Indestructible traducir turco
470 traducción paralela
Only then, if we in the Party with our most obedient dedication... become the highest embodiment of National Socialist thought and being... then the Party will materialize... into an eternal and indestructible pillar of the German people and Reich.
İşte o zaman, Partide en itaatkar olan bizler... Nasyonal Sosyalist düşüncenin en yüksek simgeleri olacağız... sonra Parti, Alman halkının ve Reich'ın... ebedi ve yenilmez sütununu yaratacaktır.
The one indestructible force.
Yok edilemeyen bir kuvvet.
Didn't you know I was indestructible?
Ölümsüz olduğumu bilmiyor musun?
Maloyaroslavets became an indestructible barrier on Napoleon's path
Maloyaroslavets, Napoleon'un yolu üzerinde yıkılmaz bir engel oldu.
He's indestructible.
- O yok edilemez.
- You're indestructible.
- Sen yıkılmaz birisin.
Now, some fool... Has invented an indestructible cloth.
Aptalın biri asla eskimeyen bir kumaş icat etmiş.
My drawings show how the atoms group together. They are like little, hard, indestructible balls with some unknown force acting between them.
Ama iddiaya girerim ki bu açtığında, hepsinin en güzeli olacak.
Evidently, the atom was not an indestructible little ball after all.
Yani bana sonra gene iş verecek misiniz?
Ruins are indestructible
Viraneler çok dayanıklıdır.
Indestructible!
Yırtılamaz! Bakın!
His spirit was proved indestructible by the Gestapo in the war.
Çözülmeyeceği, savaşta Gestapo tarafından kanıtlanmıştı.
Oh, yes. My indestructible aunt.
Şu inatçı teyzem.
I'm indestructible.
Yok edilmeme imkân yok.
I'm indestructible.
Ben yok edilmezim.
And tonight's show is called "The Indestructible Mr. Weems."
Bu gecenin gösteriminin adı "Yok edilemez Bay Weems".
I'M INDESTRUCTIBLE.
Cadwallader adında bir adamla anlaşma yaptım.
You're indestructible.
Seni kimse yok edemez.
Indestructible.
Yıkılmaz biri.
Maxine's indestructible.
Maxine dayanıklıdır.
He seems indestructible.
Sapasağlam görünüyor.
So relentless, indestructible.
- Evet. Çok acımasızca.
"You are indestructible"
"Sen yıkılamazsın" diyordu.
Clear, intact, indestructible.
Net, dokunulmamış, yok edilemez.
I suppose most of us overlook the fact that even Vulcans aren't indestructible.
Çoğumuz Vulcanlıların bile yıkılamaz olmadığını unutuyoruz.
Today, at the Fourchaume shipyard, the Indestructible will be launched.
Dikkat, dikkat! Bugün saat 14.00'te, Fourchaume tersanesinde L'Increvable, denize indirilecektir
As minister, I take great pleasure in meeting Mr. Fourchaume, the creator of the Indestructible the sailing symbol of France.
Bu sebeple, hükümet adına resmen ve şahsen, Bay Fourchaume'u selamlamaktan gurur duyuyorum. L'Increvable'ın seçkin yapımcısı. L'Increvable, Fransa'nın, yaşayan ve yüzen, uluslararası sembolüdür.
Gentlemen, Fourchaume and Castagnier... uncompromising builders of the Indestructible... the living and sailing symbol of our country here and beyond our borders.
Bay Fourchaume ve Bay Castagnier. L'Increvable'ın büyük tasarımcı ve yapımcıları. Bu tekne, ülkemizde ve tüm dünyada ulusal gemicilik ve yaşam tarzımızın simgemiz olacak ve ülkemizi gururla temsil edecek.
It just proves no one's indestructible.
Kimsenin yenilmez olmadığını anla.
You are a rather indestructible man.
Sen oldukça dayanıklı bir adamsın.
Do you know it's an indestructible material?
Bu maddenin doğada yok edilemediğini biliyor musunuz?
- It's indestructible!
- O yok edilemez.
The tabernacle is indestructible!
Tapınak yok edilemez.
Frankenstein the indestructible!
Yenilmez Frankenstein!
But even they, in all their evil power, were not able to destroy Frankenstein, who is the embodiment of our national virtue and therefore indestructible.
Ama yine de, tüm şeytani güçlerine rağmen Frankenstein'ı yok edemediler. O, güçlü ulusumuzun bir simgesi bu yüzden yok edilemez.
Even if you could get by them, the pulsar is constructed of magna, practically indestructible.
Onları geçebilseniz bile, o lazer magnadan yapıldı. Onu yok edemezsiniz.
That bridge is indestructible.
O köprü havaya uçurulamaz.
- He's indestructible.
- Tam bir ölümsüz.
Our destruction could have been avoided but for the vanity of some who considered us indestructible.
Gezegenimizin yok olmayacağını düşünenlerin anlamsız kibri olmasa... sonumuz farklı olurdu.
But it's a fact that these cells subjected to every treatment we know have turned out to be almost indestructible.
Ama, bu hücrelerin nerdeyse yokedilemez olmak üzere dönüştüren bildiğimiz her muameleye maruz bırakıldığı bir gerçektir.
A machine may be indestructible, yet its functioning may still be blocked.
Bir makine yokedilemez olabiliyor, onun işlevi halen engellenebilir.
This indestructible ability to make us care.
Hepimizi duyarlı olmaya davet ediyordu.
You are indestructible.
Sen yenilmezsin.
'Almost indestructible, in a way.
Neredeyse yok edilemez gibiydim.
Two of us are indestructible!
Bizim ikimizi çiğneyemezler!
Querelle's inner harmony was indestructible... because it was sealed in that heaven of heavens... where beauty unites with beauty.
Querelle'in içsel harmonisi yok edilemez bir hal almıştı... çünkü cennetlerin cennetinde deniz yolculuğuna çıkmıştı... güzelliklerin güzellikleri birleştirdiği bir yerde.
They're indestructible.
Onlar yok edilemez.
Sir Charles Litton feels that such men are indispensable and therefore indestructible.
Sör Charles Litton böyle adamların vazgeçilmez ve yok edilmez olduğunu düşünüyor.
They've grown up runnin'the streets, thinkin'they're indestructible, thinkin'they can get away with murder.
Onlar sokakların sahibi gibi büyüdüler. Yenilmez olduklarını... cinayetten yırtabileceklerini zannediyorlar.
Don't they know the Black Cauldron is indestructible?
Kara Kazan'ın yok edilemez olduğunu bilmiyorlar mı?
- We can get out! - We are indestructible!
Nihayet, serbestiz!