English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ I ] / Insecurities

Insecurities traducir turco

207 traducción paralela
I find ways to root out insecurities, neuroses, inner tensions...
Güvensizlikleri, nevrozları, iç gerilimleri yok etmenin yollarını...
I hoped to cure him of his insecurities... but I learned they were part of him.
Onu iyileştireceğimi, neşem sayesinde kendini kaybettiği buhranlardan onu kurtaracağımı düşünüyordum. Ama bu buhranların onun bir parçası olduğunu anladım.
They just love to prey on our insecurities.
Kendimize olan güvensizliğimizi istismar ediyorlar.
Why must I let my insecurities spoil everything?
Neden güvensizliklerimin her şeyi mahvetmesine izin veriyorum?
Abusing women to hide my emotional insecurities.
Duygusal güvensizliğimi bastırmak için kadınları taciz ederdim.
When he's got a few weaknesses and insecurities what do you do?
Birkaç zayıf noktası ve güvensizliği varsa ne yaparsınız?
Being honest about everything, from your erotic fantasies to your life-long insecurities, builds the kind of rapport that a quick one-nighter could never match.
Erotik fantezilerinizden, berigelen güven sorunlarınıza kadar her türlü konuda birbirinize dürüst olmalı, ve asla tek gecelik ilişkiler peşinde olmadığınıza inandırmalısınız.
I mean, job security, other people's insecurities.
Yani, iş güvenliği, diğer insanların güvensizliği.
Love without boundaries, without insecurities... or hang-ups or reasoning.
Sınırlar olmadan aşk, güvensizlik olmadan... veya sorun yaşamadan.
Taking advantage of other people's insecurities.
Diğer insanların güvensizliklerinden yararlanarak.
You know, something unconscious and sort of overpowering... something that kind of prevented you from acknowledging her insecurities.
Biliyorsun, bazı şeyler biliçsizce ve bir çeşit baskıyla.. bir tür onun güvensizliğinden engellenmiş ve teslim olmuşsun.
I select a subject, ask two questions to probe for insecurities then I antagonize them until they assault me.
Bir kişi seçerim, zayıf noktaları hakkında iki soru sorarım sonra bana saldırana kadar kızdırırım.
Now, look, there's no reason for us to give in to our insecurities.
Bakın, tehlikede olduğumuzu düşünmek için bir neden yok.
And I have all the insecurities that go along with it,
Ve bundan kaynaklanan bir sürü güvensizliğim var.
Men and women and how they interact, and we have societal pressures and even the media feeds into it and we have our own insecurities.
erkekler ve kadınlar birbirlerini nasıl etkiler, ve nasıl toplumsal baskılara sahibiz hatta medya nasıl beslenir kendi güvensizliğimizle.
Your fears and insecurities?
Korkularından ve emniyetsizliğinden mi?
Excellent. Don't show any insecurities.
Sakın güvensiz görünme.
He doesn't have the patience for my insecurities.
Endişelerime karşı sabrı yok.
Blaming you for my insecurities and making you feel guilty for the things that you've accomplished when you should feel nothing but proud.
Hiçbir şey ve her şey. Dawson Leery, işleri asla benim gibi batırmazdı, Jo.
I don't know where all his insecurities come from.
- Neden bu kadar güvensiz olduğunu bilmiyorum. - O bir çılgın.
Here's her number? You and your stupid insecurities.
Sağlama almalıydın.
I am so sick of people taking their insecurities out on me.
İnsanların mahrumiyetlerini benim üzerime konuşmalarına hasta oluyorum.
- Only you take your virginal insecurities and fear of deflowerment and turn them into "risky, edgy behavior."
- Sadece sen, bakir güvensizliğini ve bakirliğin bozulma korkusunu alıp onları riskli, stresli davranışa çevirirsin.
Don't tell me you found a high-school girl so riddled with insecurities she'd actually fall for your minor-league Humbert Humbert impersonations.
Güvensizliklerle delik deşik olmuş, esasında senin ikinci kalite Humbert Humbert taklitlerine kanmış liseli bir kız bulduğunu söyleme.
- I love how you demonize me, Joey, instead of recognizing your own, rampant insecurities.
- Sınır tanımayan güvensizliklerini itiraf edeceğine beni şeytan gibi göstermene bayılıyorum.
Our insecurities have brought us to this place, besides, the baby cannot survive if we don't.
Bizi buraya kendi tedbirsizliğimiz getirdi. ayrıca biz kurtulamazsak bebek de kurtulamaz.
HE'S OBVIOUSLY ACTING OUT HIS INSECURITIES IN A NEW ENVIRONMENT.
Aslında buna yeni bir ortamda hissettiği güvensizliklerinin dışa vurumu denebilir.
An artist's life was filled with dangers and insecurities... science was safe.
Bir sanatçının hayatı tehlike ve güvensizlikle doluydu. Bilim ise güvenliydi.
The man is driven in toto by his insecurities.
Adam tamamen kaygılarıyla hareket ediyor.
Let's have everyone who enjoys having obstacles in their life, which they can overcome, go this way, and everyone whose insecurities sabotage their potential to overcome those obstacles go that way.
Şöyle : hayatında başa çıkabileceği engellerle karşılaşmayı seven herkes şurada toplansın. Ve özgüvensizlikleri, bu engelleri aşma potansiyelini köstekleyen herkes şurada toplansın.
Let's have everyone who enjoys having obstacles in their life which they can overcome go this way, and everyone whose insecurities sabotage their potential to overcome those obstacles go that way.
Ve özgüvensizlikleri, bu engelleri aşma potansiyelini köstekleyen herkes şurada toplansın.
Kevin Mitnick has become a symbol of the insecurities of the information age.
Kevin Mitnick halk arasında giderek yaygınlaşmaya başlayan bilgi çağına olan güvensizliğin bir simgesi olmuştu
Richard Fish will prey upon these insecurities.
Richard Fish, bu tedirginlikleri dört gözle bekleyecek.
Whispers to its victims, feeds on their innate insecurities.
Kurbanların kulaklarına fısıldıyor, onların özündeki güvensizlikle besleniyor.
I'll be damned if I let your insecurities shake it.
Güvensizliğinin onu sarsmasına izin verirsem lanetlenirim.
You get extreme about the future of our relationship... -... at the first sign of your insecurities. - This isn't about my insecurities.
Senin güvensizlik duyduğun bir tek konu açıldığı anda ilişkimizin geleceğiyle ilgili olumsuz şeyler söylüyorsun.
The same insecurities that drive him to aberrant behavior in one area can also drive him to excel in another.
Çünkü bir alanda onu sapıklığa iten güvensizlikler, öbür alanda onu sivrilmeye itiyor.
It's up to each and every one of us to turn loose and just shovel the greed, the hatred, the envy and, yes, the insecurities... because that is the central mode of control... make us feel pathetic, small... so we'll willingly give up our sovereignty, our liberty, our destiny.
Her birimize ve hepimize bağlıdır koyverip gitmek, alt etmek hırsı nefreti, kıskançlığı ve tabii ki güvensizliği çünkü bu bizi acınası ve küçük hissettiren temel bir denetleme mekanizmasıdır böylece bağımsızlığımızdan, özgürlüğümüzden yazgımızdan isteyerek vazgeçeriz.
Blaming you for my insecurities and making you feel guilty for the things that you've accomplished when you should feel nothing but proud.
Kendi güvensizliklerim için seni suçladım. ... Bütün başarıların yüzünden kendini suçlu hissetmene sebep oldum. Ama kendinle gurur duymalısın.
Besides sex, that's practically all she talks about her insecurities about writing.
Seks dışında konuştuğu tek konu bu. Yazmak konusundaki güvensizlikleri.
Her fears and insecurities. The real her.
Korkuları ve güvensizlikleriyle, yani gerçek kişiliğiyle ilgili.
I take all my insecurities out on my boyfriend, who happens to have a lot of interests.
Kendime olan güvensizliğimin acısını, bir sürü şeye ilgisi olan erkek arkadaşımdan çıkartıyorum.
Just as we're beginning to have a really nice time together... she's gotta make me feel bad and play on my insecurities.
Sadece birlikte güzel zaman geçirmeye başlamıştık ve... kendimi kötü hissetmeme sebep oldu ve endişelendirmeye başladı.
If he's asking, it's because he's harbouring deep insecurities in which case the answer would do more harm than good.
Sana bu soruyu soruyorsa, çok derinlerde bir takım güvensizlikleri vardır. Ki bu durumda, cevabın faydadan çok zarar getirebilir.
The point is that I have my fears and my insecurities.
Demek istediğim şu ki, benim de bir takım korkularım ve güvensizliklerim var.
Maybe they have a copy of his records, or know about his birthmark... or they're preying on the insecurities of a kid... that has a new baby coming into the family.
Belki doğum kayıtlarının kopyası vardır ya da doğum lekesini biliyorlardır veya yeni bebeği olacak bir ailenin çocuğunun güvensizliğini kullanıyorlardı.
A king's insecurities matter little if he has no power, but the Kaiser was Germany's commander in chief, its supreme warlord.
Bir kralin emniyetsizligi, sayet güçlü degilse ufak bir sorundur. Ama Kayzer, Almanya`nin en önemli kumandaniydi. O en büyük komutandi.
In high school, everyone's got that one magic moment when all the fears and insecurities of being a teenager just vanish and you're on top of the world.
Lisedeyken, herkesin yaşadığı o sihirli anlar vardır genç olmanın verdiği bütün o korku ve endişeleri üzerinizden attığınız an dünyanın tepesinde olduğunuz an.
Fuckin'insecurities.
Sıçtığımın kendine güvensizliği.
I mean, my own insecurities and looking for a reason to not - Dive in?
Yani, kendime olan güvensizliğim ve dalmamak için bir neden aramam gibi mi?
Joey working with Phil Spector helped him overcome any insecurities he had more than any other one thing that happened in his career.
Joey'nin Phil Spector ile çalışması, kariyeri boyunca olan kendine güvensizliğini yenmesine yardımcı oluyordu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]