Innards traducir turco
133 traducción paralela
I'll scatter his innards all over the sugarcane field.
Onu darmadağın edeceğim.
It's bad for my innards.
Bana dokunuyor.
Since I could already imagine him dissecting my innards... I admitted I'd had none.
Şimdiden iç organlarımı incelediğini hayal edebildiğimden hiç mantar yemediğimi itiraf etmiştim.
Because if he'd had one, she'd have roasted the innards out of him without any more feeling than if he was a human.
Çünkü eğer bir teyzesi olmuş olsaydı o kedi, bir insanmış gibi duygusuzca iç organlarını kavururdu.
They warm the innards and cheer the heart.
İçinizi ısıtır, yüreğinizi coşturur.
Looks like chicken innards at frying time.
Tavuk sakatatı pişiyor sanki.
- For your innards.
- Konukların için.
That won't help him, juggling that bullet around in his innards.
Bu ona yardımcı olmaz, kurşun içinde oynar.
Everything. That ship you're in is fading and ripping the innards out of this one.
İçinde olduğunuz gemi kayboluyor ve bizimkinin iç sistemlerini etkiliyor.
Innards disordered.
İç organları bozuk.
The dead here have no crosses, nor tombstones, nor wreaths to sing of their past glory, but lie in rotting, decaying, rusty heaps, their innards ripped out by greedy, vulturous hands.
Buradaki ölülerin haçları yok mezar taşları yok, eski ihtişamlarını ifade edecek çelenkleri yok sadece burada yatıyorlar, çürüyen bozulan, paslı yığınlar halinde aç, hunhar eller tarafından içleri dışlarına çıkartılmış.
Dodgin'corn whiskey in my innards, I guess.
Belki de viskiden kaçtıkları için.
Sticky like the chicken's thighs, the guts and innards.
Tıpkı tavuğun kalçası, bağırsağı ve iç organları gibi.
The one you're carrying inside your rusty innards.
Çürümüş gövdenin içinde taşıdığın mesaj.
Gives me queasy innards to see a thing like that.
Böyle bir şey görmek midemi kaldırıyor.
It lies in my innards like lead.
Kurşun gibi ağırlaşmış.
Take skin, carcass, gizzard... all the innards...
Derisi, göğüs kemiği, taşlığı, tüm iç organları çıkarılır...
My cabbage soup, laddie, perfumes your innards makes you feel good along every inch of your guts...
Bak dostum, lahana çorba mideni mis gibi kokutur,... boğazından bağırsaklarına her yerine şifa verir!
It is perhaps better that you die in the innards of a worm.
Bir solucanın içinde ölseniz belkide daha iyi.
I took the liver, the innards...
Hayvanların sakatatlarını ben alıyordum.
Their innards stink.
İç organları leş gibi kokar.
My innards are rotting.
İç organlarım çürüyor.
Just not overly thrilled at having my innards becoming the subject of Starfleet gossip.
İç organlarımın Yıldızfilosunda dedikodu konusu olmasından... pek de mutlu olduğumu söyleyemem.
Here's where they cut him open to remove his innards.
Burası, iç organlarını çıkarmak için kestikleri yer.
Every time I hear it, it freezes up my innards solid.
Ne zaman duysam hazımsızlık çekiyorum.
Let rats gnaw on her innards.
Her yerini sıçanlar kemirecek.
He told me if you didn't return before the full moon, your innards would rot.
Dedi ki, eğer dolunaydan önce geri dönemezsek, İçin çürüyecekmiş.
The guy who plays Neuter the Cat on the Tender Innards commercials.
" Tender Innards'daki Kedi, androjen reklamlarında oynayan çocuk.
First you have the skin... then the sweet, sweet innards.
İlk olarak kabuğunuz vardır ondan sonra tatlı mı tatlı iç organlarınız.
We must make a clean... incision... so that we can remove the innards... so we can replace the flesh again.
Temiz bir yarık açmalıyız ki iç organları çıkartabilelim böylece eti tekrar koyabilelim.
We were washing innards for black pudding.
Sosis yapmak için sakatatını temizliyorduk.
Don't cut too deeply or the innards will spill out
İç organlarını dışarı dökecek kadar derinden kesme.
You will travel into the very innards of this building to greet the soul of the Kingdom.
Bu binanın içine yolculuk edeceksin ve Kingdom'ın ruhuyla tanışacaksın.
Yes, in a straitjacket, howling his innards out day and night.
Evet deli gömleğinde. Gece-gündüz bağırmaktan iç organları parçalanıyor.
burning... impaled his innards exposed and sizzling upon his lap.
sıkışmış vaziyette ölecek içorganları dökülüp, kucağında cayır cayır yanacak.
Which last time led to a sex-changing, tear-out-your-innards demon.
Geçen seferki imgelemi ; cinsiyet değiştiren, iç organları koparan bir iblisti.
And here you can feel the warm innards of the body
Ve burada da vücudun ılık iç kısımlarını hissedin.
Gross! And here you can feel the warm innards of the body.
Ve burada da vücudun ılık iç kısımlarını hissedin.
I go back, let the government get whimsical with my innards.
Geri dönersem devlet yine iç organlarımla oynamaya başlayacak.
I'm going to rip out your filthy little innards!
O pis küçük iç organlarınızı söküp çıkaracağım!
She'd let a bull tear her innards out just to get your attention.
Sadece sen göresin diye boğanın kendini parçalamasına bile izin verir.
Not only are ghosts real, but their innards are made of children.
Hayaletler sadece gerçek değil, içleri de çocuktan yapılmaymış.
As if all my innards were being yanked over to the left.
Sanki bütün organlarım sola çekiyormuş gibi.
- Yes, innards.
- Evet, iç organlarım.
- So your innards ain't your innards?
- İç organların senin iç organların değil.
And now my insides are all rough and grabby... and Davey can't work his way out of my sandpaper innards.
İçim öyle karman çorman ki Davey yolu bulamıyor.
You will swim in the sludge with Satan's hell dogs... and feed them your innards for eternity!
Şeytan'ın cehennem köpekleriyle çamurda yüzeceksin ve ebediyen iç organlarınla beslenecekler.
Impaled, his soft innards provide a feast.
Kazığa oturtulunca, onun yumuşak iç organları bir ziyafet sağlar.
When we go through, they can see our bones and innards?
Kemiklerimizi ve organlarımızı görebiliyorlar mı?
Innards!
Sakatat!
Innards!
Sakatat! Kelle!