçin onunla New Orleans'ta buluşmamıştı?
When we met in New Orleans... I was husband-hunting.
New Orleans'da karşılaştığımızda, koca arıyordum.
Well, I used to be a sort of entertainer in nightspots in New Orleans.
Eskiden New Orleans'taki gece kulüplerinde bir tür şovmendim.
It was last New Year's Eve in New Orleans... and you were providing the entertainment... in the Club Rendezvous, or was it the Music Bar?
Geçen yılbaşı gecesi New Orleans'daydı Club Rendezvous'da bir gösteri sunuyordun, yoksa Müzik Bar'mıydı?
I used to be an entertainer in New Orleans.
New Orleans'da gösteri yapardım.
I woke up thinking about you last night in New Orleans.
Dün gece New Orleans'da seni düşünerek uyandım.
You're twice as beautiful as you were in New Orleans.
New Orleans'dakinden çok daha güzelsin.
Snow flurries expected this weekend in New Orleans.
"Bu hafta sonu New Orleans'da kar fırtınası bekleniyor."
Snow flurries expected this weekend in New Orleans?
Bu hafta sonu New Orleans'da kar fırtınası mı bekleniyor?
I bet they haven't had snow in New Orleans for a million years.
Bahse girerim New Orleans'a milyonlarca yıldır kar yağmamıştır.
Bravo. So, you live in New Orleans.
Demek, New Ornleans'ta yaşıyorsunuz.
Your artist friend in New Orleans has quite a talent.
New Orleans'lı ressam arkadaşın oldukça yetenekliymiş.
Born in New Orleans?
New Orleans'ta mı doğdun?
Born in New Orleans, but no Reb.
New Orleans'ta doğdum ama asi falan değilim.
You're forgetting I was born in New Orleans, where we see things differently.
New Orleans'ta doğduğumu unutuyorsun, orada bazı şeyleri farklı görürüz.
Mickey's running a gymnasium up in New Orleans.
Mickey, New Orleans'ta bir spor salonu işletiyormuş.
I thought you were down in New Orleans doing well.
New Orleans'ta her şey yolunda sanıyordum.
We're here because you ran in New Orleans.
New Orleans'dan kaçtığın için buradayız.
They tried to rob a bank in New Orleans.
New Orleans'ta bir banka soymaya kalkmışlardı.
When people die in New Orleans, they bury them above the ground.
New Orleans'da insanlar öldüğünde, onları toprağın üstüne gömüyorlar.
- Did you get it in New Orleans?
- New Orleans'dan mı aldınız?
Hey... is it really true they bury people above the ground in New Orleans?
Hey... New Orleans'da mezarların toprağın üstünde olduğu doğru mu?
But you live in New Orleans, on Bourbon Street.
Ama New Orleans'da, Bourbon Caddesi'nde yaşıyorsun.
In New Orleans.
New Orleans'da.
Now I understand why they miss you so much down there in New Orleans.
Seni neden çok özlediklerini şimdi anlıyorum New Orleans'da.
I bought it in New Orleans before the war.
Savaştan önce New Orleans'tan almıştım.
Open him in Boston jump him to New Orleans, and then on to Frisco.
Boston'da açın New Orleans'a geçin, oradan da San Francisco'ya.
So how can New Orleans keep from being the greatest city in America,... fever or no fever?
Öyleyse humma olsa da olmasa da... New Orleans'ın Amerika'da en büyük şehir olmasının önüne ne geçebilir ki?
- Well, I'll do just as you say, naturally. In fact I'm very pleased.
Çocuklar New Orleans'taki yeni yıl partisine gitmek istiyor.
Cotton fields, the levees, New Orleans and blues in the night.
Pamuk tarlaları, su setleri, New Orleans ve geceleri blues.
He advertised. In the New Orleans papers.
New Orleans gazetelerine ilan verdi.
Ma'am, I learned my French in old New Orleans.
Fransızcayı New Orleans'ta öğrendim bayan.
It says, "a scene of gay revelry at the mardi gras " in old new Orleans. "
"New Orleans'ta ki karnaval kutlamaları."
Well, my father educated me beyond what the New Orleanians would call my station in life.
Babam bana çok iyi bir eğitim verdi New Orleans'ta biz buna hayatımızın merkezi deriz.
New Orleans, Marseilles... every sea port is in danger.
Marsilya, tüm limanlar tehlike altında.