Innocent traducir turco
17,222 traducción paralela
Oh this is crazy... how funny to see a lawyer practicing judicial duties... what difference does it make if your client is Guilty or Innocent we should only look at him as an Indian, and he should be punished for that
Ne kadar delice, bir avukatın adalet peşine düşmesini protesto ediyordunuz çok komik. Müvekkilin suşlu ya da mahsum olduğu ne far eder. Sonuçta hintli biri ise suçlu ya da mahsum ona göre davranmalıyız değil mi?
One innocent man... is paying for your evil deeds since past 20 years...
20 yıldır senin pis işlerin bedelini mahsum bir adam çekiyor.
You could probably get over on them with that line, but you weren't exactly an innocent bystander in my case.
Bu laflarla onlardan kurtulabilirsin ama benim durumumda masum seyircinin biri sayılmazdın yalnız.
Innocent as a new-born babe!
Ben mi? Yeni doğmuş bebek gibi masumum.
Your duty is to decide, beyond reasonable doubt, if the prisoner is guilty or innocent.
Göreviniz, hiç şüpheye mahal vermeden zanlının suçlu ya da masum olduğuna karar vermek.
There are innocent people here.
- Burada masum insanlar var.
You kill innocent people.
Sense masum insanları öldürdün.
You are holding an innocent man without cause.
Masum bir adamı sebebsiz yere tutuyorsunuz.
"Ross Poldark is as innocent " as a newly-dropped babe in its first wettels. "
"Ross Poldark anne karnından yeni düşmüş bebek kadar masumdur."
He just couldn't do it, so that means you have an innocent man sitting on death row.
Yapamaz yani. Bu da ölüm hücresinde oturan masum bir adamınız var demek.
And how could someone who says he did it... And who seems to believe what he's saying... Be innocent?
Yaptığını söyleyen ve söylediğine inanıyor gibi görünen biri nasıl masum olur ki hem?
Even though he's innocent.
Masum bile olsa.
Mm-hmm. And if Nolan hugged someone else, then everyone would know that Hannan was innocent.
Nolan başka birine sarılırsa da herkes Hannan'ın masum olduğunu anlayacaktı.
The memory implants and the innocent man on death row?
Hafıza yerleştirmeleri ve masum adamın ölüm hücresine düşmesi?
An innocent kid was safe.
Masum bir çocuk güvendeydi.
Since you insist on being innocent...
Madem masum olduğunda ısrar ediyorsun.
No, Cam is innocent.
Cam masum.
"You're shed blood of the innocent."
Masum kanı döktünüz.
Innocent blood.
Masum kanı.
Innocent.
Masum.
Innocent.
Masum
And... innocent, you know?
Ve masum.
I wasn't innocent.
Saf değildim.
She was innocent.
O masumdu.
She's innocent.
- O masum.
We all know she's innocent.
Hepimiz onun masun olduğunu biliyoruz.
I'm innocent.
Tuzağa çekiliyorum.
Or are you saying elizabeth keen is innocent?
Veya Elizabeth Keen'in masum olduğunu mu söylemeye çalışıyorsunuz?
They're willing to say i'm innocent?
Benim masum olduğumu mu söyleyecekler?
I'm innocent.
Ben masumum.
We... just have to find a way without hurting innocent people.
Masum insanlara zarar vermeden bu işin bir çaresine bakmamız gerek.
Those were innocent folks.
Onlar masum halktı.
But if you're innocent of these charges,
Ama eğer sen zaten masumsan,
I'm not having innocent thoughts about you, Hazel.
Senin hakkında masum düşünemiyorum, Hazel.
Maybe I'm not so innocent myself.
Belki ben de pek masum değilimdir.
Or an innocent civilian.
Ya da masum bir sivil.
I'm here because I'm a lawyer and I'm innocent until proven guilty.
- O burada ne arıyor? - Buradayım çünkü ben bir avukatım. Suçluluğum kanıtlanana kadar masumum.
You already did ask her, and now you're manufacturing a bullshit case against an innocent man, and I'm gonna make sure you pay for it.
- Ona çoktan sordun. Şimdi de masum bir adama karşı saçma bir dava üretiyorsun. Bunun bedelini ödeyeceğinden emin olacağım.
She fabricated a charge against an innocent businessman to pressure my secretary into giving false testimony against me.
- Ben anlatayım. Sekreterimi benim aleyhime ifade vermeye zorlamak için masum bir iş adamına karşı bir suçlama uydurdu.
You're trying to convince the world we're innocent.
Dünyaya masum olduğumuzu göstermeye çalışıyorsun.
Jack, I don't give a shit if my enemies think I'm innocent or not.
Jack, düşmanlarımın masum olup olmadığımı düşünmeleri umurumda değil.
- I know all of that, but you said it yourself, we need sympathy, and no one is gonna get us more sympathy than the innocent guy we got out of prison.
Biliyorum ama kendin söyledin sempatiye ihtiyacımız var ve kimse hapisten çıkardığımız masum bir insandan daha fazla bize sempati kazandıramaz.
And all I can say is that I promise you, whether these people find me innocent or not, I am gonna spend the rest of my life fighting for the Clifford Danners of this world.
Söyleyebileceğim tek şey, sana söz veriyorum bu insanlar beni masum bulsunlar ya da bulmasınlar hayatım geri kalanını dünyadaki Clifford Dannerslar için mücadele ederek harcayacağım.
Harvey, even if I did ask Stephanie and she said yes, which she never would, you would have to drag innocent people through the mud to get this done.
Harvey, Stephanie'den bunu isteseydim ve kabul etseydi ki bunun imkanı yok bu işi halledebilmek için masum insanlara çamur atmış olacaktın.
I shouldn't have been willing to hurt innocent people to get done what I needed to get done.
İhtiyacım olanı elde etmek için masum insanlara zarar vermeye yeltenmemeliydim.
Harvey, you just said that you shouldn't have been willing to hurt innocent people, and...
Harvey, demin masum insanlara zarar vermek istemediğini söyledin ve...
I didn't hurt any innocent people, Donna.
Masum hiçbir insana zarar vermedim, Donna.
As far as my career goes, I might as well have let them find you innocent.
Kariyerim boyunca seni masum addetmelerine izin verebilirim.
I am asking you to believe that the two of you are worthy of being found innocent.
Senden ikinizin de masum bulunmaya değer olduğunuza inanmanızı istiyorum.
Michael, there's no way the Lord would have put me through two innocent men going away.
- Yaptım. Michael, Tanrının bana iki masum insanın kodese girmesini yaşatmasının imkânı yok.
I know I'm not a lawyer, but isn't it true that if Mike gets found innocent, there's no double jeopardy, but if a mistrial happens, they might come after him again one day? Yes, Donna, that is true, but Harvey and I are banking that never happens.
Evet, Donna, bu doğru ama Harvey ve ben olmamasını sağlayacağız.