In other words traducir turco
2,037 traducción paralela
In other words, Kira is there and he's making the Shinigami lie.
Kira orada ve Ölüm Tanrısı'na yalan söylemesini söylüyor.
In other words, it is what it is.
Olması gereken buydu ve yaptım.
In other words, I've had plenty of free time to create Kara's fake back-story.
Diğer bir deyişle, Kara'ya sahte bir öz geçmiş hazırlayacak kadar boş vaktim oldu.
In other words, it can potentially be used to manipulate both humans and cyborgs at will.
Kısaca insanları da sayborgları da irade dışı davranışları gerçekleştirmeye zorluyor.
In other words, Takada was the one who was really doing the killings...
Gerçekte... yargılamaları yapan kişi Takada'ydı.
In other words, you arranged it so that on the day of our meeting, the page would be on the right side.
Senin planına göre buluşma günümüzde hangi sayfanın kullanılacağını bilecektin.
In other words, it's like letting one arm awaken.
Diğer bir deyişle, bir kolunun uyanmasına izin vermek gibi.
In other words, her number Forty-Seven means she's the weakest among Claymores.
Başka bir deyişle, kırk yedi numara Claymoreların en güçsüzü demek oluyor.
In other words, it's a useless technique for you.
Diğer bir deyişle, bu senin için işe yaramaz bir teknik.
In other words, this is my weak point.
Başka bir deyişle, bu benim zayıf noktam.
In other words, Dawn, we're gonna have to sew your mouth shut for 2 weeks.
Başka bir deyişle, Dawn, ağzını dikip kapatacağız. İki haftalığına.
So in other words... Dr. Umeda and Nanba-senpai is... Uncle and nephew's relation.
Yani doktor Umeda ve Nanba amca ve yeğenler.
In other words, our suspect pool has gotten a whole lot deeper.
Başka bir deyişle şüpheli havuzumuz, daha da derinleşti.
So far, they're performing pretty much in line with mean chance expectation, in other words, guess work.
uzunca bir süre deneyi gerçekleştirdiğimizde şans faktörü yani şans dışında bir sonuç çıkmıyor.
In other words, the situation Miria is in is far worse than any of us could have contemplated.
Diğer bir deyişle, Miria'nın durumu düşündüğümüzden çok daha kötü.
In other words, everyone now has experience in dealing with Awakened Beings.
Diğer bir deyişle, herkes Uyanmış Varlıklarla ilgili tecrübeye sahip.
In other words, you have chosen to return to the Organization as a corpse. Would I be correct in that interpretation?
Diğer bir deyişle, bu örgüte bir ceset olarak dönmenin benim için daha makul olacağı anlamına mı geliyor?
In other words we are in a very bad condition.
Kısaca berbat bir durumdayız.
In other words... killers
Başka bir deyişle,.. ... katildirler.
In other words, they are very livelihood depended on their understanding of the motions of the sun and the heavens
Başka bir deyişle geçimleri, Güneş'i ve gökyüzünü anlama kabiliyetlerine bağlıydı.
They actually calculated the distance from the Earth to the Moon and rough dimension of the distance from the Earth to the Sun so in other words, the ancient were no fools.
Aslına bakarsanız, Dünya'nın Ay'a olan uzaklığını hesaplamış ve Güneş'le olan mesafesinin kabataslak boyutlarını çıkarmışlardı. Başka bir deyişle, eski insanlar aptal değildi.
In other words Tolomeo's system reliably predicted the future behavior of the planets.
Başka bir ifadeyle Batlamyus'un sistemi, gezegenlerin gelecekteki hareketlerini güvenilir bir biçimde öngörüyordu.
In other words, the Universe is expanding.
Başka bir ifadeyle, Evren genişliyordu.
In other words NASA wanted to take a baby picture of the Universe.
Başka bir deyişle NASA Evren'in bebeklik fotoğrafını çekmek istemişti.
In other words, he's tired of our stupid questions. He figured it would be better for us to take a look ourselves.
Demek oluyor ki sorularımızdan usandı ve bir bakmamızın iyi olacağını düşündü.
So, in other words, did I kill that bastard?
Yani o pisliği benim öldürüp öldürmediğimi mi soruyorsunuz?
Selling herself to feed her son, in other words.
Oğlunu da elinden almışlar.
In other words, even within an area Limited, who is challenging it becomes a god.
Kısaca, sınırlı bir alanda, ona sahip olan kişi bir Tanrı olur.
In other words, oxygen sets a limit on the very existence of our species.
Yani, varlığımızın sınırlarını belirleyen de oksijendir.
In other words, the early civilizations did not just follow the sun and stars, they personified them with elaborate myths involving their movements and relationships.
Bir başka deyişle antik toplumlar güneşi ve yıldızları izlemekle kalmamış, onları, hareketlerinin sonucunda meydana gelen olaylarla bağlantılı olarak özenle kişiselleştirmişledir.
In other words, a person could own $ 1000 worth of stock with only $ 100 down.
Bir başka deyişle, bir kişi $ 1000 dolarlık hisseyi $ 100 dolar ile alabiliyordu.
In other words, right now you aren't legally qualified to be Cappeltetta's foster father!
Kısacası, şu anda Kapel Theta'ya babalık yapmak için gerekli yasal haklara sahip değilsin!
But the network still works, in other words, the interface is still installed on millions of computers and people still use them.
Ancak ağ halen çalışıyor. Başka bir deyişle, arayüz halen milyonlarca bilgisayarda kurulu ve insanlar halen bu arayüzleri kullanıyor.
In other words, see if any alpha particles are bouncing back.
Diger bir deyisle geri siçrayan alfa parçacigi olup olmadigina baksin.
So in other words, the moment you climb one mountain, then you see off in the distance...
Yani diğer bir deyişle bir dağa tırmandığınız anda, uzaktan görürsünüz...
In other words, we're cutting them up without their permission.
Diğer bir deyişle, onların izni olmadan, cesetlerini ufalıyoruz.
In other words, you've got him in the game.
Başka bir deyişle, onu oyuna çekersin.
In other words, you want to know if this is going to fast track you into becoming an agent?
Bu yeni görevin, senin çabucak bir ajan olmanı sağlayıp sağlamayacağını merak ediyorsun.
In other words, there is no life on Mars.
Diğer bir deyişle, Mars'ta hayat yok.
In other words, unless Icarus is deleting her own files, she didn't do it.
İkarus kendi dosyalarını silmiyorsa, o yapmadı.
So in other words, no priors.
Sütten çıkmış ak kaşık değil yani.
In other words, the story begins all over again.
Demek hikaye tekrar baştan başlıyor.
In other words, I have a suggestion. Let's be honest adults.
Diğer bir deyişle yetişkinler olarak biraz dürüst olalım.
In other words, uh, it don't last forever... like fame in Hollywood.
Başka bir deyişle, hiçbir şey sonsuza dek sürmez Hollywood'daki şöhret gibi.
In other words, can I impart some wisdom on you here?
Sana biraz bilgelik aşılayabilir miyim? - Gerek yoktu.
In other words, people - They wanna take a bite outta the Big Apple.
Yani insanlar Büyük Elma'dan lokma almak isterler.
In other words, there isn't one single thing that we make or systems that we have that doesn't require a complete remake.
Diğer bir deyişle, tamamen yenilenme ihtiyacı duymayan yaptığımız tek bir şey ya da sistem yok.
In other words, you're a spectator.
Bir başka deyişle, seyircisin.
In other words, the codes are bullshit.
Diğer bir deyişle, kodlar saçmalık.
In other words, you have no choice.
Başka bir deyişle, başka seçeneğiniz yok.
In other words, you're not going to help me.
Yüzleşmen gerek.