Involuntary traducir turco
398 traducción paralela
The dead animal still shakes, but they are only concerned involuntary.
Ölü hayvan halen seğirmekte, ama bunlar sadece istemsiz refleksler.
Why? Involuntary.
- Biliyorsun işte.
- How did you know? - Everything we've seen here so far seems to indicate some sort of compulsive involuntary stimulus to action.
Burada gördüğümüz her şey zorlayıcı ve istem dışı bir uyarımın olduğunu gösteriyor.
- It was a kind of involuntary reach.
- İstek dışı bir hareketti. - Hatırladım!
Any evidence of involuntary or unconscious telepathic abilities?
İstemdışı veya bilinçsiz telepati becerisi kanıtı var mı?
there are certain involuntary muscular movements that no amount of self-control can prevent.
İnsanın bilinciyle engelleyemeyeceği istemsiz hareketler vardır.
We're dealing with an involuntary subject who expects to be waking up in St Vincent's Hospital in Greenwich Village in 1973.
Unutmayın, 1973 yılında Greenwich Village'taki Saint Vincent Hastanesi'nde uyanmayı bekleyen bir denek bu.
But that could have been an involuntary response to the sensing of food.
Ama bu yiyecek bulmak için... içgüdüsel bir tepki olabilir.
Involuntary manslaughter, if anyone took the time.
Ama zahmet edip arastran kim?
The fact they questioned you in a state of fatigue opens the doors to a serious consideration of involuntary self-incrimination.
Yorgunluk sırasında seni sorgulamaları istemeden kendini suçlaman konusunda ciddi bir müzakereye kapıyı açar.
Capillary dilation of the so-called blush response? Fluctuation of the pupil. Involuntary dilation of the iris.
Sözde yüz kizarmasi tepkisinde kiIcal damarlarin genislemesi gözbebeginin büyüyüp küçülmesi irisin istemdisi büyümesi.
This is not exactly what they call involuntary homicide.
Bu sanırım "istemeden öldürmek" denilen şey olmuyor.
Now, B.A., involuntary paralyzation is one of the primary symptoms of panic anxiety.
B.A., istem dışı felç, panik atağın belli başlı semptomlarından biridir.
It's essentially an involuntary muscle, activated by electrical impulses...
Aslında istemsiz bir kastır o Koç, elektrik faaliyeti ile etkin hale gelir...
It might be an involuntary manifestation of some unconnected emotion.
Apayrı bir duygunun gönülsüz göstergesi olabilir.
Therefore, I pray Thee, have mercy on me and forgive my transgressions, voluntary and involuntary, in word and deed, known and unknown.
Bu nedenle, sana dua ediyorum, bize merhamet et ve günahlarımızı affet. gönüllü ve gönülsüz, kelime ve fiilde, bilerek ya da bilmeyerek.
Obligated involuntary officers.
Zorunlu olarak kabul edilen ve istenmeyen görevliler.
The Enterprise computer is a lot like our own bodies, with voluntary and involuntary systems.
Kaptan, Atılgan'ın bilgisayarı insan vücuduna çok benzer, istemli ve istemsiz sistemleri vardır.
Postmortem involuntary spasm...
Dokuların istem dışı bilinçliliği.
Well, maybe not vomit, makes me want to engage in an involuntary personal protein spill.
Pekala, belki kusturmaz ama "istemdışı vücut protein boşaltımı" yla iştigal ettirir.
Most intelligent life forms find involuntary confinement offensive and inequitable.
Çoğu akıllı yaşam formu... iradedışı hapsedilmeyi saldırganca ve adaletsiz bulur.
Involuntary manslaughter, two years, they're home in six months.
Kasıtsız adam öldürmeye çekerim, iki yıl, altı ayda evlerinde olurlar.
The government's offering involuntary manslaughter, two years.
İddia makamı "kasıtsız adam öldürme" suçunu öneriyor, iki yıl.
You've been sentenced to 70 years sub-zero re-habilitation in the California Cryo-Penitentiary for the involuntary manslaughter of 30 civilians.
Kazaen 30 sivilin ölümüne yol açmaktan... Kaliforniya Soğuk Cezaevinde... 70 yıl sıfırın altında rehabilitasyona mahkum edildiniz.
I was convicted of involuntary manslaughter.
İhmal ve tedbirsizlikten ölüme sebebiyet verdiğim için.
I am facing involuntary commitment to a mental hospital with indeterminate release.
Zorla bir akıl hastanesine teslim edilmekle karşı karşıyayım tahliye zamanı da belirsiz.
As far as I know, he bumped his arm into a door and it's kind of got this involuntary movement.
Bildiğim kadarıyla, kolunu kapıya çarptı ve sonra istemsizce hareketler başladı.
- Nothing that would indicate involuntary spasms.
- Hiçbir şey bu spazmları tetikleyecek.
It was an involuntary reflex.
İstem dışı bir refleksti.
Five years in Folsom off a knock-back to involuntary manslaughter.
Folsom'da da 5 yıl adam öldürmekten yatmış.
At worst, you'll get involuntary manslaughter.
Hiç değilse, taammüden adam öldürme sayılmaz.
You may find the defendant guilty of involuntary manslaughter which carries with it a maximum penalty of three years in which case the defendant will be remanded to the custody of the warden of Alcatraz.
Sanığı, Alkatraz Müdürü nezaretinde maksimum üç yıllığına Alkatraz'a geri gönderme cezasıyla kasıtsız adam öldürmekten suçlu bulabilirsiniz.
We, the jury, find the defendant, Henri Young not guilty of first-degree murder and guilty only of involuntary manslaughter.
Biz, jüri olarak, sanık Henri Young'ı birinci derece cinayetten suçsuz ve sadece kasıtsız adam öldürmekten suçlu bulduk.
The Rock will be investigated as Young is vindicated by a verdict of involuntary manslaughter.
Hapishane soruşturulacak, Young kasıtsız adam öldürmekten suçlu bulunarak hakkı korunmuş oldu.
I find you guilty... of involuntary manslaughter in the second degree.
Sizi ikinci dereceden... kasıtsız adam öldürmekten suçlu buldum.
We got a plane up there filled with killers, rapists and thieves... and we got this guy Cameron Poe, in on an involuntary manslaughter beef.
Katiller, tecavüzcüler ve hırsızların dolu olduğu bir uçağımız var... ve aynı yerde Cameron Poe var, istem dışı kasıtsız adam öldürmüş.
Too bad some of them are involuntary.
Ne yazık ki bazısı istemsiz artık.
What do you think barking is? An involuntary spasm (? )
Ne yani, sence havlama istemdışı bir spazm falan mı?
'the involuntary _ _ looge _ _.'
"gayriihtiyari luge"
Involuntary eavesdropping.
Yanlıslıkla kulak misafiri oldum.
He's having involuntary muscle spasms.
İstemsiz kas spazmları geçiriyor.
Of an outbreak of people acting in a violent, involuntary way.
siddet uyguladigi bir olay meydana gelmise benziyor.
We're talking about wholly involuntary physical responses.
Burada tamamen istem dışı fiziksel tepkilerden bahsediyorum.
Therefore you're subject to involuntary admision... and are in need of immediate hospitalization. "
Bu sebeple, gönüllü olmasanız da, acil hastaneye kaldırılmalısınız. "
She felt an involuntary flush and rebuked herself for the girlish indulgence.
Kanun adamları böyle ifadelere cesaret edemezdi. Hafifçe yüzü kızardı. Genç bir kız gibi davrandığını düşünüp kendine kızdı.
My writing is involuntary, like the beating of my heart.
Benim yazmam istemsiz oluyor. Kalbimin atması gibi.
Advance delusionary schizophrenia with involuntary narcissistic rage.
İleri seviyede delüzyonal şizofreniye bağlı istemsiz narsist sinirlilik durumu.
He may have delusionary schizophrenia with involuntary narcissistic rage but he is a very gentle person.
İleri seviyede delüzyonal şizofreniye bağlı istemsiz narsist sinirlilik durumu olabilir ama tam bir beyefendidir.
Everything's fưne, and then involuntary urination.
Herşey yolundaydı. Ama sonra istem dışı bir hareketle çişini yaptı.
Hot sweats, fever blisters, difficulty breathing, difficulty swallowing, blurred vision, involuntary trembling, dead hands, numb lips, fingernail sensitivity, pelvic discomfort.
Sıcak terleme... Soğuk algınlığı... Nefes darlığı, yutkunmada zorluk...
Um... love is an involuntary reflex, and I fell victim to it.
istem dışı olarak aşık oldu ve oyununun kurbanı oldu.